-13.Bölüm-

195 12 0
                                    

Multide Elif var! Şimdi Elif kim diyeceksiniz. Okuyunca görürsünüz. Ve Arkadaşlar, Yb sınırlaması getirmye ne dersiniz? Bu bölüm 20 vote ve 10 yorum alırsa yb gelir. Böyle yapmak zorundayım çünkü okumalar artmıyor veya vote ve yorumlar. Lütfen beni anlayın ve okumalar artsın. Sizleri seviyorum! İyi okumalar..


Bölüm şarkısı: The Heart Wants What İt Wants- Selena Gomez


-13.Bölüm-


Kafamın içinde dolaşan saçma düşünceler ve sorulardan birazcık olsun uzaklaşmak istiyorum. Hayatım yaşanılmayacak gibi değil. Benim durumumdan daha beter durumda olanlar var. Aşkları için intihara falan kalkışanlar. Çok garip bence. Uğruna ölebileceğim bir adama henüz kavuşabilmiş değilim. Belki de öyle birisi yoktur benim için. Belkide uzaklarda, çok uzaklarda bir yerdedir.


Arda'yı seviyorum. Aşığım diyorum ama galiba sözle aşığım. Çünkü onu görünce heyecanlanmam, karşısında küçük düşme korkusu veya diyecek söz bulamama durumu gibi bir şey. Eskiden onu görünce içimde kelebekler uçardı. Tırnak uçlarıma kadar hissederdim, heyecanı. Hep boynuna atlamak, doya doya sarılmak isterdim. Ama dün onu, telaşlı ve korku dolu gözlerle görünce içimde kelebekler uçuşmadı. Sadece korktum.''Ne diyeceğim'' sorusu beynimi parçalamıştı. O heyecanı, tırnak uçlarımda hissedememiştim. Belki de sadece ve sadece seviyorumdur.


Elimdeki kitaba daha fazla boş boş bakamayacağımı düşünüp yataktan kalktım. Sabahın 6'sında kalkmıştım. Aklım dağılsın diyede kitap okumayı tercih etmiştim ama yaklaşık bir buçuk saatir aynı sayfadaydım.


Kitaplarımın olduğu dolaba gelince kapaklarını açtım. Ve şok olmuş gözlerle bakakaldım. Sabah sabah hangi kafayla burayı bu kadar dağıtmıştım cidden bilmiyorum. Kitaplarım benim için çok ama çok önemlidir. Bırak bir arkadaşıma okuması için ödünç vermeyi, ellerini sürdütmüyordum kitaba. Beren kaç kere yalvarmıştı bir kitabım için. Vermemiştim ve o da gidip çikolata bankamdaki bütün çikolataları yemişti! Aptal ya. Evet çikolata bankam var. Depresyona girince hazırda bir şeylerin olması gerekiyor. Yalnız, zaten üç güne bir yeniliyorum çikolatalarımı. Yani baytalamıyorlar.


Kalından inceye doğru özenle dizdim kitaplarımı. Bazen en yakın arkadaşımdan daha yakın oluyorlardı bana. Gülümseyerek kapattım dolabın kapağını. Yastığımın altından telefonumu alıp saate baktım. Fazladan biraz zamanım olduğunu düşünüp banyoya yöneldim. Saçlarımın temizliğini kontrol edip çıktım. Banyodaki ışık, beyaz ışık olunca her kusuru daha net gösteriyor. Giysi dolabıma yöneldim bu defa. Formalarımı askısından tutup çıkarttım. Yatağın üzerine fırlattım. Tekrar dolaba döndüm ve soluk gri bir triko hırka çıkardım. Hızla üzerimdekilerden kurtulup formalarımı giyinmeye başladım.


Yaklaşık 10-15 dakika sonra hazırdım. Cüzdanımı çantamın içine atıp odadan çıktım. Aşağıdan gelen gülüşmeler tebessüm etmemi sağladı. En azından benim de gülümseyecek sebeplerim vardı.


''Hayırdır? Sabah sabah bu neşenizi neye borçuluyuz?'' dedim babama yaklaşırken. Yanağına sulu ve sert bir öpücük koyup geri çekildim.


''Hiç. Öyle işte kızım. Annen şirketten birisini anlattıda.'' diyerek sorumu cevapladı canım babam.


''Hmm.'' dedim ve annemin yanağına hafif bir öpücük koyup yerime oturdum. Artık ne kadar komik bir şeyse anlattığı Tuğçe bile krize girmişti. Normalde yüzünde tebessüm dahi olmayan -belkide sadece bana karşı öyle- Tuğçe, saçma sapan bir konuya gülmüştü. Tamam belki saçma olmayabilir ama konunun başlığı bile gereksiz.


Göz göze gelince yüzündeki ufak tebessümüde sildi. Yeni kızartılmış ekmeklerden birisine nutella sürdüm. Bir ısırık almak için tam ağzıma götürüyordum ki annemin sesi buna engel oldu.

Eylül MasalıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin