Nasıl olduğu bilinmez, uyuyakalmıştı Yuta. En son hatırladıklarında Jaehyun'a bir şeyler anlatmıştı, omzuna başını yaslayıp gözlerini kapatmıştı. Zaten gözlerini kapattığında güzel sevgilisi ile karşılaştığından onu düşlemek için uyanık kalıp vücudunu da mahvetmemişti. Gözlerini araladığında yatakta uzanıyor olduğunu fark etmişti. Jaehyun'dan da en ufak bir iz yoktu. Yavaşça yataktan kalkmış, soğuk renklerin ancak sıcak anıların doldurduğu odaya gözlerini gezdirmişti. Sicheng'ini görmek istiyordu, hobi olarak ezberlediği yeni dansı ona gösteren bedeni görmek istiyordu. Ancak istediklerimiz olmuyordu ya, sadece havada asılı yıldızların üzerine yapışıp sonsuza kadar asla gerçekleşmeyecek olan diğer dileklerin yanındaki yerini alıyordu. Değeri yoktu, yıldızların hiçbir değeri yoktu. Gözlerini boş duvardan almış, albümü koyduğu yere çevirmişti. Küçük kağıdı ve üzerinde yazılı olan yazıyı gördüğünde okumak için yaklaşmıştı.
"Bugün dinlen Yuta. İşleri ben halledeceğim, sorun etme. Kahvaltılık birkaç şey ayarladım. Kendine dikkat et. -Jaehyun"
Yavaşça yatağından kalkmış, mutfağa doğru ilerlemişti. Kahvaltısını yapıp kitapçıya gidecekti, biliyordu o adamın huylarını. Tüm gün boyunca rahat bırakmazdı Jaehyun'u. Zaten dün biraz erken kapattığından dolayı fa muhtemelen sağlam bir azar yiyecekti. Kahvaltısını yaptıktan sonra psikolojik olarak kendisini toparlamaya çalışmıştı, kahvaltı boyunca yaptığı gibi. İşaret ve baş parmağını bunun kemerine yerleştirmiş, içinden her şeyin geçtiğini ve iyi olduğunu tekrar edip kendisini kandırmaya çalışıyordu. Bazen işe yarıyordu bu yöntem ancak şimdi işe yaramayacağı tutmuş olmalıydı. Yürümenin iyi geleceğini düşünüyordu yine de, üzerini değiştirmişti hızlıca. Evden çıktığında güneşin her tarafa temiz ışığını yaydığını fark etmişti. Sicheng'inin alerjisi vardı güneşe, sevmezdi o yüzden böyle günleri. Yeniden onu hatırladığında istem dışı bir gülümseme bırakmıştı. Karşıdan geçen küçük çocuk da bu gülümsemeyi fark etmiş olmalı ki elindeki şekeri umursamadan el sallamıştı Yuta'ya. Bu daha da gülümsemesini sağlarken tüm zihnini dolduran anı bu gülümsemeye hüzün katmıştı.
Bir gün Sicheng'i ile sahilde çıplak ayaklaryla yürürken Sicheng'i ona baktığından karşıdan gelen çocuğu fark edememiş, ufak bir çarpışma yaşamışlardı. Küçük çocuk ağlamaya başladığında güzel sevgilisi endişeyle ona yaklaşmış, bir hikaye anlatmaya başlamıştı.
Tavşan hikayesi,
kendi hikayelerinin uyarlandığı bir tavşan hikayesi.
Sicheng'i çocuğu kucağına almış, tanışma hikayelerini anlatıyordu ona. Çocuk da çarpışmayı unutmuş olmalı ki heyecanla dinliyordu onu. Bu sırada Yuta içinden geldiğinden yakınlarda gördüğü satıcıdan şeker almıştı, iki tane. Gülümseyerek yanlarına yaklaştığında hikayenin bir kısmını duymuştu. Tüm kelimeleri hatırlıyordu, ilk haliyle.
"Sonra ayıya benzeyen tavşan sıkıca sarılmış diğerine. Tavşan kemiklerinin kırılacak gibi olduğunu hissetse bile ses etmemiş, ayı tavşanın sevgisi onu iyileştirirmiş sonuçta."
Çocuk şaşkınca gözlerini kırpıştırıp sevimlice ciddi olup olmadığını sormuştu. İyice onlara yaklaştığında bir tane şekeri çocuğa uzatmış, diğerini arkasına saklamıştı. Şekeri gördüğünden olsa gerek, soruyu unutup sevimlice hareketler yapmaya başlamıştı. Gülümseyerek yaklaşan kadını gördüğünde annesi olduğunu fark etmiş, çocuğun giderken el sallamasına karşı el sallamıştı ikisi de. Çocuk görülemeyecek kadar uzaklaştıktan sonra diğer şeyleri Sicheng'ine uzatıp çarpık bir gülümseme bırakmıştı. Karşılığında kazandığı öpücüğü gülümsemesini kahkahaya çevirmişti.
Ancak artık Sicheng'inin dudakları başkasını mutlu ediyordu, karşılığında şeker olsa da olmasa da. Gülümsemesi solduğunda yerdeki bakışlarını kaldırmış, son anda önünden geçen bedeni fark edebilmişti. Sicheng'i buradydı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
beyaz gece, yuwin
Fiksi Penggemar❝Ben hâlâ bıraktığın gibiyim Sicheng'ım. Ama sen çok değişmişsin, değiştirmişler seni.❞