Karşımızdaki insanları memnun etmek için, tutup ya da tutamayacağımızı bilemeden verdiğimiz yüzlerce sözlerin kaçını tutmuştuk şimdiye kadar? Verdiğimiz sözlerin karşımızdaki insanı nasıl hissettirdiğini biliyor muyduk ki, bu riske atıyorduk kendimizi? Her verilen söz tutulmaz, der insanlar kendilerini teselli etmek adına. Şayet insanlar verilen her sözün tutulmaması yerine tutulmayacak sözlerin verilmemesi gerektiğini ruhlarına kazısaydılar, etrafa saçılan kırıkların sayısı daha az olurdu belki de.
"Vay canına, sonunda yaşıtım olan birini bulabildim."
Karşımdaki yeni tanıştığım kadının sevinçle söylediği şeye karşılık genişçe gülümsedim. Kang Chul'un isteği üzerine halası Lalisa ile şu anda dükkânımda oturmuş sohbet ediyorduk. Bu durumu Lalisa'nın yadırgayacağını sansam da beklemediğim bir şekilde rahat bir tepki almıştım ondan. Gerçekten neşeli ve oldukça samimi bir kızdı. Bu ise ona Kang Chul gibi şimdiden ısınmama neden olmuştu.
"Sanırım yeni açıldı burası. Önceden buradan pek çok geçmişliğim oldu, şayet görseydim uğrardım muhakkak."
Lalisa'nın söylediği şeyle bakışlarımı çiçekler ile oyalanan Kang Chul'dan çekip, karşımdaki kadına yönelttim. "Evet, yaklaşık iki hafta önce Yeni Zelanda'dan buraya taşındım."
Kaşları havalanırken, "Yeni Zelandalı mısın? Hâlbuki Koreli havası var sende." diye heyecanlı bir şekilde karşılık verirken güldüm.
"Aslında velilerimden biri Koreli, diğeriyse Yeni Zelandalı." diyerek yanıt verdiğimde dudakları 'o' şeklini aldı.
"Madem Kang Chul'un yakınlarda bir yerde yaşadığını biliyordun, neden şimdiye kadar ona uğramadın? Hem sen de benim yaramaz yeğenimi özlemişsin." Sorduğu soruya karşılık derin nefes alıp omuz silktim.
"Unutur sandım. Sonuçta sadece birkaç saat birlikte zaman geçirdik."
"Unutmak mı?" Şaşkın bir şekilde konuştuğunda omuz silktim. "Saçmalama günlerdir başımızın etini yedi Roseanne noona'yı özledim diye." Duyduklarım karşısında kaşlarım havalanırken gülmeme mani olamamıştım. Açıkçası böyle bir şeyi gerçekten beklemiyordum ve bu oldukça şaşırmama sebep olmuştu.
"Buralarda mı yaşıyorsun sen de?" Ani sorusuyla duraksadım. Nasıl cevap vereceğimi bilmiyordum. Şayet kalacak bir evim olmadığını, gecemi burada geçirdiğimi söylersem nasıl bir şekilde tanımlardı beni? Öyle bir kıza benzemiyordu oysa.
"Aslında yeni taşındığım için şu anlık bir eve çıkmaya gücüm yetmiyor. Bu yüzden şimdilik burada yaşıyorum."
Dudaklarını birbirine bastırırken kafasını salladı. "Rahatsız değil mi burası?" Kafamı iki yana salladım. Bir süre bakışlarımi gözlerinde gezdirmem rahatlamama neden olmuştu. Gözlerinde çok korktuğum duygular yoktu.
Yaklaşık on dakika daha sohbet ettikten sonra Lalisa gülümseyerek, "Biz gidelim artık, sonra Kang Chul'u eve geç götürdüğüm için annesinin elinden kurtuluşum olmayacak." dediğinde tebessüm ederek kafamı salladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Still With You
Fanfiction"Hastanın kanında yayılan zehirin etkisini azaltmak için panzehiri enjekte eden doktor düşün. Ancak, Jeon, zehir de, doktor da sendin." [ Rosékook ] ©2020-2021┆Laun