「3」Umudun Ölümü

26.1K 1.4K 2.6K
                                    

Merhaba alkollülerim, duyuruda söylediğim gibi, bu 6000 kelimenin 3000'i

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Merhaba alkollülerim, duyuruda söylediğim gibi, bu 6000 kelimenin 3000'i. Diğer 3000'ini iki gün sonra paylaşacağım bölümde atacağım.

Bu sefer oy değil yorum sınırı koyacağım. Yorum sınırı; 1.100

Şayet erken geçilirse iki gün beklemek zorunda kalmayacaksınız :) Bölüm zaten hazır bir şekilde taslaklarda ;)

Neyse efenim, çok uzatmadan iyi okumalar diliyorum. ❤️

╏ ║ ╎ ┇

Nefesim, celladım olmuş gibiydi. Ağzımın içinden giren oksijenin etime yaptığı işkenceyi anlatamazdım. Duyduklarımdan sonra dilimin varlığını unutur olmuştum. Kulaklarımı vicdan azabına sürükleyen o ağlama sesi kardeşim Simon'a aitti. Boğazını yırtar gibi hıçkıra hıçkıra ağladığı her saniye, bunların tek suçlusu ben olduğumun kanıtıydı.

Boğazımdaki işkenceyi durdurmak istercesine yutkundum ve sırra kadem basan dilimi saklandığı çukurdan, uzanıp çıkardım. Gözlerimi süsleyen o ılık damlaların çeneme doğru yol çizmesini göz ardı edip, Efendi Baron'a baktım.

"Beni öldür. Beni öldür ama kardeşime dokunma. İstediğin her işkenceye göğüs gereceğim. İstersen etimi azar azar parçalayıp yavaş yavaş öldür, hiç sorun değil. Yeter ki ona dokunma." dedim. Sesim kendime bile yabancıydı. İlk kez bu denli aciz hissettim. İlk kez kibirli burnum yere düşmüş ve ilk kez kırmızılaşmış gözlerimle yardım isteyecek birini aradım. Asla elde edemeyeceğim yardımı aristokratlardan dilenircesine gözlerinin içine baktım lakin biri bile oralı olmadı. Çünkü hiçbiri bir insanın ölümünü önemli bulmuyordu.

Ürpertici nitelikteki kıkırdama sesi ile gözlerimi Baron'a diktim. Tıpkı bir delinin ipleri elindeymiş gibi sırıtıyordu yüzüme.

"İstediğin kadar yalvar, yine de onun ölümüne mani olamazsın."

Kemiklerimi dahi sızlatan bir acı tüm bedenimi dolaştığında, gözlerimi kapadım. Hemen pes etmeyi düşünmüyordum, daha fazla yalvaracaktım. İliklerime kadar depoladığım güven ile gözlerimi açtım fakat ben gözlerimi açar açmaz Baron'nun "Köz getirin." dediğini duydum. Ne yapmaya çalıştığını bilmiyordum, zaten umrumda da değildi. O yüzden "Efendim, lütfen kardeşimi bırakın. Ben bütün işkenceleri çekmeye razıyım." diye aynı cümleyi defalarca kurmaya devam ettim.

Baron hiçbir yalvarışıma karşılık vermedi. Hatta ben yokmuşum gibi davrandı. Kolunu tutmaya yeltendiğimde ise arkamdaki aristokratın ayağı ile sırtıma vurması ile yere kapaklandım. Sorun değildi, şu an içimdeki endişeden ötürü acı hissedemiyordum. Çok geçmedi, bulunduğumuz odanın devasa kapısı iki aristokrat yardımı ile açıldı. Arkalarında, onları takip eden ve elinde tabak gibi bir şey tutan aristokrat ile ayak ucuma kadar geldiler. Aristokratın elinde tuttuğu kapta ne olduğu ile ilgilenmesemde, kabın üstünden çıkan dumanlara dikkat kesilemeden edemiyordum. Bir an beynimde çakan şimşekler ile Baron'a döndüm ve ayaklarına kapandım. "Nolur nolur kardeşime bunu yapma." diye feryat figan eden ses tellerim yırtılacak gibiydi.

La Morte | +18 |Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin