1.BÖLÜM

16 4 2
                                    

Bölümü okuduğunuz tarih ve saati buraya ekleyebilirsiniz... 😇

-HAZİRAN-

Güneşli bir yaz sabahı. Karavanımın camlarından yansıyan güneş ışıklarının göz kapaklarıma vurmasıyla gözlerimi açtım. Yatağım hala beni içine çekerken zorla da olsa uyanmaya çalıştım. Hayatta en değer verdiğim insan, çocukluk arkadaşım, kuzenim bugün evlenecek. Ben yıllar önce ailemi kaybettiğim için kaçtığım ülkeye geri döneceğim. Hem gerginlikten ölüyorum hem de özlemden. Yıllardır cesaret edip de İstanbul'a geri dönemedim. Bir zamanlar ailemle yaşadığım eve girmek benim için o kadar imkansız ki. O ev yuvaydı benim için, kendimi ait hissettiğim tek yerdi. Duvarlarında kahkahalarımız yankılanırdı. Şimdi bile düşünüyorum o ruhsuz, sessiz dört duvarın içine nasıl adım atacağımı. Bu zamana kadar İstanbul'a geldim elbette. Ailemin mezarını ziyaret edip hemen geri dönerdim. Toprak beni görmek için her fırsatını bulduğunda Roma'ya gelirdi. Kamer beni tanımadığı için bu sebeple çok kavga ettiklerine şahit olmuştum. Her şeye rağmen onlar mutlu olmak için bugün çok güzel bir adım atacaklar. Benim de artık cesaretimi toplayıp dönmem gerekiyor. Ailemle yaşadığım eve, iyi kötü bütün yaşanmışlıklarıma geri dönme vakti...

Kafamın içinde dönüp duran bütün bu düşüncelerden sıyrılmama sebep olan şey çalan telefonumdu. Acaba yine nereye fırlattım bu telefonu? Etrafa bakındıktan sonra masanın üzerinde olduğunu fark ettim. Ekrana baktığımda gördüğüm isim beni hiç şaşırtmamıştı. Çok bile beklemişti aramak için. Telefonun bir ucunda beklerken delirmesini istesem de kıyamayıp açtım.

Toprak: Günaydın asi kız.
Haziran: Günaydın damat bey.
Toprak: Haziran geliyorsun değil mi? Bugün yanımda olacaksın, nikah şahidim olacaksın değil mi? Bir aksilik çıktı, ben gelemiyorum demek falan yok değil mi?
Haziran: Toprak! Nefes almayı dene ara sıra. Geliyorum. Yanında olacağım, nikah şahidin ben olacağım. Hiçbir aksilik çıkmadı. Geliyorum. Sakin ol. Tamam mı canım?
Toprak: Tamam. Tamam. Ben sakinim. Yani en azından sakinleşmeye çalışıyorum. Haziran! Ben çok heyecanlıyım ya! Evleniyorum! Ben sevdiğim kadınla nihayet evleniyorum. Kalbim duracak diye korkuyorum. Gel de beni sakinleştir. Lütfen.
Haziran: Dün gece biletimi aldım. Valizimi toparlayıp yola çıkacağım. Karavanla havaalanına kadar gideceğim. Sonra onu havaalanının otoparkına park edeceğim, şirketin şoförlerinden biri İstanbul'a getirecek. Uçaktan inince birkaç işim var ama düğününde yanında olacağım canım.
Toprak: Seni alması için havaaanına birini göndermemi ister misin?
Haziran: Hayır. Ben hallederim. İşlerim biter bitmez yanında olacağım. Merak etme. Şimdi kapatmam lazım. İstanbul'a varınca sana mesaj atarım. Ben gelene kadar kendine dikkat et.
Toprak: Tamam. Görüşürüz.
Haziran: Görüşürüz.

Telefonu kapatır kapatmaz valizimi hazırlamaya başladım. Düğünde giyeceğim kıyafeti en üste koyacak şekilde bütün kıyafetleri valize yerleştirdim. Makyaj malzemeleri, şarj aleti, kulaklık, cüzdan gibi temel şeyleri de sırt çantama koyduktan sonra pasaportumu da yanıma aldım. Üzerimdeki pijamaları çıkarıp mavi bir büstiyer ve siyah bir etek giydim. Saçıma siyah güneş gözlüğümü taktım. Koluma da rastgele seçtiğim siyah beyaz fularımı bağladım. Evet, artık geri dönmeye hazırsın Haziran!

Direksiyonun başına geçtiğim gibi gaza bastım. Radyoya uzanıp rastgele bir kanalı açtım ve havaalanına gidene kadar müzik dinledim. Bu beni biraz olsun aklımdaki düşüncelerden ve içimdeki korkulardan uzak tutacaktı. Kısa sürede havaalanına varmıştım. Şirketten gelecek olan şoförü arayarak bulunduğum yeri tarif ettim. Karavanımın anahtarını ona teslim ederek uçağın kalkacağı alana doğru ilerledim. Pasaport kontrolünden geçtikten sonra valizimi teslim ederek uçağa bindim. Kulaklığımı takıp kendime sakin bir müzik açarak gözlerimi kapattım.

HER AŞK KADERİN TESADÜFÜDÜR! ❤️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin