-14.Bölüm-

164 10 0
                                    

Merhaba! Geçen bölüm sınırlama koymuştum ve bilin bakalım sınırlama geçildi mi? Hayır. Ama olsun. Ne diyebilirim ki? :D Ben bölümlerimi yayımlamaya devam edeceğim ve bir daha şu sınır koyma mevzusunu yapmayı düşünmüyorum. Okuyan okuyor. Ama lütfen! şu yorum ve voteları çoğaltalım. Severek ve isteyerek yazıyorum. Fakat işte yorum ve vote göremeyince üzülüyorum. Yazmka gelmiyor bazen içimden. Neyse. Değişik bir bölüm ile karşınızdayım. :D İyi, yorumlu ve votelu bir bölüm olsun! İYİ OKUMALAR! :D


-14.Bölüm-


İlk defa buraya geliyormuşum gibi, garipseyerek baktım etrafıma. Ruh gibiydim. Şuan, kimseyi düşünmeyen ve çevresindekilere odaklanmayan biri haline geldim. Beren sürekli bir şeyler söylüyordu, dinleyemiyordum. Enes sıkı sıkı sarıyordu bedenimi kollarıyla, hissetmiyordum. Aklımda sadece  yüzünün görüntüsü ve dudağımda hissettiğim garip tat vardı.


İlk kez öpmüyordu. Ama sanki yıllar sonra ilk defa öpüyormuş gibi oldu. Karşılık vermedim. Öylece karşısında durdum. Bir şey demeden, hareket etmeden..


Heyecanı yoktu, aşkımın. Benim olma, dokunma arzusu vardı. Belki de çok fazla abartıyorum Arda'yı. Bana onca acıyı yaşatan kişiyi nasıl sevebilirdim ki? Ve garip olan bir şey daha vardı. Ben bu tüm düşüncelerimi, Arda'yı gördükten sonra yaşadım. Tabi bir de beni bırakıp gittiği o gece. O yokken unutmuş gibiydim her şeyi. Aklıma gelmiyordu en azından.


''Güzel yermiş.'' diyen Elif'e döndüm.


Okul çıkışı Beren'in yoğun isteği üzerine Elif'te bizimle Beach'e geldi. Sanırım tanışalı bir gün olmasa bile sevmişti Elif'i. Bende sevmiştim. Yani iyi kızdı. Uf her neyse.


Beren, ''Öyledir.'' diyerek çantasını sandalyesine astı. Köşedeki koltuğa kuruldum. Çantamı çıkartıp yanıma koydum. Enes, çantamı sandalyelerden birine fırlatıp yanıma oturdu ve iyice sokulup konuşmaya başladı.


''Derdin ne senin? Valla çarpıcam ağzının ortasına bir tane. Surat ifaden sinirimi bozmaya başladı.'' dedi.


Omuz silktim. Sonra dediği şeyleri kafamda bir daha tartıp ona döndüm.


''Yontulmamış odunlar çetesinden falan mı geliyorsun ya sen? Ağzının ortasına çarparım da ne demek?'' deyip yüzümü buruşturdum. Uygun kelimeyi düşündüm ve bir tanesinde karar kıldım. ''Odun.'' deyip önüme döndüm.


Bu kelimeyi Enes'e söylediğime inanamıyorum. Çünkü o asla böyle konuşmazdı. Tamam sevdiği insana nazik olurdu ama bazen böyle hayvanlıklar yapıyor işte.


Garson gelip siparişlerimizi sorunca önce ben atladım.


''Çikolatalı kek.'' dedim. Masadaki bütün gözler bana dönünce hepsine bir numaralı ne var bakışımı attım.


Beren, ''Eyvah!'' diye bağırdı.


''Bu salak yine depresyona giriyor kesin. Yine noldu ya?'' diye somurtarak sordu. Tek kaşımı kaldırıp ona baktım.


''Harbi ya. Arda'yla ayrılmışsınız diye duydum. Doğru mu?'' dedi Kerem.


Ah! Bu soruyu hiç beklemiyordum doğrusu. Neden önceden alıştırma falan yapmadım ki? Tahmin etmeliydim bu mevzunun okula yayılacağını.


Başımla onaylayıp masalarda göz gezdirmeye başladım. Gülen insanlar, somurtan insalar, telefonlar konuşan insanlar, çocuklarıyla ilgilenen insanlar... Çok çeşit insan vardı. Hepsi bir birinden farklı karaktere sahip insanlardı. Gülen insanların çoğunlukta olduğunu gördüm. Neden bende gülemiyorum şuan? Hayır sonunda ölüm yokki! Neden bu kadar kafaya takıyorum lanet olasıcayı?

Eylül MasalıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin