Selamlarrr
Umarım günleriniz güzel geçiyordur. Mutlu olmanız dileğiyle.
İyi okumalar.
BÖLÜM:4
Kendimi bildim bileli insanlarla hiç bir zaman iyi anlaşamamışımdır. Aslında çok sıcakkanlı, deli dolu ve espiri anlayışı iyi olan birisiydim. Hiçkimseye bunca yıllık hayatım boyunca, gerekmedikçe zarar vermedim. İyilere iyi, kötülere hakettikleri değeri verdim. Ama ne yazık ki hep yalnız kaldım.
Diğer insanlara göre aslında ben sevgimi fazla dışarı gösteremeyen bir insandım. ya da diğerleri gibi cıvık biri değildim. Anne ve babamın hayatta olduğu zamanlar, bize hiç bir zaman çok sevgi gösterdiklerini hatırlamıyorum. Ama onların sevgilerinden hiç bir zaman şüphe etmedik. Sadece çok ciddi insanlardı ve sevgilerini nadir görürdük. Bizde onların bizi yetiştirme şekilleriyle büyüdük. Soğukkanlı olarak. Yinede onları çok seviyordum ve onların şuan hayatta olmadıklarını her hatırlayışımda içimi derin bir hüzün kaplıyordu. Eminim yaşasalardı bunların hiçbirinin olmasına izin vermezlerdi. Belkide özge onların ölümünden sonra yıkılmaz, kafasını dağıtmak için girmemesi gereken ortamlara hiç girmez ve o aşşağılık insanları hiç tanımazdı.
Ve şuan hayatta olurdu.
Bunları düşünürken gözlerimin dolduğunu, kırparken farkettim. Ağlamak istemiyordum. Şu düştüğüm durumda olmayı istemiyordum. Ailemi geri istiyordum, evimi geri istiyordum. Şuan yatağımda yorganın altında olup bir anda uyanıp herşeyin bir rüya olmasını deli gibi istiyordum.
Ama her istediğimiz olmuyor.
Beni bu karmaşık düşünceler içerisinden çıkaran kapının tıklanma sesi oldu. 2 gündür Ali bey beni zır delilerin olduğu hastahaneden çıkarmış, ve büyük bir rezidansta olan daireye getirmişti. Dediğine göre bir kaç gün sonra Amerika'da, savaşa giren devletlerin, seçtikleri savaşçılarının bi arada olduğu törene katılacaktı. Tören dünyadaki bütün televizyon kanallarında ve sosyal medya hesaplarında canlı yayın olarak gösterilcekmiş. Bütün dünya, törenin başlayacağı saatte televizyon ekranlarına veya telefonlara kitlenecekti. Her ülke kendi savaşcısını görüp, diğer rakipleri tanıma şansı yakalayacaktı. Kendi savaşçılarının, diğer savaşçılara oranla güçlü olup olmadığı tartışılacaktı büyük ihtimalle.
Acaba kendi ülkesi onu sevip benimseyecekmiydi?
Kimi kandırıyordu. Kimse onu beğenmeyecekti. Büyük ihtimal ülkesinin utanç kaynağı olacaktı. Hatta sadece kendi ülkesi değil, diğer ülkelerde kendisini küçük lokma olarak görüp kâle almayacaklardı.
Bunun olmasını istemiyordu. Madem bu savaşa katıldı o zaman ucunda ölümde olsa kazanmalıydı. Gerekirse o savaştan eli kolu bacağı olmadan çıkar, ama genede kazanmalıydı.
Düşüncelerine ara verip kapıdan giren kişiye baktı. Sanırım tıklatıldığında cevap vermeyince umursamadan giriş yapmıştı gelen kişi.
Aman Allahım!
Bu da ne?
Karşımda 1.90 boyunda benim gibi kırmızı saçlara sahip (emin olun benim horoz kafasına sahip olduğum saçlarla alakası yok) ince belli, uzun bacaklı, Ay kadar parlak tenli bu kadını görünce ağzımı açık bakmaya başladım.
Böyle bir güzelliğe emin olun abartmadan söylüyorum hiç bir erkek karşı koyamaz.
Gülümseyerek bana doğru gelmeye başladı. Adımlarını bana yönelttiğini görünce istemsizce kendime çeki düzen vermeye çalıştım. Allahınböyle bir yarattığı varlığa saygısızlık etmişim gibi hissettim açıkcası. Yarabbim ne güzel yaratıyorsun ya!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIZIL YARATIK
AcciónBAŞLANGIÇ "13.06.2020" Şahika, ablasınıın ölümüne sebep olan insanları bulup tek tek acımadan öldüren ve hapise girmiş olan 19 yaşında bir kızdır. Ne yazıkki hapiste geçirdiği bir senenin sonunda akli dengesinin yerinde olmadığı kanısına varılıp ak...