$5$

618 67 33
                                    

İyi okumalar

Sabah uyandığında gözünün kenarındaki çabaklardan rahatsız olup eliyle silmişti. Yatağından çıkıp tuvalete yönlendi. Rutin işlerini halledip aşağıya indi. Te ra etrafta mı diye bakınırken arkadan te ra seslenmişti. O da yeni uyanmıştı. Te ra ona doğru yürüyüp konuştu;

"Şimdi daha iyi misin ?"

Su ah hala çok kötüydü. Ama onun yüzünden diğer insanların üzülmesini istemiyordu. Bu yüzden "iyiyim merak etme " diyip geçiştiriyordu.

İkiside kahvaltılarını yapıp işlerine gideceklerdi. Kahvaltı yaparken te ra su ah'a doğruldu;

" istersen bugün işe gitme sen evde kal ."

Su ah gitmek istemiyordu. Ama müdürlerinden korkuyordu. Müdürlerinin hiç gülümsediğini gören olmamış bu zamana kadar. Hep insanlara ters davrana birisiydi. O yüzden gitmeliydi. Su ah eski işinden çıkmış şimdi te ra ile aynı lokantada garson olarak çalışıyordu.

"Hayır te ra gelmeliyim . Bizim müdürü biliyorsun."

Te ra çok rahat bir şekilde cevap vermişti.;

"Sen bana bırak. O adam beni dinler . Kkkk"

Su ah şu an buna gülecek ve ya sırıtacak bir halde değildi. Hala üzgündü . Sanki kalbinin rengi kırmızı değilde "siyah" olmuştu. Üstüne üstlük siyah renk çok acıtıyordu onun kalbini.

Te ra onun bu hâlini görünce daha çok üzülüyordu. Su ah 'ı hiç böyle görmemişti. Jungkook ile ayrıldıktan sonra bile böyle olmamıştı. Daha doğrusu terk edildikten sonra....

***

Te ra işini bitirip evden çıktı. Su ah için izin istemeliydi. Onun bu halde çalışması iyi olmayabilirdi.

Su ah artık etrafı toplamaya bile üşeniyordu . Hiç bir şey yapmadan koltuğa geçip tavana bakıp hayal ediyordu. Eğer min jae yaşasaydı neler olurdu? Diye.

Tam uykuya dalacakken kapı çalmıştı. her gün olan kapı çalma sesiydi bu . Bir kere tıklanıp gidiliyordu . Ve kapının önünde bir mektup parçası bulunuyordu. O mektupta da "üzgünüm su ah affet beni.." vb. Şeyler yazıyordu . Su ah artık buna alışmıştı. Hatta sanki evinin kapısına komşusu geliyormuş gibi sezinliyordu. Kısacası artık korkmayıp alışkınlık haline getirmişti. Bu mektup nedense artık te ra' ya da geliyordu.

Su ah kapıyı açtığında şok olmuştu. Kapıda bu sefer yerde duran bir mektup değilde . Kafasında kask olan , siyahlara bürünmüş ve elinde lavanta çiçekleri ile duran bir adam vardı.

"Buyrun kime baktınız.?!"

Diye sormuştu su ah. Adam hiç bir şey demeden çiçeği su ah'a uzatıp gitti. Su ah hemen cama yönelmişti. Adam yine üstündeki siyah kıyafetler gibi bir siyah motorsiklete binip gitmişti. Su ah çiçeği masanın üzerine koyup yarım kalan uykusuna devam etti.

***

Gözünü açtığında te ra'nın suratını görmesiyle sıçradı. Şaşkındı.

"Saat kaç olmuş sen hala uyuyor musun.!"

Su ah saate baktığında saat: 21:40 idi. Nasıl bu kadar çok uyumuştu. Te ra ona elindeki çiçekleri göstererek;

"Bu ne bunu kim gönderdi! Ayrıca içinde mektup var!"

Su ah te ra'nın elindeki hafif solmuş çiçekleri elinden alıp bir su dolu vazoya yerleştirdi. Ardından te ra'nın elindeki mektubu alıp açtı. Okuyunca şaşırmıştı. Gözleri dolmuştu.

Mektupta şunlar yazıyordu. ;

Bunca zaman sana gönderdiğim mektupları almışsındır umarım. Belki benden geldiğini düşünerek okumak istememişsindir. Belkide okumuşsundur. Eğer okumuşsanda bunun için teşekkür ederim. Ve eğer bunuda okursan sana diyeceklerim var;
Beni çok yanlış anladın. Seni bırakmak istemedim!....
Bu konuyu burda anlatmak istemiyorum!. Eğer bir gün karşıma çıkarsan sana anlatacağım çok şey var öğrenci!

Sevgilerinle jeon jungkook....

Görüldü atıp bırakmayın lütfen.

•my picture teacher/JJK²•✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin