İmkansız bize uzak bir ülke. Adetlerini falan bilmeyiz (M)

4.2K 320 678
                                    

Yorum istiyorum :)

MEDYAYLA okuyun :)
▪︎

"Geç kalıyoruz."

Bir yandan ahşap masanın üstüne bıraktığım kol saatimi bileğime sarıyor diğer yandan da beyaz çarşafın arasında kaybolmuş ve hala hazırlanmamış olan Jungkook'a söyleniyordum. Bugün doktor ile konuşacak ve kemoterapinin işe yarayıp yaramadığını öğrenecektik. Bu sabaha kadar oldukça hevesli olan bu adamın şimdi yatağa yapışmış bir halde bir türlü oradan kalkmaması sinirlerimi bozuyordu.

Yeşil kazağımın eteklerinde ki kırışıklıkları ellerim ile düzeltirken Jungkook'un suratını kapatan yorganı çekiştiriyordum. En sonunda sabrımın sonuna gelmiştim. "Jungkook gelmeyeceksen sorun değil. Ben kendim gidebilirim hastaneye. Sana ihtiyacım yok." Dakikalardır hareket etmeyen bedeni bu söylediklerim karşısında kımıldamıştı. Önce üzerinde ki yorganı zemine fırlattı ardından da kasıklarını örten çarşafı yumruklarının arasına aldı. Bir eli çarşaftayken diğer eli hiç düşünmeden belimi bulmuştu. Belimden kavradığı gibi hiç düşünmeden çıplak bacaklarının üstüne oturmamı sağladı.

"Ne demek sana ihtiyacım yok?" Çattığı kaşları son derece korkutucu bir hale sokuyordu bebek suratını. Fakat buna aldıracak durumda değildim. Bir hışımla kucağından kalkarak "Ne duyduysan o işte. Ben kaç saattir seni kaldırıyorum. Üstelik bugün basit bir gün değil. Unuttun mu?"

Boş gözlerle gözlerime baktı. Unutmuştu işte daha ne olabilirdi ki. Üstelik daha dün gece bana bu günü hatırlatan oydu. Belimde ki elini iterek komidinin üzerinde ki telefonumu alıp kapıyı kapatmadan önce son sözlerimi söylemiştim.

"Ben gidiyorum. Gelmek istersen yolu biliyorsun. Fakat unuttuğun şeyler için poponu yataktan kaldıracağından emin değilim."

▪︎

"Tedaviye geçen sonbaharda başlamıştık biliyorsunuz fakat bazı nedenlerden dolayı aksamıştı."

Doktorun söylediği tüm kelimeleri aklımda tutup, kalbimin üstünde ki elimin titremesini önlemek için ufak çaplı savaşlara yenik düşmüştüm.

"Kemoterapi gördüğünüz sıralarda ve daha önceden de dediğim gibi çocuk sahibi olma olasılığınızda hiç bir değişiklik görülmedi. Yani.." karşımda ki beyaz önlüğü ile çaresiz bakışlar gönderen doktorun ne demek istediğini anlamıştım.

Anlamıştım, benim yaşamımda asla mutluluğun peydah olamayacağını.

Doktorun yarım bıraktığı cümleyi devam ettirdi sessiz dudaklarım.
"Yani bu hala çocuk sahibi olamayacağım anlamına geliyor." Eğdiği kafasıyla beni onayladı. Konuyu değiştirmek ister gibi bir hale büründü. Kısa süre içinde bu düşündüğümü de yaptı ve konuyu tedavime getirdi.

"Fakat size güzel haberlerim var Bay Park.." Işıldayan gözlerimden cesaret alıp dudaklarını yeni bir cümleye başlamak için döndürdüğü sırada açılan kapının sesi kaşlarına çatmasına neden olmuştu doktorun.

Gelen Jungkooktan başkası değildi. Saygıyla doktordan geç kaldığı için özür dileyip yanıma oturdu. Doktor sorun yok dercesine el kol hareketleriyle bir yere geçmesine izin verdiğinde çaresiz gözlerle bana bakmayı hala sürdürüyordu.

Soğuktan dolayı pembeleşmiş parmak uçlarıma benimkine kıyasla büyük olan parmaklarını dolamıştı. Sinirliydim ona, kızgındım. Parmaklarıma dolanan parmaklarını ayırıp ısıtmak için kendi cebime soktum. İnadım karşısında durabilen tek kişi Jungkooktan başkası değildi. Karşımızda bizi izleyen doktoru umursamadan ellerini ceketimin içine soktu ve saklı bir günah gibi parmaklarımızı tekrar kenetledi.

second chance - jikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin