Josef ve Stew gözlerini eski bir hangarda açtılar. Karşılarında duran Lamia'dan başkası değildi.Stew şaşkınca, "Nasıl?" diye sordu. Gözleri halen iyi göremiyordu.
"Hadi ama yapmayın, biraz kurnaz olun. Şimdi eğer kral ölmeseydi ve onunla anlaşma yapan yaşamasaydı. Yani kısaca tahtın varisi, nasıl tahta geçebilirdim. Ve siz iki kardeşi nasıl olurda ezeli düşman statüsüne yerleştirebilirdim?" Lamia kahkaha atarak tahta sandalyeye oturdu. Her zamanki gibi üzerinde seksi ama resmi bir elbise vardı. Saçları düzgün bir şekilde topuz toplanmıştı. Kırmızı ruj bir kadına bu kadar yakışabilirdi.
Josef sinirle hırlayıp, "Başını gövdenden ayıracağım," diye tehdit savurdu.
Lamia gülümseyerek "Aman ne korktum!" dedi ve gözleriyle tavandaki kanla yazılmış yazıyı gösterip, "Gölge çıkmazından mı kaçacaksın, hem de diri olarak," ayağa kalktı. Artık yüzündeki gülümseen eser yoktu. Ciddi ve ölümcül bakışını takınmıştı. "Diri giren, ölü çıkar."
Kapıya doğru yönelip, "Size bol şans. Merak ediyorum da kan içmeden ne kadar dayanacaksınız?" diyerek cevap beklemeden odadan çıktı.
"Peki o zaman istediğini alana kadar bizimle kalacaksın, fakat eğer..." Evren duraksayıp Nina ve Cem'e baktı, "Olurda sevdiklerime zarar gelirse seni param parça ederim."
Metin sırıtarak vampir dişlerini gösterip, "Tamam köpecik!" diyerek çantasından bir şişe çıkardı ve odadakilere bakıp, "Bunu kutlamalıyız," diyerek şişenin ağzını açtı ve bir lokma alıp Evren'e uzattı.
Evren sinirli bir şekilde, "Sağol kalsın!" diyerek yatağa oturdu. Metin omuzlarını silkip şişedeki içiceği içmeye devam etti.
Kapı aniden kırılırcasına çalınmaya başlamıştı. Evren uyuya kaldığı sandalyeden düşercesine kalktı.
Cem ve Nina yatakta doğrulmuşlardı. Duştan çıkan Metin ise ıslak ve yarı çıplaktı.
Evren kapının yanındaki tüfeği avucunda hissedip, kapıyı araladı. Gelen Hasan'dan başkası değildi.
Gözlerinde telaş vardı. "Josef ve Stew, Lamia'nın elinde. Yardıma ihtiyaçları var."
Evren boş otobanda deli gibi aracı sürüyordu. Cem ilk defa kemer takması gerektiğine emindi.
Hasan arkadakilerle koltuklarına çivilenmişlerdi. Metin her zaman ki vurdum duymazlığıyla matarasından kan yudumluyordu. Ortalarında oturan Nina ise öne doğru oturmuş yolu izliyordu.
Evren sakin kalmaya çalışıp, "İkilinin benim, pardon..."duraksamıştı, "Bizim yardımımıza ihtiyaçları olacağı hiç aklıma gelmezdi," diyerek hızla şerit değiştirdi. Arkasından gelen korna sesine kulak asmamıştı.
Hasan lafa atlayıp, "Birkaç arkadaşımı çağırdım, sorun olmaz umarım," diyerek tutamaca sıkı sıkı yapıştı.
Rahatlığından ödün vermeden kanını yudumlayan Metin bunun üzerine, "Onlar da mı büyü kokuyor?" diyerek sırıttı.
Hasan Nina'nın arkasından rahat adama bakıp sinirle ağzını açıcaktı ki, Evren sakin bir şekilde, "Siz ikiniz, rahat durun!" diyerek biraz daha gaza bastı.
Metin Nina'nın kulağına yaklaşıp kısık sesle "Daha ona anlatmadın değil mi?" diye sordu. Nina sert bir bakışla adama dönünce masum olduğunu belli etmek için ellerini kaldırıp "Tamam bebeğim sakin ol," diyerek genç kadının sırtını sıvazladı. "Metin seni tanıdığım güne lanet olsun."
Gecenin karanlığında arabayı otoyolun kenarına park edip, dörtlülerini yaktıktan sonra kapıları kitleyip arabadan inen son kişi Evren oldu. Cem silah çantasını omzuna asmıştı. Nina ise eline okla kılıcı almıştı. Metin arabaya dayanıp "Savaşmayı seven bir yapım yok. Belki siz gitseniz," ama cümleyi tamamlayamadı. Nina'nın sert bakışı adamı arabadan uzaklaştırdı. Gözlerini devirip "Bebeğim sert olunca çok seksi olduğunu söylemiş miydim?" diye sordu. Hasan Nina'nın yanına yaklaşıp "Bu adamı öldürmemem için bir sebep söyle," dedi. Nina tebessüm edip "Çünkü sen iyi birisin," dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖLGELER SERİSİ - 4 - BAŞLANGICIN SONU
خيال (فانتازيا)Serinin devam kitabı hız kesmeden devam ediyor...