Cemre'den
O günün üzerinden iki gün geçmişti. Bu iki gün içersinde Özel numaradan hiç mesaj gelmemişti. Yani beyimiz kendini açık etmemişti. Evet beyimiz diyorum çünkü artık kesinlikle eminim ki bu bir erkek ve bu yaşadığım şey birinin eşşek şakası değik.
Rüzgar ve merve o günden beri aynı şekilde hayatlarına devam etmişlerdi. Aslında tam da olması gerektiği gibi herkes aynıydı bir ben değişiktim. Mümkün olduğunca ondan kaçmaya çalışıyordum.
Vicdanım onu haksızlık yaptığımı söylerken mantığım tüm oklar onu işaret ediyor diyordu. Ama yakıştıramıyordum da işte bir yandan! Çünkü o gün tuvaletteki adam bana yaklaşmıştı! Beni bildiğiniz taciz etmişti işte! Rüzgar bunu yapmış olamaz ki!
Düşünceler içinde boğulurken başıma birde Haldun hocanın çıkardığı proje ödevi vardı. Tüm birinci sınıfları son sınıflarla eşleştirmişti ve herkese çizim ödevi vermişti. Eşleşme listesinin olduğu kağıda gidip baktım.
Doğanay Oğuz -Avm çizimi
Oflayarak Doğanay'ın kim olduğunu bulmak için üst sınıfların bölümüne geçtim ve kolidorda arkası bana dönük siyah saçlı kızın omzunu dürttüm.
"Pardom Doğanay diye bir-" sözüm kızın bana dönmesi ile kesilmişti. "Yok artık!" Örgülü kızdı bu! Anlaşılan saçlarını açtırmıştı. Göz devirerek yanından geçecekken kolumu tuttu.
"Dur bakalım küçük yılan. Nereye kaçıyorsun daha seninle görecek hesabımız var."
"Çek elini!" Diye dişlerimi sıkarak konuşup elini ittikten sonra ilerledim. Ancak arkamda bağırarak söylediği şeyle duraksadım. "Sen Özgür'e dua et yoksa şimdiye kadar hayatını kaydırmıştım!" O sırada karşıdan bize doğru gelen Özgür denen çocuğu gördüm. Buse'nin dediği şey ile duraksayıp gözlerini bana dikti.
Hah! Ben kimseye minnet etmem!
Ve ben hiçbir lafın altında kalmam!
Kolidordakiler duraksamış bize bakarken yüzüme şeytani bir sırıtma ekleyip yavaşca ona doğru döndüm. "Ben Özgüre dua edeyim de, sen kime dua edeceksin? Pezevengine mi?"
Kolidordan "Oooo" sesleri yükselirken Buse hiddetle bana atıldı ancak bir adım geriye gidip daha bir alayla gördüm. "Hiç.yakıştıramadım senin gibi bi hanfendiye."
"Özgürcüm şuna biraz teselli verde sesini kessin!" Tekrar "Oooo" sesleri yükselirken oradan ayrıldım. Arkamdan son duyduğum busenin Özgüre: "Bu iki etti 3.yü affetmem haberin olsun!" Dediğiydi.
Bu sefer garanti olsun diye sarı saçlı bir kızın omzuna hafifce dokundum. "Merhaba ben Doğanay Oğuz diye birine bakmıştım?" Diye sordum. Kız eliyle ilerdeki bir gurubu gösterdiğinde teşekkür edip oraya doğru ilerledim.
"Merhaba Doğanay hanginiz?"
"Benim de güzellik hayırdır?" Yüzümü buruşturdum. Hiç hoşlanmamıştım bu çocukdan.
"Haldun hoca proje ödevi için ikimizi eşleştirmiş."
"He şu sokuk proje! Kendin yap güzellik işim olmaz." Kaşlarımı çattım. "Senin karşında uşak mı var la-" sözüm boğazıma geçirdiği eli ile kesilmişti. Boğazımı öldüresiye sıkarken yüzünü yüzüme yaklaştırdı "Siktirme belanı ödevle uğraşacak değilim!" Ben alamadığım nefesin derdine düşerken kolidordaki birçok göz bizim üstümüzdeydi.
"Lan!" Arkadan gelen erkeksi sesin hemen ardından boğazıma yapışan el benden ayrılmış ve çok geçmeden Doğanay okkalı bir yumruk yemişti. Ellerimi boğazıma götürüp öksürürken erkekler kavga etmeye devam ediyordu.
Yaklaşık bir 2 3 dakikadan sonra kolidordakiler onları ayırmıştı ve ben kurtarıcımjn yüzünü görmüştüm. Özgür!
"Bundan sonra onun kılına dokunursan seni gebertirim duydun mu beni!" Özgür tabiri caizse kükrerken kollarındaki damarlar sinirden şişmişti. "Duydun mu lan!"
Doğanay dudağındaki kanı silip pis bir sırıtmayla beni süzdükten sonra Özgür'e döndü. "Altımda inletmeden bırakmam onu."
Nereye kusuyoruz?
Özgür hırlar gibi bir ses çıkarıp tekrar atılırken korkuyla bir adım geriye gittim. Özgürü tutan arkadaşı kulağına birşeyler söyledikten sonra kısa bir an bakışları bana kayıp tekrar Doğanaya döndü. "Sen bekle sonra hesaplaşacaz." Yanıma gelip elini koluma atarak beni peşinden sürüklemeye başladı. Birlikte boş bir odaya girdiğimizde kolumu bırakıp sinirle duvara yumruk attı.
"Allah kahretsin!"
"Özgür." Kelimenin sonunda sesim içine kaçmıştı çünkü şuan çok sinirli gözüküyordu. Ve ben onun kolundaki o damarlardan korkuyordum!
Beni yeni hatırlamış gibi seri adımlarla yanıma gelip boyuma yetişmek için biraz eğildikten sonra elini uzatıp boynuma dokundu. "Acıyor mu?" Başımı iki yana sallamakla yetindim.
"Elinde yüzük vardı buranı kesmiş olmalı elini çekerken." Elini geri çektiğinde kan olduğunu görünce gözlerim büyüdü. "Korkma ufak bi sıyrık."
Elimi atıp gelen kana baktım. Çok bir kan yoktu gerçekten de.
"Ne oldu?"
"Haldun hoca proje ödevi için bizi eşleştirmiş" homurdandı. "Ben de ona bunu haber vermek için gittim ben yapmam sen yap deyinve bende sinirlenip senin hizmetcin mi var dedim. İşte sonuç" diyip kendimi gösterirken omuz silktim. Elini uzatıp saçlarımı geriye ittikten sonra kafasını eğip boynumun kanayan yerine dudaklarını bastırdığında vücudumdan aşşağıya dün kanımın kaynadığını hissettim.
Napıyorsun zalımın oğlu!
"Onun icabına bakacağım!" Diye fısıldadığında o an tek birşeye takıldım.
Tek bir şey...
Bu ses, iki gün önce beni lavaboda taciz eden adamın sesiyle birebirdi!
🌼🌼🌼🌼🌼
Merhaba!
Lütfen yorum yapmayı ve Paylaşmayı unutmayın 💎
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kır Papatyası
Teen FictionBir seviyor, bir sevmiyorsun. Ama bu oyun değil papatyam...