Bölüm 5: Sisli Gözler

48 5 1
                                    

Chapter 5
"Bakışların belkide bir yanılsamaydı...ama yine de bakmaya değerler."





Masadaki kahveyi ellerimin arasına alarak parmaklarımın ısınmasını sağladım. Son bahar ayları geldiği için hava puslu , yağmurlu ve karanlıktı. En sevdiğim aylar olsa da hava beklediğimden soğuktu ve ince kazaklarımı çoktan ortaya çıkartmıştım. Bir yandan da dudaklarımı yiyordum , stresliyken bunu çok sık yapardım. Yara olup kanatana kadar.

Bella sesli bir şekilde kahvesini içince dalgınca baktığım kahve masalarından gözlerimi çekerek ona döndüm. "Yani şimdi diyorsun ki okulda ders vericek." Gülümseyerek kafasını salladı. O adamla nasıl aynı okulda olabilirim. "Tanrım!" Alnımı masaya yaslayıp gözlerimi kapadım. Arkadan Bella'nın kıkırdamasını duyabiliyordum. "Bu kadar abartılacak bir şey yok tatlım. Nasıl olsa bize ders vermicek." Dedi.

Kafamı kaldırıp yüzüne şaşkın şaşkın baktım. "Sence olay bu mu? Adam artık okulda bir eğitim görevlisi olucak bilmem farkında mısın?..." Gözlerimi devirip kahvemi yudumladıktan sonra "Ve de aynı evde kalıyoruz." Diyerek de yarım kalan cümlemi tamamladım.

Bella bu durumdan rahatsız değildi hatta belki de kuzenini sık sık göreceği için daha mutlu bile olabilirdi. "Ondan rahatsız mı oluyorsun?" Dedi ciddi bir ifadeyle. Bunu neden sorduğunu bile anlamıyorum , bu konu hakkında hiç bir şikayetim yoktu sadece okulda olması beni rahatız etmişti. Evden bir süre sonra gideceğini biliyordum ama okul...bütün yıl onu görebilirdim bu sayede. Bunun farkında olduğunu düşünmüştüm.

"Hayır , bunu biliyorsun." Yeniden yüzüne gelen gülümsemesiyle ortamda yaydığı kara bulutları dağıttı. "Evet biliyorum o yüzden geriye kalan şeylerin önemi yok. Hem kaçtığının farkındayım ama bu dizlerinin hikayesini bana hala anlatmadın...o yüzden şimdi dökül bakalım." Olduğum yerde kıpırdanarak gözlerimi ondan kaçırdım. "Önemli bir şey değil yürürken düştüm sadece." Kollarını bağdaştırıp bana gözlerini devirdi. "Sienna canım benim sen ne anlatıyorsun? Hikayeyi düzgün anlat yoksa cümleleri ağzından farklı şekilde alırım."

Gülümsedim ve kahvemden içtim. Gergindim nedeni nedir bilinmez. Ona her şeyimi anlatırdım ama sanırım artık karşısında ezik durumuna düşmekten sıkıldım. "Matt'le o gün buluştuktan sonra oldu. Midem bulandı ve başım döndü eve dönmek için durağa yürürken ışıkları farketmeden yola atladım sonra da bir araba neredeyse bana çarpıyordu bende korkudan yere düştüğümde bu iki üç güzel yaralara sahip oldum." Kelimler dudaklarımdan dökülürken her bir saniye Bella'nın yüzündeki şaşkın ve hayret dolu ifade kademe kademe arttı.

"Bir dakika ne?!" Diye bağırır gibi sesini yükseltti. Olayın saçmalığına gülümseyerek kaşlarımı kaldırdım. "Sana çarpmak üzere olan arabaya umarım haddini bildirmişsindir! Ne kadar yola atlamış olsanda seni görmeliydi." Dudaklarımı birbirine bastırıp içimde çıkmaya zorlayan kahkahamı susturmaya çalıştım. Bella ise çatık kaşlarıyla ciddi bir şekilde beni izliyordu. "Evet eve dönünce Dean'e haddini bildiririm." Dedim.

Yüzündeki yayılan şaşkınlığı izlemek gülmeme sebeb oluyordu. "Ne?" Dedi haykırarak. "Bu yaralarını da o mu sardı?" Dediğini onaylamak için başımı aşağı yukarıya salladım. Kuzenini sanırım cidden iyi tanıyor olmalı. Bella'ya beni kucağına aldı , bacaklarımı ayırarak
diz çöktüğü gibi ayrıntıları verirsem kafayı sıyıracağını düşündüğüm için bunları söylememeye karar vermiştim. Hem aklına farklı bir şeylerde getirmesini istemem. "Ah Kuzen!" Bu haline gülmekle yetinip arkama yaslandım.

"Ben ona sorarım bunu." Dedi. Hafifçe yeniden yüzüne güzel gülüşünü yerleştirdiğinde içim ısındı. "Bu arada bizde çok uzun süre kalmayacağını söyledi. Burdaki işlerini halledip ev tutana kadar kalıcakmış sadece." Kahvesini hızlıca içip masaya koydu. "Bu yüzden streslenmene gerek yok...Şimdi o gün neler olduğunu detaylıca anlatıyorsun bana."

En Koyu KırmızıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin