Bu sefer de korku filmi açtı öküz. Bu salağın yaptıklarını daha fazla çekemedim ve yukarı kata çıktım.
Telefonumdan bugünün tarihine bakınca ağzım açık kaldı bugün 31 Aralık'tı. Ne yani evde oturarak mı geçireceğim. Ne demişler yeni yıla nasıl girersen öyle geçermiş. Bense evde tıkılıp kaldım. Ne yapacağımı saatlerce düşünüp durdum. En sonunda aklıma muhteşem bir fikir geldi.
Aşağı Çağrı'nın yanına tekrar inerek ona alışveriş merkezine gitmek istediğimi evde oturmaktan bunaldığımı söyledim. Öküz ilk başta hiç tepki vermedi sonra " Gidelim bende sıkılmıştım zaten."dedi.
Ne oda mı gelecekti? Oysaki ben kendim için izin almıştım. Of boşver Deniz orda onun başını etini yersin zaten.
Hemen Nil'in dolabından, üstüme siyah kapşonlu bir hırka, altıma ise siyah dar bir pantolan geçirdim ve aşağı inip koltukta Çağrı'yı beklemeye başladım.
Kaç dakikadır üstünü giyinemedi öküz. Bizleri geç giyinir zannederdim bizden de beter çıktı bu.
Kendi gelmeden kokusu geliyor malın. Geldiğini anlayarak ayağa kalktım ve dış kapıya doğru ilerledim. Kapıyı açıp ayakkabılarımı giyinmeye başladım. Kapının kilitlendiği sesi duyunca kafamı yukarı kaldırarak karşımda duran Azrail'in siyahlığından bir farkı olmayan Çağrı'yı gördüm. Anlaşılan tek ortak yönümüz buydu siyah.
İçerde ayakkabılarını giyinip gelmişti.
Siyah gözlerimi kamaştıracak kadar dikkat çekiciydi. Nasıl bu kadar da çok yakışıyordu.
Arabaya doğru yürümeye başladık. Nereye gideceğimiz hakkında bir şey düşünmemiştik. Kendi kafasının istediği bir yere götürüyordu. Acaba nereye?
"Geldik."dedi muhteşem çıkan sesiyle. Ha bu arada sesi cidden çok güzel geçen gün odasından sesler geliyordu. Özel bir sesti. Kimsede benzeri olmayan yalın bir sesti.
Etrafıma anlamayan gözlerle baktım. Buraya daha önce hiç gelmemiştim. Yeni bir yer miydi yoksa başka bir şehire mi götürdü bu beni.
"Burayı daha önce görmemiştim."dedim. "Bende bunu diyeceğini bekliyordum zaten."dedi alay ederek." Ee peki neresi burası?"dedim sesimi daha deminkinden daha çok yükselterek." Hemen patlama dur söyleyeceğim."dedi." Üstüne patlamadan söylersen sevinirim."dedim sırıtarak." Aman sana da süpriz yapılmıyor anlaşılan."dedi kafasını dev olan alışveriş merkezine döndürerek." Burayı babam bir yardım kurumuna bağış için yaptırdı."dedi sesi bir anda boğumlanmıştı gözlerinde ki siyahlığın yerini gri renk doldurmaya başladı." Hım sevindim."dedim ifadesizce. Dönen kapıdan içeri girdikten sonra içerisininde dışarıdan farksız olduğunu fark ettim. Devasa ve bir o kadar da muhteşem. Tam bir giyim mağazasına girdiğim sırada arkamdan Çağrı seslendi "Şit nereye?"dedi." Sence?"dedim e'yi uzatarak. Kolumdan tutarak "Yanımdan ayrılma."dedi neydi bu şimdi? Çocuk felan mı zannetti beni? "Çocuk değilim ben başımın çaresine bakarım herhalde."dedim sert sert bakarak. Hızlıca bir mağazaya soktu. "Unutma ki bana emanetsin sana bir şey olsun istemem yoksa inan ki iyi olmaz."dedi ciddiyetini bozmayarak. "Of tamam be."dedim daha fazla uzatmayarak.
Kendime pantolan ve üstüne kareli bir gömlek beğendim. Tamam çok sadeyim farkındayım. Kasaya doğru ilerlerken Çağrı önüme geçerek "Bugün her şey benden."dedi. Bu neden bugün böyleydi. Öküz işte ne yaparsın. "Yok ya ben öderim."dedim yalancıktan mızmızlanarak. Kasada ki erkeğe kaş göz yaptı. Daha fazla bunu çekemeden mağazadan çıktım.
Yılbaşı süslerinin olduğu bölüme geçtim. Burası harikaydı. Her şey ama her şey vardı. Hepsini almak istiyordum ve eve gidince de bi güzel süslemek nede olsa bugün özel gün. Çağrı elinde poşetlerle yanıma geldi.
Hepsini seçerek "Bunları alalım lütfen."dedim. Ne! Yalvardım mı ben biraz önce olamaz. Gerizekalı güzel zannettiği meşhur erkek bakışı attı ve "Bir şartım var prenses."dedi lanet olası. Şart ta neyin nesi böyle. "Ne şartı?"dedim kızgın ve yakıcı bakışımlarımla. "Eve gidince söyleyeceğim şimdi söylersem hevesi kaçar."dedi. Of yine ne saçmalıyordu bu. Başımı tamam dercesine bir yukarı bir aşağı salladım.
Kocaman bir çam ağacı ve onu güzelleştiren süsler istediğim tek şey bunlardı. Alışveriş arabasını taşana kadar doldurdum. Evet şimdi sıra ödeme zamanı hadi bakalım Çağrı pamuk eller cebe. İçimden cadı gülüşünü yaparak kasaya doğru ilerledik. Kasada 20'li yaşlarda genç bir kadın vardı. Bay öküz kasiyere göz kırptı. Sapık. Kasiyerci kadın sırıttı ve "A hoşgeldiniz Çağrı bey."dedi. Of nasıl unuturum bu şimdi her şeyi beleşe alır. Yine olmadı Deniz napalım bir daha ki sefere.
Hiç bir şey ödemeden dış kapıya doğru ilerledik. Otoparkta arabayı aramaya başladık. İnsan bakmaz mı park ettiği yere. Eninde sonunda bulduk. Yolda hiç konuşmadık. Ne konuşabilirdik ki? Ben onun neyiydim ki? Evde bana ne diyecekti?
Kemerimi açtıktan sonra kapıyı açmaya çalıştım fakat açılmadı. Dibine girerek daha fazla zorlayarak açmaya çalıştım ama işe yaramadı. Soluma dönerek Çağrı'ya baktım. Çağrı hafifçe sırıtarak bana doğru yaklaşmaya başladı. Ne yapıyordu bu böyle? Sıcak nefesini dudaklarımda hissedebiliyordum. Hızlı nefes alışı ve o siyah gözleri. Dakikalarca birbirimize öylece bakakaldık. Biraz daha yaklaşınca kendimi geri ittim ve "Ne yaptığını zannediyorsun sen?"dedim kaşlarımı çatarak. Hiç bir şey söylemeden arabadan indi ve kapımı açtı. Neydi bu şimdi?
İçeri girer girmez hiç bir şeyi umursamadan süslemeye başladım.
Evet her şey tamam. Her şey mükemmel olmuştu. Bugün mutlu olma günü ne olursa olsun. Çağrı merdivenlerden aşağı indi ve etrafa bakmaya başladı. Gözlerinden ne kadar da yorgun olduğu belliydi. Grileşmişlerdi.
Uzunca bir ıslık çaldıktan sonra yanıma gelerek "Hatırlıyorsan bana bir söz vermiştin."dedi her zaman ki gibi sırıtarak."Evet ne yapacaksın."dedim korkarak. "Yeni yıla benimle dans ederek gireceksin."dedi. Ne dans ederek yeni yıla girmek mi? Keşke tamam diyeceğime biraz düşünseymişim. Tam bir şey demek için ağzımı araladığımda işaret parmağıyla dudağımda sus işareti yaptı. "Acele etmeliyiz az kaldı."dedi ve hemen bir eli belimi diğer eli ise ellerimi kavradı. Gittikçe dudaklarıms doğru yaklaşıyor ve gözlerini yavaş yavaş kısmaya başlıyordu. Evet sadece milimler kalmıştı istediği şeye ulaşmaya.
Yapamadım bu ben değildim. 2 günlük tanıştığım biriyle böyle bir şey yapamazdım. Kendimi geri itmeyi başardım ve. "Ben senin tanıdığın kızlardan değilim anladın mı? Arabada olan olayı pek fazla önemsemedim erkeksin sonuçta hormonlarına karşı koyamayabilirsin. Ama hala daha böyle bir şey yapmaya devam edebilecek cesareti nereden bulabiliyorsun anlamadım?"dedim kızgınlıkla. "Söz vermiştin ama."dedi utanmayarak. "Ya sen sapık felan mısın? Anlamadın galiba ben senin para veripte elde ettiğin kişlerden değilim diyorum."dedim daha da kızgınlaşarak. "Tamam hadi bugünlük senin istediğin olsun."dedi. Buna ne olmuştu böyle daha düne kadar ciddiyetini bozmayan sert sert bakıpta korkutan bakışlarının yerini işi gücü kızları elde etmekte olan erkek modülü almıştı.". Ah doğru ya o bir erkekti.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAYKIRIŞ
Teen FictionRüzgar bilmediği sokakları yokluyordu. Hırçınlığından korkan yapraklar kendilerini ona bırakıyorlardı. Ah şu hayat hep bana mı öfkeliydi?yoksa herkese karşı mı böyleydi? Hayatım kırılan cam parçaları gibi her tarafa saçılmış toplanması imkansız bir...