❧ 1.0

583 87 29
                                    

Hayatım boyunca tesadüflere hiçbir zaman inanmamış, herhangi bir şeyi tesadüf kalıbına sığdırmaya dahi yeltenmemiştim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Hayatım boyunca tesadüflere hiçbir zaman
inanmamış, herhangi bir şeyi tesadüf kalıbına sığdırmaya dahi yeltenmemiştim. Bir şey olduysa 'kader' demiştim ancak. Sonuçta geleceğimizi göremezdik. Belki de şimdimizde ufak şeyler yapıp geleceğimizi belirleyebilme ya da tahminlerde bulunabilme hakkını kazanabilirdik ancak, korkarak adımladığımız bu yolda uzağımızdaki sisi tamamen yok edemezdik ve tamamen göremezdik orayı.

Fakat saatler geçse bile şokundan çıkamadığım bu olayı, 'kader' diyerek geçiştiremiyordum. Sırf Kang Chul kayboldu diye onun için yerini bulup, yardım ederek onu ulaştırdığım o eve kısa bir süre sonra yatılı öğretmen olarak girecektim. Benim için bilinmeyen olarak kalacağını sandığım o adamla yaşayacaktım. Ben, sırf o gözlerinin hayali gözlerimin önünden silinmesin diye resmini sürekli bir kağıda çizerken, şimdiyse her gün yüzünü görecektim. Gözlerine bakacaktım, ondan habersiz üzerine basıp huzuru tattığımı sanarken daha çok gömülecektim o toprağa.

Gerginliğime rağmen içimdeki tuhaf sevinci sezebiliyordum. Sanki hayat, kurdelesine kadar güzel olan bir hediye bahşetmişti bana. Ancak korkuyordum da. Bu kurdelenin bir gün boynuma dolanacağından ya da ellerime dolanıp bir şeyler yapmama izin vermeyeceğinden, ayaklarıma bağlanarak adım atmama engel olacağından korkuyordum.

Salık bıraktığım dalgalı saçlarıma ellerimle şekil verdikten hemen sonra çantamdan çıkardığım parfümü birkaç kez üzerime sıktım. Bakışlarım aynadaki yansımamda takılı kaldı bir süre. Bugün pek özen göstermiştim kendime.

Üzerimde kare yaka, siyah bluz ve altımda ise kırmızı, dizimin altında biten kalem etek vardı. Ayakkabı olarak da siyah renginde alçak topuklu ayakkabı giymiştim. Saçlarımı yandan ayırmış ve çantamdan şans eseri bulduğum, kırmızı saç bandını takmıştım.

Tezgahın üzerindeki küçük saatime baktığımda çıkmam gerektiğini anlamıştım. Hemen son kez aynada kendime baktıktan sonra çantamı alarak dükkandan çıktım. Fazlasıyla heyecanlıydım ve sürekli bir şey unuttuğumu sanarak geri dönesim vardı ancak sonradan bunun gerginliğimden dolayı beynimin bana oynadığı oyun olduğunu anlıyor, bu saçma davranışlarıma son vermek istiyordum.

Gittiğim gün beni işe alacaklarına emin bir şekilde cevap veremezdim. Çünkü her ne kadar Kang Chul ve Lalisa'yı yakından tanısam da o evde yaşayacaktım. Anladığım kadarıyla kalabalık bir ailelerdi ve tanımadığım onca insan olacaktı. Elbet hepsinin bana güvenmesi gerekirdi ve güvenmelerini bir tek ben sağlayabilirdim.

Dakikalar sonra adımlarımı durdurmama neden olan şey, en son bir ay önce uğradığım o bahçe kapısının önüne varmam olmuştu. Kanımın her saniye daha çok ısındığını ve tüm vücudumu yaktığını hisseder gibiydim. Bir türlü gerginliğimi üzerimden atıp basamıyordum o zile. O kapının açılışının ardından beni bekleyecek yeni bir hayatın var olduğunu bilmiyordum. Şayet beni yeni bir hayat bekliyorsa, onun nasıl olacağını ve bu hayatda beni neler karşıladığını da bilmiyordum. Ben, gerçekten hiçbir şey bilmiyordum. Ancak yaşamadan da bilemezdim.

Still With YouHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin