-
Gözlerim yavaş yavaş aralanmaya başladığında ellerimi sıcak yorganın içinden çıkarttım ve gözlerimi ovuşturdum. Belimdeki elleri hareket edip saçlarıma kadar geldiğinde sıcak nefesini enseme doğru üfledi ve saçlarımın bukleleriyle oynamaya başladı. Gerçekten garip bir şeklide bu hareketi oldukça huzurlu hissettiriyordu.
Gözlerimi tamamen açıp sonunda ayıldığımda sıcak bir gülümsemeyle olduğum yerden yavaşça ona döndüm, uyurken dağılmış olan saçları ve şişmiş gözleriyle oldukça tatlıydı. Gözleri hala uykusu olduğunu belli edecek bir şekilde kısılmıştı ve suratıma gülümseyerek bakmak yerine sadece saçlarıma odaklanmışa benziyordu. Elimi yanağına götürüp yavaşça okşadım ve yüzüme odaklanmasını sağladım.
Gerçekten yorgun görünüyordu. "Justin?" Gözlerini birkaç kere kırpıştırdı ve gözlerini gözlerime dikti.
"Efendim Meleğim?" Yüzümdeki gülümsemeden hiç ödün vermeden yanağına uzanıp minik bir öpücük kondurdum.
"Hala uykun mu var ?"
Kafasını evet anlamında aşağı yukarı salladı. Kafasını oldukça uyuşuk bir şekilde yastığından kaldırıp yüzümün hizasına gelene kadar eğildi. Yanağıma benimki gibi minik bir öpücük kondurup tekrar uyumak için gözlerini kapattı.
Kafasını boynumla omzum arasındaki boşluğa koydu ve burnunu yavaşça boynuma sürtüp bu seferde sıcak nefesini boynuma doğru yavaşça üfledi. Gülümsedim.
"Justin." Burnunu tekrar boynuma sürtüp 'Hmm' gibi bir sesle cevap verdi. "Kalkmam gerekiyor." Kafasını olumsuz anlamda iki yanına salladı ve kollarını belime sıkıca dolayıp kendine doğru çekti.
"Biraz daha yanımda kal."
Yataktan kalkamayacağımı anladığımda pes ettim ve direnmeyi bırakıp gözlerimi kapattım.
Birkaç dakika sonra belimdeki kolları gevşedi ve nefes alıp verişleri yavaşladı. Ne kadar çabuk uyuya kalmıştı böyle. Bu fırsatı değerlendirip yavaşça kendimi kollarının arasında sıyrıldım. Yataktan onu uyandırmamaya çalışıp kalktım ve odamdaki küçük banyoya gitmeden önce uyurkenki masum haline dayanamayıp anlına hissedemeyeceği bir öpücük bıraktım.
Uyanıkken ki çoğu zaman yüzüne yerleştirdi sert ifade yerine şuan oldukça sevimli ve masum görünüyordu.
Bakışlarımı onun üzeriden çekip seri adımlarla banyoya ilerledim. Günlük işlerimi halledip aynada kendime baktım. Gerçekten çökmüş gibi görünüyordum, gözaltlarım şişmiş ve hafif morarmıştı, dudaklarım ağlamaktan kızarmıştı. Böyle bir zombiye benziyordum. Bunları umursamadan banyodan çıktım. Justin tek eli yastığın altında yüzünü yastığa gömmüş bir şekilde uyuyordu ve bu onun benim için mükemmel olan suratını görmemi engelliyordu. Gülümseyip adımlarımı odanın kapısına doğru çevirdim.
Evdeki tüm odaları arayıp annem ve Maicy'yi bulamayınca mutfağa bakmak için merdivenlerden hızlıca indim ama ne yazık ki mutfakta da diğer her yerde olduğu gibi annemler yoktu. Bana haber vermeden geri dönmüş olamazlardı. Justin'e haber vermek için yukarı çıkacakken mutfak masasının üzerinde katlı duran kağıt dikkatimi çekmişti. Olduğum yerde geri dönüp masaya ilerledim. Beyaz kağıt parçasını elime alıp içini açtım.
"Camella sana haber vermeden böyle bir şey yaptığımız için her ne kadar suçluluk duysamda en doğrusu buydu, eğer sana haber verseydik bizi engellerdin ya da sende bizimle gelmeye çalışırdın. Üzgünüm birtanem ama ne sen bizimle buradaki düzenini bırakıp gelebilirdin ne de bizim babanın yanına gittmemizi engellleyebilirdin. Babanın iyileşmesi için ameliyat olması gerekiyor ve biliyorsun ki onun yanında olmamız gerekiyor. Lütfen babanın iyileşmeyeceğini düşünüp kendini üzme. Her şey düzelecek , inan.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fallen Angel (Justin Bieber FanFiction)
Fanfiction"Bana bağlılık duygusunu tüm çıplaklığıyla öğreten adam,hep söylediğin gibi, belki de mükemmel değildin ama bu sana ait olduğum gerçeğini hiçbir zaman değiştirmedi." {Justin Bieber Fanfiction}