Beklemediği bir zamanda gelen teklif ile yavaşça başını kitapçıya çevirmişti Sicheng. Orada olduğunu biliyordu, Yuta'nın onu izlediğini biliyordu. Bir süre endişeli gözlerini etrafta gezdirmiş, hızlıca sokağın sonuna giden bedeni gördüğünde sertçe yutkunmuştu. Mahçup bakışları Kun'u bulduğunda hafifçe gülümsemiş, özür dileyerek lavaboya gitmesi gerektiğini söylemişti. Kim evlilik teklifinin ortasındayken lavaboya giderdi ki?
Arka kapı olduğunu umarak kafenin diğer tarafına ilerlemişti. Ancak elde ettiği sonuç bir hiç olmuştu. Kun'un gitmesini beklemekten başka seçeneği var gibi durmuyordu, şimdilik.
Aradan geçen on beş dakika sonrasında Kun ayağa kalkmış, lavabonun olduğu yere doğru ilerlemişti. Az bir zamanının olduğunun farkındaydı Sicheng, bu yüzden iyi değerlendirmesi gerektiğini biliyordu. Elinden geldiğince hızlı ilerleyerek kafenin kapısına gelmişti. Zaman çok hızlı akıyordu, tahmin ettiğinden çok daha hızlı. Elleri titrerken amacına odaklanmaya çalışıyordu yalnızca. Evet, amacı.
Hatırlamakta zorluk çekmediği yolları, sokakları, anıları, her şeyi arkada bırakarak bir an önce Yuta'sına ulaşmaya çalışıyordu. Ne komikti ama, henüz aklına geliyordu Yuta'sı.
Eve varmasına kalmadan başını eğerek yürüyen, omuzları titreyen ve tahminince önünü bile görmekten aciz olan bedene yetişebilmişti. Adımlarını hızlandırmış, neredeyse koşuyor hâlde sevgilisine ulaşmıştı. Omuzuna dokunmuştu ancak bu dokunuş Yuta'yı durdurmaya yetmemişti. Vazgeçmişti çoktan o, anlamak zor olmamıştı Sicheng gözlerinin içine bakma fırsatını yakaladığında.
İkisinin de gözlerindeki yaşlar etrafı umursamazcasına akarken yalnızca birbirlerine bakmıştılar. Yuta'nın gözlerinde sevgi eksikti, fakat bu sevgi Sicheng'ın gözlerindeydi bu sefer. Yıldızları ikisine de yetebilir, onları taşıyabilirdi, değil mi?
Hiçbir şey demeye gerek kalmamış, Sicheng, Yuta'sının gözlerimdeki ifadesizliğe tanıklık ettiğinden sebeple umutsuzca kollarını sarmıştı karşısındaki gencin bedenine. Sıcak bir sarılma, Dünya'nın tersine dönmesini bile sağlayabilidi. Bir de bu Sicheng olduğunda... Tüm evreni yok edebilme gücüne sahipti.
Yuta'nın soğuyan kalbi Sicheng'ı ile ısınırken başını sevgilisinin boynuna yerleştirmiş, yavaş yavaş unutuyor olduğu kokunun ciğerlerine dolmasına müsaade etmişti. Kim bilir, belki de her şey yoluna giriyordu.
......................
merhabalar efendim. oldukça uzun zaman oluyor bu hikâyeyi yazmaya başlayalı. çok büyük bir heyecan taşıyordum yazdığım vakit, ancak o sırada okuduğum hikâye ile -kurguları tamamen farklı olsa da- o kadar benzer ilerliyordu ki... bu sebeple de tüm yazma isteğimi kaybetmiştim. uzunca bir süre hiçbir şekilde buraya uğramadım, silmeyi daha mantıklı buluyordum ama yine de başladığım şeyi tamamlamadan bırakmak kendime yakıştırmayacağım bir harekettir. yeniden, sonunun biraz daha açık olmasını istedim. çünkü bu hikâye yalnız bana ait değil; sizin güzel kalbiniz ve hayal gücünüze de ait. her şeyi yazıp da bencil bir şekilde bitirmiş olsam size karşı büyük bir haksızlık yapmış olmaz mıydım? bence olurdum. bu sebeple de ufacık açık uçlu bırakılmış bir hikâyeye dönüştürdüm beyaz gece'yi. sizin hayalleriniz ile çok daha değerleneceği kanısındayım. sevgilerimle,
<3
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
