4.Bölüm

44.2K 1.6K 167
                                    

Medyada GECE'miz var bakınız :)

"Aaa yeter şiştim valla. Çekil önümden" dedi Gece sıkıntıyla. Sabahdan bu yana sıtkı sıyrılmıştı genç kadının. Ne vardı son bir kez dava almasının anlamıyordu ki. Sonuçta doğumuna bir ay vardı, hem ortağı Şahin yapacaktı çoğu şeyi. Sinan bezdirmişti ilk söylediği andan itibaren kendisini.

"Hiçbir yere gitmiyorsun Gece. Otur oturduğun yerde deli etme beni" diyen Sinan kızgın gözlerini karısına dikmiş akbaba gibi başına dikilmişti.

"Bak bitanecik yakışıklı kocam, hadi izin verde hemencecik gidip geleyim. Hem daha davayı alıp almayacağım belli bile değil büroya gidiyorum sadece" dedi şirin olduğuna emin olduğu sesiyle. Kocasının bu ses tonuna dayanamadığını bilmesi hilekarlığa giriyor muydu acaba? Evden bir çıkabilse geri kolay olacaktı da işte, kurnaz kocası başına dikilmiş bekliyordu. Yelda'nın hatrı olmasa o da istemiyordu doğuma yakın dava almayı, hayır da diyemediğinden el mecbur üstlenecekti davayı.

"Benim kendini kurnaz sanan biricik güzel karım, verdiğin sözü hangi ara unuttun ? " diyerek karısının yanına yaklaştı. Sinirliydi kendisine dikkat etmediği yorduğu için, ama kızamıyordu da. Mesleğini çok seviyordu karısı. Sinan da bunu bildiğinden hiç karşı çıkamamış tam tersi hep arkasında desteği olmuştu. Sorun şu ki oğlunun aralarına katılmasına son bir ay kalmışken, Gece'nin çalışıp kendisini yıpratmasına da izin veremezdi. Vermeyecekti de.

"Sözü mü unutmadım, tutacağımda. Çoğu şeyi Şahin'e bırakcağım inan bana, duruşmalara da girmeyeceğim. Hadi lütfen izin verde gideyim artık, büroda ağaç oldu insanlar beklemekten" dedi sabırsızca. Sinan'a söyledikleri doğruydu davayı Şahin'in yürütmesine izin verecekti, inceleyip hangi doğrultuda ilerleyeceklerini kararlaştırdık sonra. Bunun için de bir an önce büroya gidip, görüşmeyi tamamlaması gerekiyordu.

Karısının ısrarcı bakışlarına dayanamayan Sinan kollarıyla sardığı genç kadının gece siyahı saçlarına gömdü yüzünü.

"Bana söz vereceksin ne kendini, ne de bebeğimizi yoracak bir şeye kalkışmayacaksın. Siz benim hayatımsınız, sizden önemli hiçbir şey yok" elini Gece'nin şişkin karnında gezdiren Sinan derin derin soludu portakal çiçeği özünü.

Sinan'ın beline doladı kollarını karnı izin verdiği ölçüde tabiki. "Söz hayatım. Kendimin de bebeğimizinde hayatını tehlikeye atmayacağım. İki saatte gider gelirim, geriye kalan pazar tatilimizin tadını çıkarırız evde" dedikten sonra Sinan'ın dudağına minik bir öpücük bırakıp çekildi.

Kaşlarını çatan Sinan karısını kendisine çekip minik öpücüğü ateşli bir öpücüğe dönüştürerek esas hakkını verdi.

"Öpücük dediğin budur, diğeri dişimin kovuğuna bile yetmiyor bilesin" dedi tutkuyla. Bu kadına olan açlığı bitmek bilmiyordu, her defasında daha çok istiyordu bedenini, gerçi doymak isteyen de yoktu ya.

Alt dudağını ısıran Gece, Sinan'ın ela gözlerinde ki arzu ateşini görüp için için yanmaya başlamıştı. Çok arsızdı Sinan, hamile olmadan öncesinde yataktan çıkmak için bin bir takla atıyordu. Sıcacık gülümsedi sevdiği adama, yanağına uzattı elini. Usul usul okşadı dokunmaya kıyamaz, saklamak ister gibi.

"Olmak istediğim yerdeyim, hep hayalini kurduğum. İlkbaharı senin gözlerinde, yazın sıcağını bebeğimin kalp atışında yaşadım. Ahiretten önce dünya da cennetinde var olduğunu seninle gördüm. İyi ki buldun beni, eksik sol yanımı tamamladın". dedi Sinan'ın dudaklarına uzanmadan hemen önce.

**** **** **** **** *****

Yelda ...

Kıskançlık !

GECE (Kitap oldu)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin