Oy sınırı 135 yorum sınırı 470
▪︎
Karşısında öylece ellerim dizlerimde bir ilkokul öğrencisi gibi büzüşerek oturuyordum. Jeon Jungkook, yıllardır ondan köşe bucak saklandığım alfam sonunda beni kapana kıstırmıştı. Er ya da geç bu an yaşanacaktı. Bundan emin bir şekilde yaşıyordum hayatımı, fakat onunla bu şekilde karşılaşmak beni korkutmuştu. Çekinmiştim ondan, yıllar sonra sesinin tınısının kulağımı doldurmasından endişelenmiştim.
Saatlerdir pencere kenarlarına bakıyor, hastalarım için özel satın alınan koltuğa uzanıyor, bakışlarını bana değdirmekten asla gocunmuyordu. Kaçacağımı bildiği için de elinde ki iple beni bağlamış ve karşısına oturtmuştu. Sahiden de onun gözünü bu kadar korkutmuş muydum? Korkutmuştum, öyle ki iple gelmişti buraya. Kendimi bir hayvan gibi hissetmeye başlamıştım. Karşımda tüm çıplaklığıyla duruyordu. Eli çenesinde, ayakları masamdaydı.
Kendisi odamda adımlarken benim bir köşe de onun süzmemden gayet memnun gibi gözüküyordu. Sahiden de Jeon Jungkook çok garip bir herifti. Sürekli gözgöze geliyor ve çekimser bir baş dönmesiyle birbirimizden karşılıklı kaçıyorduk. Fakat birbirimizi göresimiz de vardı. Biz birbirimizden ne kadar kaçsak da bir yerlerde yolumuz kesişiyordu.
Saatler geçtikçe tuvalete ihtiyacım bedenimi uyarıyordu ve ben lanet olası bu anı utancımdan dile getiremiyordum. Ayaklarına geçirdiği siyah botu zemine değdikçe kırılır gibi bir ses çıkartıyordu. En sonunda bacakları ağrımış olacak ki benim için tahsis edilmiş koltuğuma oturarak ayaklarını masama uzatmıştı. Kendisini ve alfa yanını bas bas belli ediyordu. Ve bu durum sahiden de çok sinir bozucuydu çünkü omegamın ağlak bir çileğe dönüşmesi an meselesiydi.
Ağlak çilek? Gayet de mantıksız bir cümle kurmuştum. Tam o sırada dostane arkadaşlarım olan şeytan ve melek omuzlarımda kendini belli etmişti. "Tanrı aşkına ağlak çilek nedir Jimin. Bas bas belli ediyorsun omeganın onu istediğini işte." Kolları arasında ki yeni alınmış deyneğini sallayarak meleğin halkasını içinden geçirmişti. Tiz bir çığlık koparan melek şeytanın poposuna bir şaplak atarak "Senin yüzünden terfi alacağım. Hem de ilk kez şeytanın poposuna şaplak atan bir melek olarak bıktım senden!" Şeytan meleğe gözlerini kırparak bir gülücük sunmuştu. İkisinin arasında olan bu şeyde neydi öyle?
Benim tuhaf bakışlarımdan rahatsız oldukları belliydi. Belki de bu yüzdendi yanakları kızarmış meleğin konuyu bana çevirişi. "Eminim sadece omegası istemiyordur Jungkook'u.. Değil mi Jiminie? Onu istiyor musun Jiminie.. Onun altı-" bu melek bu hareketleri şeytandan mı öğreniyordu. Yoksa sahiden de azgın mıydı cidden emin olamıyordum.Ellerimi sallayarak konuşmasını yarıda kesmiş ve kaşlarımı çatarak onlara bakıyordum. İkisi de oldukça sinir bozucuydu. Omega olabilirdik fakat illa altta olmak zorunda mıydık? Eminim bir alfa kadar baskın olabilirdim. Bundan hiç bir şüphem yoktu.
"Seokjin hyung haklıymış. Sen çok fazla tuhaflaşmışsın Jimin." Beni kendi dünyama geri sürükleyen tek şey elbette o tok sesin sahibiydi. Çatık kaşlarımı indirerek gözlerimizi birbirinden ayırmıştım. Onunla gözgöze gelmek bir korku filmi senaryosu yazmakla aynı şeydi.
Ayrıca yıllar sonra bana kurduğu ilk cümle sahiden de Seokjin Hyung'un adı ile mi başlıyordu?
Gözlerimin önüne gelen saçlarımı elimle itmek istediğim sırada ipin sertçe bileğimi sıkması bunu elbette gerçekleştirmeme neden olmamıştı. Kulaklarım az önce kurduğu cümlesindeydi, dudaklarım ise saçlarımın gözlerimden çekmek için üflediğim nefesimde. Masamdan ayaklarını çekerek konuşmaya başlamıştı. "Neden söylemedin kanser olduğunu. Neden benden gizledin?" bıkkın ve ağlak bir sesle sormuştu bu soruyu. Jungkook'un sorularına cevap vermek istemiyordum. Onunla konuşmak istemiyor ve belki de ne kadar acımasız olsa da onu görmek dahi planlarım arasında yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
second chance - jikook
FanficÜnlü milli takım kaptanı Jeon Jungkook ve onun sevgili eşi omega Jimin... Çocuklarına 2 aylık hamileyken alfasının maçlarına katılan Jimin yanlışlıkla Jungkook'un topu karnına getirmesi sonucu bebeğini kaybeder. İkisi uzun bir aradan sonra ayrılır...