╰☆☆ 𝕭. 3 ☆☆╮

130 23 11
                                    

Gözlerimi açıp, ondan kopmaya çalıştım bir süre. Dünden beri deli gibi peşindeydim. Ayağı takıldığında, başı acıdığında, uykusunda sayıkladığında.. Ama o sütü dökmesi tesadüf değildi. Büyük bir enerji hissetmiştim bir anda. Birileri bunun olmasını ve ailesinin hastaneye koşmasını istemişti. Ya da bir şifacı bulmasını. Böylece onu kolayca bulabileceklerdi.

Ondan ne istediklerini, neden kaçırdıklarını ya da neden kaçırdıkları halde benim gücümü istediklerini bilmiyordum. Öğrenmek de istemiyordum. Ama onu korumak da istiyordum aynı zamanda. Çok küçüktü. Ve çok güçsüz. O yüzden, bağlanmak için tereddüt etmem, sadece bir kaç saniye sürmüştü. Oturduğum koltukta rahatsızca kıpırdanıp, elimi kulağımın arkasına götürdüm sonra. İzin parladığını ve kaşındığını hissedebiliyordum. Gözlerimi kapatıp, tekrar onun gözlerine dönünce, ailesindeki herkesi başına toplanmış şekilde gördüm. Anında ele vermiştim kendimi, aman ne güzel!

"Rima? Bir şey söylemek ister misin?" diye sorduklarında "Hayır." diye mırıldandım sessizce. "Onlara henüz güvenemem Rima. Lütfen.."

"Bilmiyorum dedim ya size. Daha ne kadar tekrar etmem gerekecek?"

"Tamam, sadece şuna bakmama izin ver." Amcası yaklaştığında elini kulağına götürdü ve "Hayır!" dedi hızla. "Rahat mı bıraksanız artık beni?" Tamam, bu biraz fazla asabiceydi. Gülümseyip, gözlerimi kapattım ve içindeki tüm öfkeyi kendime aldıktan sonra uzaklaştım. Tekrar gözlerimi açtığımda, tüm öfke benim içimdeydi. Patlamaya hazır olan öfkemi ellerime yönlendirdim ve karşıya attım hızla.

Tam isabet!

Karşıdaki Adam ne olduğunu anlamadan kendini yerde bulmuş ve afallamıș bir şekilde etrafına bakınmıștı bir süre. Bahçesinde oturan benden şüphelenmek aklının ucuna bile gelmemiş olacak ki, kalkıp sinirle yürümeye devam etti sonra. Az önce azarladığı kadının öcünü almış ve biraz da olsa rahatlamıştım. Ve şimdi, okula gitme zamanıydı. Büyük bir ihtimalle okula gelecek ve izimi arayacaklardı her yerde. Sadece onlar değil hem de, diğer grup da düşecekti peşime. Ama kaçmanın bir yararı yoktu. Kaçarak yaşamak bana göre olmamıştı hiçbir zaman. Sadece beni bulmalarını istemiyordum, hepsi bu. Kimsenin grubuna girmek, kimseye bağlanmak ya da kimsenin emirlerine uymak zorunda olmak da istemiyordum çünkü, aynı zamanda. Evet, çok şey istiyor olabilirdim, lakin benim hayatımdı bu. Ve kararları da benim vermem gerekiyordu.

"Hadi Rima, sen de gel." Bunu duyduğumda kaşlarımı çatarken buldum kendimi. Beni bulmak için onu kullanmak istiyorlardı. Onu da riske attıklarının farkında değiller miydi yani?

Başını iki yana salladığında gülümsedim ve okula gitmek için hazırlanmaya koyuldum. Gelse ve beni görse dahi, onlara söylemeyeceğinden emindim. Ya da ağzını açamayacağından..

ልጊረልረ

"Plan işe yarayacak mı dersiniz?"

"Sadece tehlikede hissetmesini sağlayacağız." diye fısıldadı Rohan sessizce. "Ortaya çıkacaktır." Evet, başka çaremiz yok gibiydi. Onu kandırmamız lazımdı.

"Rima, çıkıyoruz biz."

"Hepiniz mi?"

"Evet." Ayza'ya bakıp "Peki." dedikten sonra kumandaya uzandı. "Güle güle."

Biraz uzaklaştıktan sonra, beklemeye başladık ve hızla eve girmem için işaret verdi Rohan. Sesler duyunca korkacak ve korku da onunla iletişime geçmesini sağlayacaktı. Basit planımızın tek düşünmediğimiz noktası, peşimizdekilerdi.

"Rima?" Enerjisini hissetmediğim ve sesini duymadığımdan emin olduğum an, Rohan ve Ayza'ya seslendim.

"Rima. Yok."

"Nasıl yok? O mu aldı?"

"Iyi de, neden?" Hepimiz birden Rima'yı aramaya başladığımızda, hızla bir araba geldi ve evin önünde durdu patinaj atarak.

"Kusura bakmayın, bir avuç geri zekalı olduğunuzu hesaba katmayı unutup, sadece bir kaç dakikalığına size emanet ettim onu."

"Sen de kimsin?" diye sorduğumda arkasını döndü ve saçını ensesinden çekti. Aynı işaret. Bu oydu.

"Rima nerde?"

"Kaçırıldı. Yine. Ve yine sizin yüzünüzden. Nasıl ebeveynlersiniz siz ya?" Bana dönüp, kaşlarını çattı sonra. "Daha bekleyecek misin, yoksa kurtarmaya niyetin var mı onu?"

"Sadece üç kişiyiz. Farkında mısın?"

"Dört." deyip, kendini işaret etti ve sonra "Sadece sana ihtiyacım var zaten." diyerek arabayı gösterdi. "Gelecek misin?"

Onun arabasına bindiğimde, Rohan ve Ayza da kendi arabalarıyla takip etmeye başladı bizi.

"Kimsin sen?"

"Yeğenini kurtaracak olan kişi. Ve sonra tamamen unutmanız gereken. Rima'yı kurtardıktan sonra bir daha düşmeyeceksiniz peşime. Anladın mı?"

"Onu kendine neden bağladın o zaman?"

"Bilmiyorum. Sadece korumak istedim. 17'sine girene kadar. Sonra onun da hayatından çıkacağım."

"Peki neden yaptın bunu?" diye sorup ona baktığımda, hâlâ yola bakıyordu.

"Çok açık değil mi?" Bir anlığına bana bakıp "İki günde iki kere kaçırıldı." dedi. "Birilerinin onu koruması gerek."

"Peki, neden sen? Onun hiçbir şeyi değilsin."

"Siz olamadığınız içindir belki de." diyerek park etti arabayı. İndiğinde, peşinden inmiş ve Rohan'ın yanımıza gelmesini izlemiştim.

"Arabaya bin."

"Ne?"

"Etraftaki herkesi yavaşlatacağım. Burada olmak istemezsin."

Elini binaya yasladığında, Rohan arabaya binmiști.

"Başladığım an içeriye gir, onu al ve hızla uzaklaş. Oldukça kalabalıklar. Fazla dayanamam." Gücümü nereden bildiğini bilmiyordum, ama bildiği kesindi. Özellikle beni istediğine göre..

"Peki ya sen?"

"Arabada söylediklerimi unutma." dedikten sonra gözlerini kapattı. Esen rüzgarın bile yavaşladığını fark edince hızla içeri girdim ve Rima'yı bulup, binadan çıkarttım. Koşmaya başlayacağım sırada, onu gördüm. Yüzü bembeyazdı. Birazdan bayılacağından emindim. Ve bu, onu çok kolay yakalayacakları anlamına geliyordu.

Rima'yı Rohan'ın arabasına bırakıp "Gazla!" dedikten sonra onun yanına gittim. Gözleri kapalı olduğu halde geldiğimi anlamış ve "Git.." diye fısıldamıștı.

Ruhan'ın uzaklaştığından emin olduğum anda, onu kucaklayıp koşmaya başladım. Bir kaç saniye sonra bayılması yanılmadığım anlamına gelirken, nefes almamaya başlaması kesinlikle telaş yapmaya başlamam gerektiği anlamına geliyordu.

AZLALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin