-1.Bölüm-

796 28 3
                                    

-1.Bölüm-

1. Dönemin sınav stresini de burada sonlandırmış bulunuyoruz. Evet, artık sömestr tatili.. Sevgilimle geçirebileceğim koca bir 2 hafta ile başbaşayım. Sevgilim demişken, o Arda.


Yaklaşık  bir buçuk-iki yıl peşinden koştuğum ve sonunda ona sahip olduğum adam. Sevdiğim, aşık olduğum adam..


Okulumuza ilk geldiği zaman görmüştüm onu. Kapıdan girişi, gözlüğünü çıkartışı dün gibi aklımda. Evet, ilk ben görmüştüm. Belki de en son ben  gördüm. Ama ne farkeder ki? Şuanda o benim.


Başlarda hoşlanma hırsı yapmıştım. Hep benim olmasını istemiştim. Küçük bir çocuk gibi tüm kızlardan kıskanmıştım Arda'yı. Hala da kıskanıyorum orası ayrı. Belki bir saplantıydı, belkide büyük bir aşk.. Ne derseniz deyin. Değişik bir duyguydu ona karşı beslediğim şey. Sevgiden öte.. Aşktan az.. Orta kıvamlı diyebiliriz yani. Her neyse.


''Geldik.'' dedi orta kıvamlı sevdiğim adam.


Gülümsedim ve uzun zamandır gelmediğim kahverengi tahtalarla yapılandırılmış hem modern hem klasik olan bu dağ evine baktım. En son geçen kış gelmiştik sanırım.


''Sen içeriye gir. Ben arkadan yiyecekleri alayım.'' diyerek anahtarı elime tutuşturdu.


Bir şey söylemden arabadan indim. Evin kapısına gelip biraz bekledim. Nedense içimde kötü bir his vardı. Sanki bu gece mahvolacakmış gibiydi.. Buraya beraber vakit geçirmeye geldik. Başbaşa, şehirden uzak ve mutlu bir gece için.. Ama ne bileyim işte, garip bir duygu var içimde.


Tam anahtarı deliğe yerleştiriyordum ki arkamda hissettiğim nefesle irkildim.


''Sakin. Bitanem.'' dedi ve boynumdan öptü.


''Korkuttun.'' dedim ve kıkırdadım. Seviyordum ya..


''Hadi aç. Donacağız ya.''


''Tamam.'' dedim ve kiliti açtım.

İçeriye girer girmez burnuma dolan o garip ama güzel koku dikkatimi çekti. Kesik kesik hatırlıyordum burayı. Koltukları, bibloları, şömineyi, mutfağı..

Aslında burası bizim evimizdi. Ama anahtarı Arda'da vardı. Eminim oda pek gelmiyordur zaten buraya.

Elindeki poşetleri mutfaktaki bar tezgahına koydu. Ben o sırada şöminenin üzerindeki biblolara bakıyordum. Değişik şekillerdi. Küçükten büyüğe sıralanmış fillerin arkasında uzun zayıf bir kadının heykeli vardı. Tam heykeli elime alıyordum. Fakat bu gerçekleşemedi çünkü kendimi bir anda koltuğun üzerinde, Arda'nın altında buldum.


Ellerini kafamın iki yanından koltuğa sabitledi. ''Seni özledim.'' dedi kulağıma fısıldayarak.


''Hmm bir düşüneyim. Daha dün beraberdik. Hatta yaklaşık 2 saattirde beraber yoldayız.'' dedim gülerek.


Soğuktan olmuş olsa gerek dudağını yaladı ve ''Peki.'' dedi. Şuan da gözüme o kadar masum gözüküyordu ki. Ama istediği şeyi biliyordum. Beni istiyordu. Daha doğrusu bedenimi. Bana sahip olan ilk kişi olmak istiyordu. İlklerimi onunla yaşamamı istiyordu. Zaten lk öpücüğümü ondan almıştım. Bu benim için çok büyük bir şeydi. Onun için sıradan  bir öpücük olabilirdi ama.

Hiç düşünmeden dudağını dudağıma bastırdı. İşte o buydu. Karşısındakinin düşüncelerini önemsemeyen egolu bir pislik.

Bir süre öpmesine izin verdim. Çünkü bana piyannodan sonra iyi gelen tek şeydi onun öpücüğü. Karşılık verdim ama uzatmadım ve onu kendimden biraz uzaklaştırdım. Sorarcasına yüzüme baktı. ''İçki?'' dedim ve boş anını yakalayıp altından kalktım. Bar tezgahının üzerinde duran poşetlerden cipsleri ve çerezleri çıkardım. Tabak, bardak falan aramak için dolapları karıştırmaya başladım. Burayı gerçekten unutmuşum. Bir sene bile olsa gerçekten farkettiriyor. ''Sağ taraftaki üst dolapta tabaklar var. Ortadaki cam kapaklıda da bardaklar.'' dedi yüzüme bakmadan. Kırılmıştı. Gerçekten kırılmıştı ve hatta şuanda bana trip dahi atıyor diyebilirim. Yalnız bu nereden biliyor du bardakların yerini falan? Toplasan 1-2 kere anca gelmiştir. Belkide ben yokkende gelmiştir. Neyse.

Eylül MasalıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin