Oy ve yorumlarınızı esirgemeyin 🤙🙏
▪︎▪︎
-Emin misin Jimin? Gidecek misin yani öylece-
Ellerim çenemde, gözlerimde hafif bir buğu konuşan arkadaşıma göz attım. Taehyung günlerdir beni evinde misafir ediyordu. Aklınca ders de vermeye çalışıyordu tabi. Gözlerimi dakikalar sonra yerden kaldırıp ona göz attığımı anladığı vakit, ardı arkası kesilmeyen sözcüklerini yarıda kesti.
Ayağa kalkıp kaşlarımı kaldırarak ona doğru döndüm. Sinirlenmiştim, kırılmıştım, artık çabalamaktan usanmıştım.
Kendi kendine yeter sanardı insan, ama ben kendi kendime yetmeyi bırak bir bebeğe, hele de daha evreleri bile tamamlanmamış bir varlığa yetememiştim.
-Öylece mi? Tanrı aşkına Taehyung ben Jungkook'u öylece mi bırakıyorum. Ondan isteyerek mi ayrılıyorum?
Sesimin tonu çatlak bir nehri andırıyordu. Burnumun hafif hafif akması ise konuşmamı zorlandırmıştı. Ağlak gözlerim ise bana hiç mi hiç yardımcı olmuyordu.
-Bu kadar severken hala senden ondan bir parça kalsın isterken.. nasıl da bitirirsin Jimin? Nasıl..
Gözleri tavşan desenli pembe çoraplarıma kaydı. Çorabın bir teki bendeydi, ayağımdaydı. Diğerini ise bilerek Kansas da kaldığımız sırada ki daire de bırakmıştım. Hala benden ona kalan bir şeylerin olması güzeldi.
Boşluktum. Yoktum. İnsan aşk denen şu şey olmasa bir kaç litre kan ve endişeden başka hiçbir şey değildi aslında. Kocaman bir nefesi içime hapsettim, burun uçlarıma doğru dağılan gözyaşlarıma aldırmadan konuşmaya devam ettim.
-Usandım. Bıktım. Yoruldum. Anlıyor musun? Anlayamazsın bunu. Sen düğümlendikten hemen sonra ki sabah sevdiğin adamın seninle ilgilenmesini beklerken, o yatakta yalnız uyanmanın hüznünü biliyor musun Taehyung? Ya da hamile olduğunu öğrendiğinde ilk ay hiç bir şey söylemeden kendi kendini o zifiri karanlık kuyuya atmayı. Sabahları yalnız uyanmayı, geceleri korkudan dolayı kapıyı kilitleyip yatağına sinmeyi, o kahvaltıları bir kaç tıkırtı ve tabağa değen çatalın sesleriyle tamamlamayı. Eşini yanında isterken bir sığıntı gibi her zaman yanına koşan arkadaşlarını. Bunları biliyor musun? Bilmiyorsun.
Kazağımın ucuyla gözlerimi kuruladım, ardından da Taehyung'un sırtımı sıvazlayan ellerini iteleyip, tekrar konuşmaya devam ettim.
-Bunlara ben dayanabilirim. Bunlara sen de dayanabilirsin. Jungkook da dayanabilir. Ama ufacık ve sevgiye muhtaç bir bebek dayanamaz. Sabahtan beri sevgimizin bir bebekle sınırlı olmadığını söyleyip duruyorsun-
Sözümü kesmeye çalışmıştı. Konuşmam gerekiyordu. Eğer şimdi konuşmazsam başka zaman bu kadar net eşeleyemezdim sözcükleri.
-Lütfen sadece beni dinle. Ben günlerdir herkesi dinliyorum çünkü.
-Her gün başka bir hamilelik de geçirirsin deyip duruyorsun bana! Ben sanki bilmiyorum bunları. Sorun hamile olup olmamam değil. Sorun Jungkook'un ne kadar söz verse de işini bizden daha önemli tutacağı. Düşünsene bir bebek nasıl katlanır! Eve sadece geceleri gelen sabahları gözüyle göremediği bir babanın varlığına. En mutlu anlarında görmek istediği babasının hayalini.. Ben bunları masum bir varlığa yaşatamam. Anladın mı? Ya da siktir et anlamasan da olur.
Taehyung bir kaç dakika sessiz kaldıktan sonra yanıbaşıma oturdu. Kafasını aşağıya yukarıya salladı ve baş parmağı ile gözlerimin yaşını sildi.
-Bunları bana değil, ona söyle Jimin. Şuan senin onu, karnına top atıp bebeği düşürdüğünü sandığın için terk ettiğini düşünüyor. Kendisini katil sanıyor Jimin! Yapma bunu! İstersen ayrıl ondan ama kendini çocuğunun katili sanarak bir ömür yaşamasına da göz yumma, lütfen..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
second chance - jikook
FanfictionÜnlü milli takım kaptanı Jeon Jungkook ve onun sevgili eşi omega Jimin... Çocuklarına 2 aylık hamileyken alfasının maçlarına katılan Jimin yanlışlıkla Jungkook'un topu karnına getirmesi sonucu bebeğini kaybeder. İkisi uzun bir aradan sonra ayrılır...