Gözlerimi açtım, dün gece ne olmuştu? Hatta bir dakika, ben neredeyim? Neden yine yanımda Yeonjun var? Hızla tuvalete gidip ne olur ne olmaz kapıyı kilitledim ve elimi yüzümü yıkadım. Birden hatırlamaya başladım.
Her şeyi...
"Biliyor musun Yeonjun? Ben eşcinselim!"
Ha...? B-Ben ona... ben ona eşcinsel olduğumu mu söyledim?!
"Neden buradasınız?!" "İçmeye gelmiştik ama Soobin çok fazla içti" Kolumdan tutup arabaya oturtturdu. "Yeonjun, seninle oyun oynayabilir miyiz? Çok sıkıldım!"
N-Neden ona oyun oynamak istediğimi söyledim ki?!
Gülmüştü, eşcinsel olmama güldü mü?
Bana güldü... Hatırlıyorum, her şeyi...
"Ne de olsa yarın hatırlamayacaksın... Ben senin kokuna aşığım Soobin"
Neden böyle bir şey söylemişti? Lanet olsun! Dünde içmiştim, hemde çok fazla! Ya dünde bir şeyler olduysa?! Ya yine buna benzer şeyler yaptıysam?! Utanç içerisinde tuvaletten çıkıp Yeonjun'un yanına gittim.
"Yeonjun uyan!"
"Mmm"
Daha yeni uyandığı için mırıltılar çıkarıyordu.
"Yeonjun dün gece ne oldu?"
"Sabah sabah ne alaka Soobin..."
"Yeonjun dün gece ne oldu dedim"
"Neden birden bunu soruyorsun?"
"Tanrım! Yeonjun ben her şeyi hatırladım! Sana dün gece ne oldu dedim!"
"Dün gece... Annenle ilgili bir takım şeyler anlattın ve birde üvey kardeşinle ilgili..."
Ne...? Ona her şeyi anlattım mı yani? Lanet olsun bin kere lanet olsun!
"Yeonjun... Ben ölmek istiyorum!"
"Soobin ne diyorsu-"
"Yeonjun, bana neden o gün kokuma aşık olduğunu söyledin? Aynı annen ve baban gibi beni öldürecek misin? Eğer öyle yapacaksan öldür beni, ya da ben kendimi öldüreceğim"
"Soobi-"
"Sen Choi Joong-Ki ve Choi Min-Ji'nin oğlusun. Tanrım bunu nasıl düşünemezdim?! Ölmek istiyorum!"
"Soobin lütfen konuşmama-"
Hızla aşağı indim ve bir taksiye atlayıp eve sürdürdüm. Annem oradayken benim burada olmaya ne hakkım vardı? Nasıl olurda dört yıl boyunca annemsiz, annemin sesini duymadan yaşayabildim?! Hem o bana orada çok iyi bakacaktır. Buna eminim.
İçeri girip bir not yazmaya başladım.
Sevgili Huening Kai,
Huening Kai, seni çok seviyorum. İyiki hayatımdasın, iyiki benim kuzenimsin. Sen olmasan ben ne yapardım? Benim tek arkadaşım, tek yakınımsın sen. Lütfen Jennie'ye iyi bak, o da sana iyi bakacaktır zaten. Başka kadınlara veya erkeklere bakma lütfen, Jennie senin için en iyisi. Ben gidiyorum Kai, annemin yanına. Ha sakın merak etme! Annem bana orada çok iyi bakacak. Görüşürüz güneşim, elveda... Umarım çok uzun zaman sonra görüşürüz.
Sevgili Kuzenin Soobin'den...
Notu yazdıktan sonra evden çıktım, bu notu Huening Kai'ye vermesi için postacıya verdim.
"Görüşürüz abi, ben annemin yanına gidiyorum. Hepiniz kendinize iyi bakın"
"Çocuğum sen iyi misin? Annen vefat edeli dört yıl oldu?"
"Zaten abi? Her neyse, bunu kesinlikle gelince Kai'ye ver. Hepinize görüşürüz"
"Nereye gidiyorsun? Sanki veda eder gibisin"
"Evet... Veda ediyorum, çok güzel bir yere gidiyorum"
"İyi bari, hadi görüşürüz"
Annemle her zaman gittiğimiz dağın tepesine geldiğimde anneme bağırarak söyledim;
"Anne ben geliyorum! Yanına geliyorum! Beni özledin mi? Bende seni çok özledim anneciğim! Seni çok seviyorum, ve şimdi yanına geliyorum!"
Tam geri geri yürüyüp kendimi bıraktığımda iki kolumdan tutulup çekildim. Baktığımda bu kişiler... Yeonjun ve Taehyung'tu... Onun burada ne işi vardı? Taehyung'un.
"N-Neden beni bırakmadınız?! Annemin yanına gidiyordum ben hıck b-bırakın beni!"
Bunu dedikten sonra Yeonjun bağırdı;
"Soobin, seni bırakır mıyım sanıyorsun?!"
Sonrasında ise hiç beklemediğim sözler Taehyung'tan gelmişti.
"Üvey kardeşimi bırakacağımı mı sanıyorsun Soobin?!"
Kim tahmin etti Tae'nin üvey kardeşleri olduğunu? :DDDD