$4$

608 53 14
                                    


İyi okumalar

2 hafta sonra

"Bak min jae bugün senin bana aldığın kolyeyi taktım!"

Su ah min jae'den hala umudunu kesmemişti. Her gün onu ziyarete gelip gidiyordu. Doktorlar min jae'in fişini çekmelerini söylüyorlardı. Ama su ah kabul etmiyordu. O olaydan sonra artık o evde kalmıyordu. O evi satmıştı. Şu an te ra 'nın evinde kalıyordu.
Bu arada o kapısına gelen mektuplar gelmeye devam ediyordu. Te ra ile yaşadığından beri o eve artık 2 tane mektup geliyordu. Biri su ah içindi biride te ra.

2 hafta olmuştu. Ama min jae hala uyanmamıştı. Su ah o olaydan sonra ona daha çok aşık oluyordu. Beyin ölümü gerçekleşmesine rağmen... Odadan çıktı.  Kantine indi . Kantin hastane girişinin hemen yanındaydı.

Su ah kendine tost ve çay almıştı. Bir masaya geçip yemeğini yemeye başladı.

Yemeğini bitirmişti. Tam kalkacakken hastenenin içinde çığlıklar yükselmişti.
Bu çığlıklar hüzün çığlığı değildi. Mutluluk çığlığı idi. Merak edip ayaklanıp o tarafa yöneldi. En fazla 10 genç kızın kapısı kapalı bir odanın önünde beklediklerini gördü. "Muhtemelen yine bir ünlü falan gelmiştir" Diye geçirdi aklından. masasına geri dönüp eşyalarını toparladı. Yukarı, min jae'in yanına gitti. Odasının kapısının açık olduğunu gördü. Direkt içeri koştu. İçeride ki hafif yaşlı bir doktorun, min jae'in üstündeki örtüsünü kafasına kadar çektiğini gördü. Su ah doktorun yanına giderek ağlaya ağlaya konuştu;

"Ne yapıyorsunuz bırakın o daha ölmedi!
BIRAKIN DEDİM!"

Ama doktorlar onu dinlemiyordu. Doktor hemşireye "fişi çek " işareti yapmıştı. Su ah bunu görmemişti. Doktor ile tartışma içerisindeydi. Doktor en sonunda ondan kurtulup çıkmıştı o odadan. Su ah min jae'in yanına gidip . Konuştu;

"Onlara kızmayacak mısın aşkım!
Bak seni öldürüyorlar!
L-lütfen bir şeyler de lütfe-en."

Su ah böyle olmasını istemiyordu. Hemşire hem geri kalan işleri yapıyordu hemde su ah'ın hıçkırarak ağlamasına bakıyordu. Hemşire min jae'in olduğu yatağı alıp morga götürecekti. Ama su ah engel oluyordu. Izin vermiyordu. Hemşire ona dönüp;

"Lütfen hanımefendi çekilin yoksa güvenlik çağırmak zorunda kalacağım !"

Su ah hemşirenin ayaklarına kapanmıştı. Ama hemşire yüz vermemeye çalışıyordu. Ona gerçeği söylemek istiyordu ama söyleyemiyordu. Evet o daha ölmemişti.  Sadece hastanede oda kalmamıştı ve mecburen min jae'in fişini çekeceklerdi. Hemşire su ah'a dönüp konuştu;

"Hastanın kalbi durmuştu. Doktor gerekli muaneyi yapamadı. Üzgünüz. Başınız sağolsun. "

Su ah daha çok ağlıyordu. Hiç bu kadar ağlamamıştı. Belkide ağlamıştı.  Ama bu ağlamasını unutmayacağını biliyordu!

***

Gözü yaşlı hastaneden ayrılmıştı. Doğruca te ra ile yaşadıkları eve gitmişti. Olan biteni ağlayarak te ra'ya anlatmıştı. Te ra onu teselli etmeye çalışsa da başaramıyordu. Çok ağlamıştı. Tuvalete gidip elini yüzünü yıkayıp kendine gelmeye çalışıyordu. Çok uykusu vardı. Çok yorgundu. Gözleri kıpkırmızı olmuştu. Kendini yatağa atıp uyumaya çalışıyordu. O da olmuyordu. Daha deminki yaşadığı olaylar gözünün önünde canlanıyordu. Min jae ile ilk sevgili olduklarında ondan pek hoşlanmıyordu. Zaten onunla çıkma sebebi; sadece jungkook'u unutmak içindi. Ama ona sonradan çok bağlanmıştı. Onun kendisi için çok önemli olduğunu sonradan anlamıştı. Onunla yapacak ,gezecek daha çok şeyleri vardı.

Su ah uyumadan önce şu sözü söylemişti.

"Hani beni bts konserine götürecektin.!"

Sol gözünden bir yaş akmıştı. O sırada uykuya dalmıştı bile...


Görüldü atıp bırakmayın lütfen.

•my picture teacher/JJK²•✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin