5.BÖLÜM

3 1 0
                                    

Bölümü okuduğunuz tarih ve saati buraya ekleyebilirsiniz... 😇

-HAZİRAN-

Arsayı gezdikten sonra Toprak'la Kamer şirkette toplantıları olduğu için yanımızdan ayrılmışlardı. Ayaz'la biraz daha evin dekorasyonuyla ilgili konuştuktan sonra bugün için işimizin bittiğine karar vermiştik. Onunla konuşurken benim fikirlerimi büyük bir dikkatle dinlediğini fark ediyordum. Kurduğum cümleleri kaçırmamaya ve aklına takılan soruları sormaya çalışıyordu.

Arabaya binip yola çıktığımızda bile sorularını sormaya devam ediyordu. Bu ev onun için gerçekten önemli olacaktı demek ki. Kendisini ait hissedeceği sımsıcak bir yuva... Bu duyguyu yıllardır hissedemiyorum ve bu yüzden Ayaz’ın bu ev için çocuklar gibi sabırsız olması bana da iyi gelmişti.

Arsaya gelirken radyoyu açmıştık ama bu sefer Ayaz’ın yaşıyor olduğu bu heyecan dönüş yolunda şarkılardan uzak kalmamıza neden oldu. Gelirken bütün çalan şarkılara eşlik eden ben şu an müziksiz bir ortamda yolculuk ettiğimi fark etsem de bu hoşuma gitmişti. Ayaz’ı dinlemek bana garip bir şekilde iyi hissettirmişti. Karavanımın bulunduğu sahile gelmiştik ve ben tam arabadan inecekken ikimizin de telefonuna bildirim gelmişti.

Ayaz: Bizimkiler WhatsApp’ta grup kurmuşlar. Ev için yapılacak her şeyi buradan konuşabilecek olmamız iyi oldu.
Haziran: Kesinlikle. Onlar düşünmeseydi bile bu benim aklımda da vardı.
Ayaz: Kamer önümüzde hafta içi evin planını çizeceklerini söylemiş. Eğer ikimiz de o gün müsait olursak bir toplantı düzenlemek istediklerini söylemiş.
Haziran: Şirkete gitmek istediğimi hiç zannetmiyorum. Kamer’in bahsettiği hafta sonu buraya gelseniz daha iyi olur bence. Kahvaltı yaparız. Sonra sen evin çizimine bakarsın. Evin iç dekorasyonuyla ilgili konuşuruz. İşlerimiz bitince belki denize girmek istersiniz.
Ayaz: Plan güzel. Kamer'le Toprak’a mesaj atalım.

Ayaz’la önümüzdeki hafta sonu için plan yaptıktan sonra gruba mesaj atıp bu değişikliği kuzenlerimize haber vermiştik. Onlardan onay mesajını aldıktan sonra Ayaz’la vedalaşıp arabadan indim. Bugün gittiğimiz arsayı gerçekten çok beğenmiştim. Aklımda yapılacak olan ev için çok fazla fikir oluşmuştu.

Evin yapılacağı arsanın konumu harikaydı. Hem büyük bir bahçesinin olması hem de deniz manzarasına sahip olacak olması beni çok etkiledi. Bahçedeki portakal ve kiraz ağaçlarına bayıldım. Ağaçların yanı sıra kırmızı güllerle dolu olan bahçe çiçek ve meyve kokularıyla dolup taşan bir huzura sahipti. Ağaçları görür görmez hamak ya da salıncak asılabilir diye düşünmüştüm.

Hafta sonu gelene kadar aklımda dönüp bütün fikirlere bir dur demem gerektiğini hissettim. Eğer bunu yapmazsam Ayaz'a ya da bizim evli çifte sürekli olarak mesaj atacağımdan eminim. Kendime engel olamam ve onları rahatsız ederim diye düşündüğüm için ev hakkında düşünmeyi bir kenara bıraktım. Film izlemeye karar vererek yatağıma uzandım. Yatağımın yanındaki cekmeceden rastgele bir cips aldım. Film izlerken bir şey yiyip içmeyi çok tercih etmesem de patlamış mısır ve cips gibi şeyleri sevdiğimi itiraf etmem gerekiyor.

Güzel bir film olduğunu duyduğum 2:22 filmini açtıktan sonra arkama yaslandım. Bütün dikkatimi filme odaklamıştım. Filmde iki ana karakter var. Biri Dylan adında New York’ta hava trafiği kontrol merkezinde çalışan bir adam. Bir gün, saat 2:22’de gözüne yansıyan ışık sonucunda birkaç saniyeliğine kör olarak iki uçağın neredeyse havada çarpışmasına neden olmuştu. Bu durum onun mükemmel olan kariyerini ve hayatını alt üst etmişti. Yaşanan bu olayın yankısı sona ermedi ve her gün aynı dakikalarda yaşanılan olaylar tekrarlanmaya başladı. Bu durum onu en sonunda Grand Central Terminali'ne yönlendirdi.

HER AŞK KADERİN TESADÜFÜDÜR! ❤️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin