Bu bölüm biraz kısa oldu farkındayım ama yazana kadar çok zorlandım. Hem yepyeni bir lise yılının temposu hem de hikayenin gidişatının giderek gelişmesi beni zorladı. Bundan sonraki bölümler çok erken gelmeyecek ama çok da gecikmeyecek. Beni anlamanızı umuyorum. Sizleri seviyorum!
Bölüm Müziği : Daughter- Touch
Sadece karanlık vardı.
Sonu olmayan bir karanlık.
Su birikintilerine girip çıkan çıplak ayaklarımın çıkardığı sesi duyuyordum ve boydan boya her yerde yankılanıyordu.
Neler olduğunun farkına varamıyordum bile. Tir tir titreyen vücudumun iskeletinde beynim öylece asılı kalmış gibiydi.
Düşünemiyordum.
Derinlerden birinin bana seslendiğini duyuyordum sadece. Kalın bir erkek sesiydi.
Bana yanıldığımı söylüyordu. Kendimi güçsüz olduğuma inandırdığım için böyle olduğumu söylüyordu.
Ama yanılmıyordum. Hislerim..tamamen gerçek geliyordu bana. Ve güçsüzdüm. Beni şöyle bir süzen bir insan bile anlardı bunu.
Acınacak haldeydim belki de.
Ne kadar güçsüz olursam olayım, kalbimi sıcak tutan biri vardı. Benim için vardı. Ama onun için ben yoktum artık.
"Yanılıyorsun"
İmkansızdı.Tüm duygularını, korkularını, kalbinin atışlarını her şeyini duymuş, hissetmiş ve bakmaya kıyamadığım gözlerinde görmüştüm.
Onu kaybediyor olmam ölmeyi istememe neden oluyordu.
Tüm bunlar beni ölüme davet ediyormuş hissine kapılıyordum.
Ve bu bitmeyen karanlık beni giderek boğuyordu.Nefesim kesiliyordu ve karşımda gördüğüm gölgelere, beynimde çınlamaya henüz başlamış seslere yenik düşmeye başlıyordum.
Bunların hiçbirine anlam vermeye çalışmıyordum.Sadece kaybettiğim şeyi düşünüyordum.
Onu kaybedemezdim. Bu hatayı yapmıştım ve bizim geri dönmemiz zaman almıştı. Üçüncü bir şansım yoktu şimdi. Olmayacaktı da.
İyice karanlığa çekilirken bir alev gördüm. Adeta küllerinden doğuyordu. Canlanmaya çalışıyordu. Onca karanlık onu yutmaya çalışırken kendini bırakıp teslim olmayı değil, savaşmayı seçmişti o.
O sensin.
Alevleneceksin, yeniden.
-
"Bunu o da biliyor...sakin olmalısın"
"Benden nefret ediyor, ediyor işte" Milyonlarca kelime kafamda karışıp duruyordu. Algılayamıyordum.
Gözlerimi yavaş yavaş aralarken kafamı yavaşça kaldırmak istedim ama o kadar acıyordu ki. Sanki birileri kafama üç tane balyozu aynı anda geçirmiş gibiydi. Aynı zamanda o gördüğüm rüya, fazla gerçekçiydi.
Kısık sesle inledim ve zar zor yattığım yerde dikildim. Odanın solunda bulunan diğer yatakta yattığımı anladığımda rahatladım ve gözlerimi aydınlığa alıştırmalaya çalıştım.
Elimi başımın acıyan tarafına yavaşça sürttüğümde pansumanlı olduğunu anlamam zaman almadı.
Kafamı yana çevirdiğimde ise Bart ve eşi Camella'nın yanındaydı, ona bir şeyler anlatmaya çalıştıklarını farkettim ama Camella'nın yüzüne bile bakamadan kafamı tekrar çevirdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fallen Angel (Justin Bieber FanFiction)
Fanfiction"Bana bağlılık duygusunu tüm çıplaklığıyla öğreten adam,hep söylediğin gibi, belki de mükemmel değildin ama bu sana ait olduğum gerçeğini hiçbir zaman değiştirmedi." {Justin Bieber Fanfiction}