Merhabalaaar! Geldim geldim tamam dövmeyin^^ Tek söylemek istediğim, yorumlar artarsa çok mutlu olurum.Sizleri çok sevdiğimi unutmayın!Bu sefer müzik koymayacağım ama size uyan, sakin bir müzikle dinlemenizi istiyorum sizden.Duygular çok güzel ortaya çıkıyor.Multimedyaya Matt'i bırakıp kaçıyoruuum!
İyi okumalar!
Not: Bir adet baş belası olan Tuba'ma sevgilerimi yolluyorum.O olmasaydı bu bölüm bu kadar çabuk gelmeyecekti. Silah zoruyla bölüm de yazdırsan seni seviyorum @belieber-mahomies!
__
Aşk dolu fısıltısı o kadar hoşuma gitmişti ki. Ağzım kulaklarıma varsa da gözlerimin içi dahi gülüyordu.
İlk başta söylediği kafamı karıştırdı ama şu an bunun üzerine giderek anı bozmak istemiyordum.
Anlımı anlına dayadım.
Tek kelime etmiyor, sadece gülümsememle ona cevap veriyordum.
Gözlerimi kaçırdım ve başımı hafifçe eğdikten sonra kıkırdadım.Bu sefer bize olan şey yüzünden gülmeye başlamış, daha doğrusu kendimi tutamamıştım.
"Hey" dedi kulaklarımı dolduran alçak bir sesle.
Kıkırdamalarımı bastırmaya çalışıp ona tekrardan gözlerimi odakladım.
"Evet?" Dudaklarımı büzerek ona baktım.
"Ne oldu ki şimdi?" Dedi masumca gülümseyerek. Bazen çok fazla her şeyim oluyordu ve bu ne kadar sağlıklıydı bilemiyordum.Bu iyi bir şey, korkmayın.
Kendi düşüncelerim kafamdan geçerken Justin'in sorusuna vereceğim cevabı da kafamdan geçirdim.
Aslına bakarsanız şuydu. Ani bir duygu patlaması yaşamıştık ve bu çok çok güzeldi. Aşık olduğunuz insanla aynı anda aynı şeyi hissetmek bilirsiniz...
Özeldir.
Birbirinizi özlemişsinizdir, günlerdir görmemişsinizdir.Bunun üzerine yaşadığınız en ufak bir an bile kalbinizi tekrardan ısıtır. En minik öpücük bile aşk dolu gelir.
Özlediğini söylemişti. Haklıydı. Bakışlarından, dokunuşlarından, her öpüşünden anlaşılıyordu.
"Hiç" Dedim bunları aklımdan geçirirken.
"Birden şu anı yaşamamız" Sözümü kesti ve kendinden emin bir şekilde cevapladı beni.
"İleri gittiğimi düşünmüyorum"
"Fazla güzeldi" Verdiğim cevabın üzerine yarım ağız sırıtmayla çoktan bel çukurumda yerini bulmuş olan elleriyle kendine çekti beni.
"Bunu en kısa zamanda tekrarlamalıyız Meleğim" Biraz durdu ve düşünüyormuş gibi yaptıktan sonra şapşal bir yüz ifadesiyle cümlesini sürdürdü.
"Tabi zamanlamamız biraz daha düzgün olsa iyi olur" O surat ifasesiyle hala sırıtırken annemleri kastettiğini anladığımda güldüm ve alt dudağımı dişlerken kafamı aşağı yukarı onay vererek salladım. Biraz utanmıştım açıkçası ve kızardığımdan emindim.
"Utanma" dedikten sonra yüzüme minik minik öpücükler bırakmaya başladı. Kıkırdamalarım yine başlamıştı ve durmak bilmiyorlardı ki bilseler iyi olurdu.
"Kes şunu" Hala gülerken onun da gülmesi durmuyordu tabiki.
Ellerini göğsüne koydum ve aramıza mesafe sokup bluzümü düzeltmeye koyuldum.
Ona baktığımdaysa hala sırıtıyor, bir yandan da lekelenmiş gömleğinin açılmış düğmelerini ilikliyordu.
Saçma.Biz kıpkırmızı şarap lekesini, bir bezle silmeye çalışan iki aptaldık, bu da bir gerçekti. Düşünceme kendi kendime gülüp,saçlarımı da biraz düzene soktuktan sonra ona baktım. Makyaj masasına dayanmış,kollarını önünde bağlamış beni bekliyordu.Beni süzerken bende ona bakmaya devam ediyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fallen Angel (Justin Bieber FanFiction)
Fanfiction"Bana bağlılık duygusunu tüm çıplaklığıyla öğreten adam,hep söylediğin gibi, belki de mükemmel değildin ama bu sana ait olduğum gerçeğini hiçbir zaman değiştirmedi." {Justin Bieber Fanfiction}