-2. Bölüm-

391 20 4
                                    

-2.Bölüm-


Şarabımın son yudumunu da içip ayaklandım. Neredeyse tüm vitrindeki içkileri içmiştim. Sarhoştum.

Kapıya geldiğimde arkama baktım ve bir daha bu eve gelmiyeceğime dair kendime söz verdim. Çünkü 3 yılımı verdiğim adam beni bir sürtük uğruna terkedip gitmişti. Hemde sırf onunla birlikte olmadım diye. İhtiyaçlarını karşılamak için gidiyordu onun yanına. Eminim onun yanına gidiyor.

Kapıyı sertçe kapatıp çıktım. Nasıl dönecektim şimdi eve. Odun! İnsan arbayı falan bırakır dimi.

Telefonumu cebimden çıkartıp en yakın taksi durağının numarasını bulmaya çalıştım. Arayıp bir taksi istedim ve adresi hatırlayabildiğim kadarıyla verdim. En yakın durak Allah bilir neredeydi. Ah! Ben hiç mutlu olamayacakmıyım.

------


''Eylül!! Hadi kızım kalk.!''

Vee o lanet sesi duymamla gözlerimi aralamam bir oldu. Annem her zamanki görevini tamamlama sevinciyle odadan çıkarken ben yatakta kıvranıyordum. Çünkü uyanmak istemiyordum. Başım çatlıyordu.

Fazla diretmeden kalktım. Banyoya girip tipime baktım... Ohaa bu ne hal yaa. Makyajımı silmeden yatmışım. Ve her zamanki gibi akmış. Off çirkin cadılara benzemişim yaa. Normalde güzel bir kızım. Mavi gözlerim ve kahverengi doğal dalgalı saçlırım beni hoş gösteriyor bence. Çevremdekilerde öyle düşünüyor.

-------

''Tamam anne. ''

''Kızım neresi tamam. Vitrindeki bütün içkileri bitirmekte ne? Ayyaş mı çıkıcaksın başıma. Sakın bir daha olmasın.''

Bu sırada çok sevgili kardeşim daha doğrusu ablam ( ama ben ona sürtük diyorum) Tuğçe bana gülüyordu. Pek anlaşamazdık onunla. Daha doğrusu hiç. Çünkü o benim üvey kardeşimdi. Annemin babamdan önceki kocasındandı. Hiç sevemedim. Bizimle yaşıyordu çünkü babası Londra'daydı. Orada yaşıyordu. Bir ailesi vardı adamın. Tuğçe'de bizimle yaşamak istemişti.

''Tamam anne.''

''Bana tamam deme.''

''Tamam anne.''

''Eylül! Gevezelik yapma. Hem ben sana söylemedim demi. Akşama misafirlerimiz var. Şirketin yeni ortakları. Yani kısmen ortak sayılırlar. Hem bizimde önceden tanışıklığımız olan bir aile. Senin yaşında bir çocukları var.''

''Kızmı?''

''Hayır. Erkek.'' diyerek güldü sevgili ablacım.

''Neyse. Konuşmam olur biter. Neyse ben kalkıyorum. Dışarı çıkıcam.''

''Eylü...''

''Tamam. Akşama geç kalmam anne.''

Güldü. Bende gülmüştüm. Sonra hızla odama çıktım. Mor salaş t-shirtümle siyah dar kotumu üstüme geçirdim. Bir eyeliner ve hafif pembe ruj sürdüm. Çantamın içine telefonumu koyup odadan çıktım.

-------

''Beren hadi çık ya evden bi. Dondum yaa.''

''Ben sana gel dedim içeriye.''

''Ya uf kusura bakma. Sabah sabah Derya teyzenin dedikodularını dinleyemicem. Hadi gidicem bak.''

''Arkana bakmaya zahmet edersen geldiğimi görürsün canım.''

Telefonu kapattım. Hemen arkama döndüm ve Beren'in direk üstüne atladım. Sıkı sıkı sarıldım ona. Tek dostumdu. Tek arkadaşım. Tek sırdaşım. Ve tek kardeşimdi. Tek kardeşim diyorum. Çünkü bana o kadar kötülük yapan birisini kardeş olarak görmüyordum. Tuğçe bir kaç kere Arda'yı ayartmaya çalışmıştıda. Tabi başarmıştı. Ama Arda beni bir şekilde ikna etmişti birlikte olmadıklarına.

''Sana anlatmam gereken şeyler var.''

''Noldu?''

''Ayrıldık.''

--------

Beren'le o kadar çok vakit geçirmişim ki farkında değildim. Annemde 15 kere aramış duymamışım. Sessizdeydi telefonum.

Ahh kahretsin yemeğe geç kaldım. Hemen ayaklandım. ''ben seni ararım.'' diyip çıktım kafeden. Arabama binip evin yolunu tuttum.

Yine bir ton laf yiyecektim. ''Nerede kaldın. Nerdeydin. Kimleydin.'' falan filan.


Villanın bahçesine yaklaştığımda yavaşladım. Hemen park edip arabadan indim. Koşarak evin kapısına geldim. Anahtarla kapıyı açtım.

Sakarlık hep beni bulur yaa. Anahtarı yere düşürdüm içeri girdiğimde. Masadaki herkesin bana baktığına emindim. Çünkü ortam sessizdi ve beni duymamaları imkansızdı.

Takii o son yüz bana dönene kadar...

Ohaa çüşş deve. !!

Bu ne yaa.

Abi sen insan mısın ??

Döner dönmez göz göze geldik. O iri çikolata kahvesi gözleri, dokunamasamda anlayabildiğim pürüzsüz cildi, pespembe olmuş dudaklarıyla bana bakıyordu. Ve ben onu incelemekle meşguldüm. Aslında gözlerine kenetlenmiştim.

''Iıı şeyy... şey ben...'' Bu halime Tuğçe kıkır kıkır gülüyordu. Pislik.

''Hoşgeldin kızım.''

Hemen ayaklanıp anneme döndüm. ''Hoşbuldum.'' diyip gülümsedim.

Öyle bir bakış attı ki...

Sonra misafirlere dönüp ''Merhaba'' dedim.

''Merhaba canım. Demek Eylül sensin''

''Evet'' diyip gülümsedim.

Bana ayrılan yere oturdum. Tamda adını bilmediğim ama gözlerine kenetlendiğim çocuğun karşısında oturuyordum.

Beni bir baştan aşağıya süzdü.

Tuğçe varken bu çocukta şansım azdı galiba. Tuğçe benden pek güzel değildi  aslında belkide güzeldi. Bilmiyorum. O insanların göz zevkine kalmış. Bence değil.


Gözlerini gözlerime çıkardığında kalbim durmuştu sanırım.

-------


Öncekine göre uzun bir bölüm oldu sanırım :D Umarım beğenmişsinizdir. Daha çok yeni  hatta baya yenide vote lar çok az. Yorumlarınızı bekliyorum.

Eylül MasalıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin