10. Bölüm~Hayranlık

102K 3.2K 140
                                    

10. bölüm

Sabah olunca sarhoşluk bedenimden sıyrılıp yerini acımsı bir tada bırakmıştı. Dün sarhoşken yaşadığım anlar, bozuk bir kaset gibi beynimde dönüyordu. Dün gece olan biteni çok iyi hatırlayamasam da barda olduğumu, Enes ile konuştuklarımızı gayet iyi hatırlıyordum. Bugün gitmeyi teklif etmişti. Nedenini de canımı yaka yaka anlatmıştı. Eğer bugün gidersek, kendime verdiğim iki günün birisi suya düşmüş olacaktı. Bunun olmasını istemiyordum.

Buradan ayrılırken yanımda, Bodrum anısı olarak onunla ilgili iyi bir şeyler taşımak istiyordum. Bunu başarabilmem için suçluluk duygumdan, sessizliğimden ve geriye kalan tüm olumsuz düşüncelerimden kurtulmam gerekiyordu. Cesaret adı altında biraz yüzsüzlük lazımdı. Ben hazırdım.

Banyodan çıktım ve çoktan hazırlanmış olan Enes'e doğru dönerek konuştum. "Bir şey isteyebilir miyim?" Yüzünü bana dönmeden konuştu. "Söyle." Boğazımı temizledikten sonra yanına yaklaştım. "Bugün gitmesek olmaz mı?" Anlamamış ifadesi ile yüzüme bakıyordu."Bugün burada seninle beraber vakit geçirmek istiyorum." Gözleri şaşkınlıkla büyürken sözüme devam ettim. "Yanlış anlama. Sadece bir gün için kocam gibi davranmanı istiyorum." Gözlerimi kaçırıp halı desenlerini incelemeye koyuldum. "Bunu dün gece konuşmuştuk ve..." hemen sözünü kestim. "Biliyorum bundan böyle senden bir şey beklemeyeceğim. Yine de boşandığımızda bir anımız olsun istiyorum. Söz veriyorum bugünden sonra seni rahatsız etmeyeceğim." Söylediklerim yüzünden gözlerim dolarken onun kafasını olumlu anlamada sallamasıyla kalbime neşe tohumları saçıldı.

Bir günlük de olsa bunu yaşayacaktım. Sonra bitecekti. Belki de sonsuza kadar...

Pek çok hata yapmıştı. Bu hataların telafisi yoktu. Bundan böyle ihtiyatlı davranıp bir yılı huzur içinde geçirmeye bakacaktım. Dün geceden sonra bu fikri kesinlikle kabullenmiştim. Yalnızca bugünlük bencilce davranacağıma yeminler etmiştim.

Tamamen hazır olduğumda telefonu ile oyalanıyordu. Yapmacık bir şekilde öksürüp "Gidelim mi?" dedim. Gözlerini telefonundan ayırmadan kafasını sallayıp ayağa kalktı. Kapıdan çıktığımızda yavaşça arkamdan geliyordu. Berber asansöre bindik.

Aşağıya indiğimizde ona dönerek "Kahvaltı yapalım mı?" dedim. Yüzüme baktıktan sonra gözlerini kaçırarak cevap verdi. "Bugün senin dediklerin olacak, bana sorma." Ses tonundaki hafif kızgınlık midemdeki kelebeklere zincir vuruyordu. "O zaman otelde değil de başka bir yerde kahvaltı yapalım." Kafasını hafifçe salladı ve ilerlemeye başladı.

"Burada var mı öyle bir yer?" diye sordum terslenme tehlikesini hiçe sayarak. Hafifçe ofladıktan sonra önden ilerlemeye başladı. Çenemi kapamamın en iyisi olacağını düşünerek onu takip ettim.

En sonunda bir yerde durup eliyle kafeyi işaret etti. "Burası var benim bildiğim. Biz..." dedikten sonra duraksadı. "Yani ben hep buraya gelirdim," dedi. Bizin altındaki anlamın o ve Mine olduğunu gayet iyi anlamıştım. Midemdeki kelebeklere ikinci kez zincirler vuruluyordu. Hayır, bugün kocam rolündeki adamın sevgilisiyle geldiği bir yerde kahvaltı yapamazdım. "Ben sevmedim burayı, başka bir yere gidelim," dedim. Mine'yi anladığımı fark etmişti. Başını olur anlamında hafifçe salladı.

Kafenin sırasından ilerlediğimizde aynı türde birçok kafe olduğunu gördüm. En sonunda bir kafenin önünde durdum. "Buraya girelim."deyip ilerlemeye başladım. İçeride çalan Fransız müziği kulaklarımı doldururken etrafa hâkim olan lavanta kokusuyla burnum bayram ediyordu. Yerdeki tahtanın gıcırtısı eşliğinde bir masaya doğru yürüyüp, oturdum. Enes de peşimden gelip karşı sandalyeme oturdu.

Yanımıza gelen garson kız otuz iki dişini göstere göstere sırıtıp aynı zamanda konuşarak "Ne istersiniz efendim?" diye sordu. Enes'in ağzını açmasına izin vermeden konuştum. "Menüye bakabilir miyiz?" Kız kafasıyla onaylayarak "Tabi efendim," dedi ve ilerideki tezgâhtan iki menü alıp bize verdi.

BELAGATHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin