Yeonjun'dan
Ölmek istiyorum mu dedi o? Burada öylece kalamazdım değil mi? Hızla o gider gitmez onun evine gittim. Evde yoktu, bir not bırakmıştı fakat okumak istememiştim. Umarım bu bir veda notu değildi...
Fakat zorundaydım, ve evet o bir veda notuydu. Lanet olsun! Hızla Jennie'yi aradım,
"Jennie lütfen Kai'ye ver, çok önemli"
"Tamam"
"Kai, Soobin genellikle nerelere gider?"
"Nedenki? Ha pardon çok önemli demiştin, annesi yaşıyorken beraber bir dağa giderlerdi, en tepesine. Şu anda da hep oraya gidiyor,bilmemne dağı"
"Teşekkürler"
diyip hızla arabama koştum, dağın nerede olduğunu biliyordum ve hızla oraya sürdüm arabamı. Sonunda geldiğimde güzelimi geri geri yürürken gördüm. Gerçekten yapacak mıydı? Sadece şaka yapıyor sanıyordum...
Koşarak yanına gittim ve kolunu tuttum fakat tek tutan ben değildim...
Taehyung, onun burada ne işi vardı?
"N-Neden beni bırakmadınız?! Annemin yanına gidiyordum ben hıck b-bırakın beni!"
Bunu dedikten sonra bağırdım;
"Soobin, seni bırakır mıyım sanıyorsun?!"
Sonrasında ise hiç beklemediğim sözler Taehyung'tan gelmişti.
"Üvey kardeşimi bırakacağımı mı sanıyorsun Soobin?!"
Soobin'in gözyaşları kurumuştu birdenbire. İkimizde donakalmıştık, bu muydu yani? Cidden o muydu? Soobin tamda benim söylemek istediğim sözleri söyledi fakat sanki konuşmayı unutmuş gibiydi.
"S-Sen m-mi ü-üvey k-kardeşimizsin?"
"Evet benim Soobin, hahaha! Başından beri bendim, senin anneni aldatan sikik baban ve Yeonjun seninde babanı aldatan sikik annen bir araya gelip beni doğurdular. Ahh, Yeonjun senin kardeşin ve Soobin'in de abisi olmaktan gurur duyuyorum!"
İkimizde donakalmıştık, neler söylüyordu bu piç böyle!
"Ama Soobin biliyor musun? Ben senin abin olmama rağmen sana aşık oldum. O kadar güzelsin ki..."
Bunları söylerken Soobin'in elini okşuyordu ve bu o kadar tiksinç bir şeydi ki... Soobin birden onu ittirdi ve "Sensin... gerçekten sensin" dedi. İnanamaz gözlerle bakıyordu, "Evet kardeşim benim, seni seviyorum, sana bayılıyorum. Düşünebiliyor musun? Beomgyu benim üvey kardeşimse... ne kadar karışık değil mi? Ahahahahahaha!"
(iğrenç bir kahkaha atıyor işte)
Birden Soobin benim belimdeki silahımı aldı ve Taehyung'a doğrulttu, "Soobin bırak şunu!" diye bağırdım hızla.
"Neden Yeonjun? Sende bir katilsin, bende olsam ne olur sanki?!"
Ve birden bu mükemmel ortamda o iğrenç silah sesi duyuldu...
Soobin'den
Uyandığımda hastanedeydim, serum takılıydı. Ne olmuştu bana? En son... Tanrım en son o piçe ateş ettim! Ne yaptım ben?! Katil mi oldum yani?! Hastanenin kapısı açılmasıyla içeri Huening Kai girdi ve yanıma oturdu.
"Cidden beni öyle bırakıp gidebileceğini mi sandın? Sana inanamıyorum Soobin!"
"Ö-Özür dilerim Kai"
"Yanında olamadığım için üzgünüm Soobin"
"Önemli değil Kai, Y-Yeonjun nerede?"
"O... o sana bir not bıraktı"