「4」Kanlı Sadakat +18

83.5K 1.7K 2.9K
                                    

Merhaba, sonunda yeni bölümle tekrar geldim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Merhaba, sonunda yeni bölümle tekrar geldim. ❤️ var ya beni aşırı mutlu ettiniz. Sınırı geçtiğinizi görünce çok mutlu oldum. Yorum yapan parmaklarınızdan öpüyorum, çok teşekkür ederim. ❤️❤️

Bu bölümün oy sınırı; 400 oy
Bu bölümün yorum sınırı ise; 1.300 yorum

Sınır geçilir geçilmez bölüm gelecek.

İyi okumalar dilerim alkollülerim. ❤️

︳ ┋ ┆ ╵

Bezin üstünde yatalı ne kadar süre geçti bilmiyorum. Bir ara uyudum sonra uyandım. Bir daha da uyuyamadım zaten. Mahzen tamamıyla sessizlik içindeydi. Sessizlikten hoşlanmadığımı söylemek yalan olurdu fakat bu kadar süre yatmak kaslarım için iyi olmadığından ötürü, yattığım yerden hızla kalktım. Biraz dışarı çıkacak ve mümkünse aristokratların olduğu bölgeden uzak duracaktım. Aristokratın gözünün önünde olmadığım sürece sorun olmazdı değil mi?

Gerçi yakalansam da sorun değildi. Bir ay içinde yediğim dayağın haddi hesabı olmadığından olsa gerek, iyice dayak arsızı olup çıkmıştım. Dudaklarım ezberlediği dayak seanslarımdan ötürü inildemeye bile gerek duymuyordu artık. Yani o derece normaldi..

Mahzenin merdivenlerini ağır ağır tırmandığım süreden sonra en nihayetinde mahzenin çıkışına gelmiştim. Hava hafiften kararmaya başlamıştı. Çok geçmeden etrafı karanlık bağlayacağı kesindi. bir süreden sonra aristokratların kaldığı o koca taş yapıttan gelen çalgı ve eğlence sesleri hafiften hafiften kulağımın içine sızmaya başladı. Sırıttım. Belli ki birileri yalaklık için görkemli bir eğlence düzenlemişti.

Eğlencenin tam zıttı yöne ilerledim. Etrafımız surlarla kaplı olduğundan kaçma şansımız asla yoktu. Bizi tıpkı bir kuş kafesine hapseder gibi hapsetmişlerdi. Görebildiğimiz tek şey gökyüzü idi.

Yalnız kalmak istediğim zaman gittiğim o yere gittim. Surun tam dibinde yarı ölü o ağacın gövdesine doğru ilerlerken, fark ettiğim bir şey ile aniden duraksadım. Gözlerimi ağacın gövdesindeki gölgede odakladım. Aristokrat mıydı? veyahut insan mı? Karanlıkta tam seçemediğimden ötürü daha da yaklaştım yamacına. Ben her adım attığımda o karanlık simanın yüzü biraz daha aydınlanır oluyordu. Birkaç adımdan sonra onun kim olduğunu görebilmiştim. Fakat onun burada ne işi vardı ki?

"Senin burada ne işin var?" diye konuştum.

Geldiğimi fark ettiğini biliyordum ama biraz olsun yüzüme bakmak yerine surun tepesine gözlerini dikmişti. Görmeye çalıştığı da neydi? Onun baktığı yere bakışlarımı çevirdim. Beni selamlayan tek şey sur ve onun üstüne musallat olan siyah bir gökyüzü idi.

"Ne görüyorsun?"

Kaşlarım gerildi, tekrar yüzüne baktım. "Anlamadım?"

"Gökyüzüne bakarken ne görüyorsun?"

La Morte | +18 |Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin