Tavanı seyrederek uykuya dalmaya çalışıyordum. Ama nafile gelmiyordu.
Yarın hemen yeni okuluma kayıt yaptırmaya gitmem lazımdı. Yeni bir okul, yeni arkadaşlar ve yeni bir hayat... bu duruma pek alışacağım söylenemez.
-------------
Ne ara uykuya dalmıştım ben?
Erkenden kalktım ve kahvaltıyı hazırlamak üzere aşağı kata indim. Nil dün hastaneden eve dönerken bu olayı annesine ve babasına anlatmamamızı önemle rica etti. Keyiflerinin bozulmaması içinmiş.
Muhteşem bir kahvaltı masası hazırlamam gerekiyordu. Nil'in bugün dinlenme günü kendisini hiç bir şekilde yormaması lazım.
Hı sonunda bitti. Evet geldi sıra herkesi o biricik uykularından uyandırmaya en güzel tarafı da burası. İlk kimden başlasam acaba? Tamam tamam gıcık Çağrı ile.
Odasına bayadır girmemiştim. Pek bir şey de değişmemiş zaten.
İnsan uyurken bare yakışıklılığından ödün versin. Yine tekrarlamayayım. İşte o burnu gözleri dudağı felan...
İnsanın izledikçe izleyesi geliyordu. Hareketlendi. Hemen bakışlarımı farklı bir köşeye kaydırdım. Neyseki uyanmamıştı sadece pozisyon değiştirmişti. Gözüm aynanın önünde ki masaya takıldı. Masanın üstünde bir kadın resmi ve yanında da ufak bir erkek çocuk vardı çok tatlıydı. Daha da yaklaştım ve çerçeveyi elime aldım. Çok güzel bir kadındı. Ufaklık ta Çağrı olmalıydı. Belli belli bunların geninde var güzellik...
Çok mutlu gözüküyorlardı. Ve tatlı.
" Ne oldu annemi mi merak ettin?"dedi aynadan bana bakarak. Çerçeveyi hemen masaya koydum. Utanmıştım acaba dediklerimi duymuş mudur? Ona doğru dönerek bir yandan da önüme gelen saçımı arkaya attım ve "Ş-şey kahvaltı hazır. Çağırmaya gelmiştim de gözüm takıldı. Annen çok güzelmiş, annene çekmişsin." hı daha demin ne dedim ben? Salak Deniz, aptal Deniz,mal Deniz ,bok Deniz, göt Deniz... hiç böyle bir şey denir mi? Hem de yüzüne karşı.
Yüzünü kasarak hafifçe gülümsedi ve "Teşekkürler. Hadi kahvaltıya inelim."dedi konuyu bir an önce dağıtmak istermiş gibi. Daha fazla uzatmak istemedim ve Nil'i çağırmak için odadan çıktım.
Mışıl mışıl uyuyordu. Bi an uyandırmaya kıyamadım. Yatağın en köşesine oturdum ve "Hadi artık uyanma zamanı kahvaltı hazır, tatlı prenses"dedim. Duymuş olucaktı ki yüzünü bana doğru döndü ve "Ah başım fena ağrıyor."dedi gözlerini sımsıkıca kapatıp bir eliyle de başını tutarak. "Ben kahvaltını yanına getireyim bir güzel ıhlamur kaynatırım bir şeyciğin kalmaz."dedim. Gülümsedi " Ne ıhlamur mu sen böyle şeyleri biliyor muydun ya? Neyse de çok iyi bir dostsun her şey için sağol."dedi. Duygusallaşarak. Bende aynı şekilde gülümsedim ve kahvaltısını hazırlamaya aşağı kata indim.
Her şey tamamdı. Ihlamur da süper kokuyordu. Hemen yanına götürdüm ve yanaklarından bir güzel öptüm. "Afiyet olsun."dedikten sonra kahvaltı yapmaya aşağı indim.
Sofrada Çağrı yoktu. Neredeydi? Ne ara kahvaltısını bitirmişti. Yine kimlerle buluşmaya gitmişti?
Umursamayarak kahvaltımı yaptım. Sofrayı topladıktan sonra Nil'in odasına çıktım. Kahvaltısını bitirmiş, yatağın yanında olan küçük masanın üstüne koymuştu.
"Nil buralarda en yakın nerede okul var? O lanet olası eski okuluma gidemem annemin beni rahatsız etmesini istemiyorum okulumu değiştireceğim."dedim dudağımı büzüştürerek.
Yüzü bir anda değişmişti."Ya neden ama? Ben sensiz ne yaparım. Tamam öyleyse bende değiştireceğim zaten orası baymıştı beni. Beni orda tutan bir şeyde yoktu zaten bir sen vardın. Efe desen Üniversite'de okuyor evet ya en iyisi okul değiştirmem"dedi.
![](https://img.wattpad.com/cover/27439480-288-k791714.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAYKIRIŞ
Novela JuvenilRüzgar bilmediği sokakları yokluyordu. Hırçınlığından korkan yapraklar kendilerini ona bırakıyorlardı. Ah şu hayat hep bana mı öfkeliydi?yoksa herkese karşı mı böyleydi? Hayatım kırılan cam parçaları gibi her tarafa saçılmış toplanması imkansız bir...