Dudakları boynumda gezinirken, tek elini yanık olan yüzümün olduğu tarafa attı. İkimizde soluk soluğaydık.
Dudaklarının arasından çıkanlar cehennemin kapısını aralamıştı.
"Ruhunu çürüteceğim ve ruhun çürüdüğünde daha da güzel olacaksın. Ölmüş bir k...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Bol bol yorum ve oy bekliyorum alkollülerim 💥💥
Sadece bu kitabıma özel oy ve yorum sınırı koyacağım; OY SINIRI 165 YORUM SINIRI 600
İyi okumalar dilerim ❤️
〡 〢 ╹ ╻
Bedenimin üstüne ağırlığını veren Anzai'nin ve koltuğun arasında sıkışmış vaziyetteydim. Ezbere bildiğim o boyun oyuğuna tek elimi atıp, ağzımın içindeki dile ayak uydurmaya çalıştım. Dili ağzımı sömürürken elleri de boş durmuyordu. Kalçamda gezinen tırnakların etimi çizişini hissediyor lakin hiçbir tepki veremiyordum. Her gün yediğim dayaklardan olsa gerek, bir mazoşist gibi acıya aç ve doyumsuzdum velhasıl bu nedenden ötürü olsa gerek kirpik uçlarıma kadar uzanan zevk yüzünden tam birşi şehvetperesttim.
Aristokratların bir özelliği de buydu. Salgıladıkları fenomonlar biz insan kadınları cinsel açıdan uyarıyordu. Kıssadan hisse gidecek olursam, bir kadın ne kadar aristokrat ile ilişki yaşamak istemesede fenomonlardan etkilenip ister istemez uyarılıyordu.
Anzai'nin baskısı yüzünden koltuğa boylu boyunca yatmak zorunda kaldığımda, zihnimde çoğalan düşünce bulutlarındanda arınmak zorunda kalmıştım. Turkuazları renk değiştirmeye başladığında ister istemez dilimle dudaklarımı ıslattım. Bir aristokratı etkilemek her kadın için kolay değildi. Aristokratlar ten uyumunu hisseder ve ilişkide daha da vahşileşirlerdi.
Gözleri elbisemin açık bıraktığı noktalarda oyalanırken, her sevişmemizde olduğu gibi bir konuya daha değindim.
"Elbisemi yırtma lütfen. Sayende üstüme giyecek tek kıyafetim dahi kalmadı."
Gözleri, gözlerimde bir tur dönüp tek ellerini ince boynuma attı. Tek darbe ile kırabileceği boyunda parmaklarını arsızca gezdirirken "Demek kardeşin dışında başka şeyler içinde endişelene biliyorsun?" diye konuya girdiğinde gerilmiştim. Kardeşimin böyle bir pozisyonda iken adı geçmesi beni garip hissettirmişti. Kaşlarımın çatılmasını önlemek ve üstümdeki aristokratı kızdırmamak için başımı hafif kaldırıp, Anzai'nin çene hattını yalayarak seksi olduğunu umduğum bir bakış attım. "Böyle bir pozisyonda bunları mı konuşacağız?"
Tehlikenin yanı başında dolanan bir sırıtmayı yüzüne konumlandırıp, ense kökümden sertçe tuttu. "Rahatsız mı oldun?"
"Hayır, sadece bu tip konuları konuşup vaktimizi harcamak istemiyorum." diye yalanladım.
Çok şükür ki bu konuda üstüme gelmek yerine "Öyle olsun." deyip konuyu kapattı.
Avını işaretleyen bir hayvan gibi bedenimde geçici süreliğine izler bırakırken sanki bundan sıkılmışçasına ellerimi saçlarına atıp, yüzünü bana çevirdim. Sorgulayan dumanlı bakışları benim kısık gözlerime bakıyordu. Ne istediğimi anlamış olacak ki daha demin ki uyarımı dikkate alarak üstümde elbise denilemeyecek paçavrayı omuzlarımdan doğru sıyırıp dudaklarıma fısıldadı. "Bu gece daha bir acelecisin?"
