-5.Bölüm-

280 14 0
                                    

-5.Bölüm-


Yine her zaman ki modumda yatakta kıpırdanırken telefonumdan mesaj sesi geldi. Komodinin üzerinden eğilip almaya üşendim. Yorganı üzerime çekip tekrar uyumaya çalıştım. Bugün sadece uyumak istiyordum. Zaten yapacak başka bir işim de yoktu. Sadece uyumak...


Gözlerim yavaş yavaş kapanıyordu. Uykuya dalmak üzereydim ki o lanet sesle yeniden gözlerimi araladım. Evet o ses anneme aitti. Gözlerimi yorganın içinde araladım ama yorganı üzerimden çekmedim. Uyanmadığımı sanar gider diye düşünmeyi bırakmıştım çünkü artık o numarayı yemiyordu.


''Hadi Eylül. Mızmızlanma. Daha çok işimiz var. Kalk hadi!.''


Yorganı üzerimden çekmesiyle gözlerimi kısarak ona bakmam bir oldu. Bu oda ne kadar da aydınlıktı böyle. Yaklaşık 20 dk önce çok boğucu ama bir o kadar da rahatlatıcı loş ışıkta uyuyordum.

Yatakta doğruldum. Aynı anda yine gözlerimi kıstım. Çünkü bu sefer güneş gözlerimin tam üzerine yansıyordu. Işığın nerden geldiğini anlamak o kadar da zor değildi. Perdelerimi açmıştı.


Fon perdem mor olduğu için odayı karartıyordu ve güneş ışınlarını önlüyordu. Bu arada mor en sevdiğim 2 renkten biri. Diğeriyse mavi. Sonsuzluğun simgesi mavi...

Zaten odamda neredeyse bu iki renkten oluşuyor diyebilirdim. Siyah ve beyazı saymazsak. Siyah ve beyaz ana renklerim. Vazgeçilmezlerim.


Kıyafet seçimlerimde renkliyimdir. Bu söylediğim renkler üzerinde fazla durmam. Ama kalkıpta kışın ortasında uçuk renkler giyinmiyorum. Kombinlerime özen gösteriyorum. Önceden de demiştim. Manken olmak istiyorum. Model de olabilir veya herhangi bir ürünün tanıtımı için ekran yüzüde. Kamera önünde olmayı o kadar sevmiyorum ama hep içimde podyuma çıkıp sevdiğim kıyafetlerle sevdiğimi işi yapmayı istemişimdir.


Ailem buna karşı değildi. Tersine destekliyorlardı. Hatta iş ayarlamayı bile teklif etmişlerdi ama ben de biliyordum babamın adını kullanarak iş bulmayı. Kendi emeğimle yapmak istiyordum. Babamın adını kullanınca ne olucaksa. Belki benden daha iyiler işlerinden olacak. Belki de işe ihtiyacı olanlar iş bulamayacak.

Ayaklarımın üzerinde durarak para kazanmayı bende istiyordum ama daha erken. Yani en azından mankenlikte iyice tanınana kadar baba parası yiyebilirdim. Hem zaten ailem olmadan geçinebileceğimi düşünemiyorum. Çünkü çok saf olduğumu söylüyorlar. Kendini koruyamazsın, kimseye karşı çıkamazsın falan filan. Ama sonucunda haklılardı.


''Hadi Eylül!''


Derin düşüncelerimden arınıp ayaklandım. Yürürken yalpalıyordum. Çünkü hala uykum vardı. Annem yokmuş gibi yaparak banyoya girdim. Duş almam gerekiyordu. Suyu sonuna kadar açarak kuvetin dolmasını bekledim.


Üzerimdekileri yavaş yavaş çıkarttım. Hiç aynaya bakmadan dolan kuvetin içine girdim. Biraz kayarak yatar pozisyonunu aldım. Ahh çok uykum vardı.


Gözlerimi kapatarak suyun sesini dinlemeye başladım. Ve hissetmeye...


----------


''Günaydın.'' diyerek önce babamın sonra da annemin yanağına öpücük kondurdum. Sonra masadaki yerime geçtim. Tuğçe'ye hiç birşey demeden salatalıktan ağzıma bir dilim attım.


''Günaydın bitanem. Hele şükür çıkabildin duştan.''


''Özür dilerim.'' dedim masumca sırıtmaya çalışarak.


''Neyse bugün işimiz var senle.''


''Ya anne şey... Benim işim var ya...''


''Ne işi?''

Eylül MasalıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin