1 ♫SAVAŞ VE BARIŞ'IN ASLI ♫

1.3K 54 15
                                    

Cihan Mürtezaoğlu- Sen Banasın

"...Geldi bahar ayları, gevşer gönül yayları demişler. Bunu söyleyenler elbette bilip de söylemişler. Bahar aylarına gireli çok oldu sevgili dinleyicilerimiz, sıcaklayan havalarla, dün itibariyle Mayıs'ı da karşıladık ama hangimiz bu baharda hayatımızın aşkını bulduk ki? Aşka inanmayanlarınız da elbette vardır ama yaşanan, duyduğumuz onca güzel aşk hikayesi içinde inananlar da elbette vardır. Haydi, hep beraber evrene iyi dileklerimizi iletelim. Bu ayın şanslıları da, doğum tarihleri de uyan Boğa burçlarıymış söylemeden geçemeyeceğim. Bugün hayatımızın aşkı bizi artık bulsun. Karşımıza çıksın, ey aşk neredeysen gel! Zaten artık gelmeyeceksen de kendimizi kısa sürecek yaz aşklarına kaptıracağız bilmiş ol. Sıradaki şarkımız da...."

Radyocunun sesi, yaza girmeden başlayan bunaltıcı havayla iyice sıcaklayan ve pintiliği klimayı açmadığından belli taksicinin taksisinde, arka koltukta otururken bir kulağımdan girip diğerinden çıkıyordu. Ya da ben öyle sanıyordum. Benim de burcum Boğa'ydı ve adam konuştukça yaklaşan doğum günümle, bugün hayatımın aşkını bulacağım saçmalığını düşünmeden edememiştim. Ee iyi dileklerimizi evrene her gün yolluyorduk ama ne zaman tutuyordu ki? Tüm işaretler bizi de gösteriyorsa bir şeyler olurdu o zaman. Taksici de bu durumu onaylamayan bakışlar atıyordu ama müzik dinlemek için açtığı kanalı da kapatmamıştı işte. Aşk şarkısı çalıp duruyordu.

Yüzlerimizde donuk ifadelerle ve gerçekten de sıcaklaşmaya başlayan havayla, enselerimiz terlerken, ikimiz de yolculuğun bitmesini bekledik. Nihayet beş dakika kadar sonra taksi durdu. "Geldik abla." Taksimetrede yazan miktarı çantamdan çıkartıp, adama uzattım. Tam paraydı zaten. "Kolay gelsin." diyerek nihayet taksiden inebildim. Pişe pişe geldiğim için, taksiden daha serin hava tenime çarpınca şükür diye yere yığılmamak için kendimi zor tutuyordum.

Babamın yoğun ısrarı sonucu, bana gelen teklifi kabul etmiştim ve şimdi de kendimi bahçeli, müstakil ve tek katlı büyük bir evin önünde bulmuştum. Tabi telefonda konuştuğum kadının tatlı dili de bir etken olabilirdi. Bahçe kapısını yavaşça açıp, içeri girdim. Ağaçların ve yeni açmaya başlayan çiçeklerin şenlendirdiği geniş bir bahçeleri vardı. Bir kenarda hamak ve tahtadan yapılmış tek kişilik bir salıncak vardı. Belli bu salıncak ders vereceğim öğrencim içindi. Enerjik olmaya çalıştım. Kıpırtılarla dolan heyecanlı yanımı kaybetmemeye özen göstererek zili çaldım. Koşar adımların kapıya yaklaştığını duydum. Herhalde kapıya çok yakın duruyordum. Sonra biraz geri çekildim ve kapı açıldı. Kumral saçlı, boyu belime gelen küçük ve sevimli bir çocuk kapıyı zıplayarak açtı.

"Geldiii." Bağırtısı içeriye odaklıydı. Bana dönen bakışlarıyla ben de ona gülümsedim. Mavi boncuk gözleri, kocaman açılmıştı. Bana bakıyordu. Saçları hafif dalgalıydı. O yerinde zıpladıkça uzun tutamlar da dağılıyordu. Ona gülümsedim.

"Merhaba."

O selamımı alamadan, arkasından çıkan kahverengi saçlı güzel bir kadın yanımıza yaklaştı. "Merhabalar, hoş geldiniz."

"Hoş buldum." Eliyle içeriyi gösterdi.

"İçeri geçin lütfen." Dediğini yapıp, içeri girdim. Zengin bir eve benziyordu, bir an adımlarım tutukluk yaptı ama kadın önüme ince terlikler bırakınca ona gülümseyip spor ayakkabılarımı çıkarttım. Kadın onları kenara koyarken zıpır çocuk, çoktan göz önünden kaybolmuştu. Kadının yönlendirmesiyle salona geçtik. Çalışacağımız alanın bu olduğunu da o an anladım. Büyük ve kaliteli bir piyano, evin içinden bahçeye açılan kapının önünde duruyordu.

"Buyurun oturun lütfen. Ben Nazan. Telefonda konuşmuştuk."

Aa, evet tatlı dilli dediğim kadın, yine karşımda bana güler yüzle bakan bu kadındı demek. Bana uzattığı elini sıktım. "Evet. Ben de Aslım." Sonra ben ikili koltuğa oturdum, kadın da hemen sağımda kalan tekli koltuklardan birine oturdu. Saçlarını geriye doğru atarken etrafa bakıyordu. Çocuğunu mu arıyordu acaba?

KISA HİKAYELERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin