Türkan mektubu yazıp bitirdikten sonra kâğıdı katlayıp defterin üstüne koydu. İkisini de bir gazeteye sarıp kapattı. Kürkünü üzerine geçirip evden çıktı. On beş gündür evde yattığı için takati yoktu, başı dönüyordu ama gücünü toplayıp kendini postaneye yetiştirdi.
Yarım saat sonra işini bitirip postaneden çıktı. Şiddetli rüzgâr iliklerine işliyordu. Kürkünün boynunu kaldırıp mümkün olduğunca hızlı adımlarla eve doğru yürümeye başladı. Halsizliği ve baş dönmesi yüzünden yolda doğru düzgün yürüyemiyordu.
Bir anda ani fren yapan araba sesi onu kendine getirdi. O bir anda geri atıldı ama dengesini kaybedip yere düştü.
Arabadan genç bir adam inip söylene söylene kıza doğru yaklaştı ama onu gördüğünde bağırmanın hiçbir anlamı olmadığını anladı. Kıza yardım edip ayağa kaldırdıktan sonra onu evine bırakmayı teklif etti. Türkan artık hiç takati olmadığı için bu teklifi kabul etmek zorunda kaldı.
O gece Türkan için bir kez daha sağlık ekibi geldi...
Aradan aylar geçmişti. Artık Türkan üniversiteyi bitirip diplomasını almıştı. Bunu kutlamak için birkaç arkadaşını yemeğe davet etti. Herkes eğlenirken Türkan'a telefonda birinin aradığını söylediler. Türkan telefonu alıp cevap verdi:
"Alo."
"Türkan..."
Türkan duyduğu sesle irkildi. Bir seneye yakındır duymadığı o sesi işitmek heyecanlanmasına neden oldu. Kendini koltuğa güçlükle bıraktı. Kendinden bağımsız gözlerinden iki damla yaş aktı.
"Türkan, beni duyuyor musun?"
Türkan, kendini güçlükle toparlayıp cevap verdi.
"Duyuyorum."
"Seni tebrik ederim, Türkan."
"Hangi münasebetle?"
"Mezun olmuşsun".
"Minnettarım."
Kadir, kendini biraz daha toparlayıp devam etti.
"Aslında seni aramamın tek sebebi bu değil. Biz mutlaka buluşmalıyız, Türkan."
Türkan, buluşma lafını duyduğu anda ciddileşti.
"Bu sizin boş hayalleriniz, Kadir Bey. Ben sizinle buluşmak niyetinde değilim."
Kadir adeta yalvarmaya, telefonu kapatmamasını rica etmeye başladı. Ne yaparsa yapsın onu görüşmeye ikna etmeye niyetliydi. Sonunda istediği de oldu. Türkan, ona bu sefer de kıyamamış görüşmeyi kabul etmişti. Yer tayin ettikten sonra Türkan telefonu kapattı.
Türkan bütün gece sabaha kadar uyuyamadı. Sabahın ilk ışıklarıyla daha fazla yatakta dayanamayıp mutfağa gitti. Annesi ile kahvaltıyı hazırlarken evden nasıl çıkıp Kadir'le buluşacağını düşünüyordu ama beklenmedik olaylar onun düşüncelerinin ötesine geçmeyi başarmıştı.
Kahvaltı masasında annesi babasının en yakın arkadaşının vefat ettiğini öğrenmişti. Bunu eşiyle kahvaltıdan sonra paylaştı. Hemen ardından İsmail Bey cenazeye yetişmek için ailesini de alıp yola çıktı. Türkan, bu ani gelen ölüm haberi nedeniyle görüşmeye gidemedi. Yalnız Kadir'e gelmeyeceğini haber veremediği için içi içini yiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İki Mektup
Short StoryBu kurgu gerçek yaşam hikayesini göz önünde bulundurularak yazılmıştır. Hikayede yer alan tüm kahramanlar gerçektir ve hikaye birinci kişi ağzından anlatıldığı gibi tarafımdan kaleme alınmıştır. Kısa Hikayeme desteğinizi esirgemeyeceğinize inanıyor...