✿1-''𝓶𝓮𝓬𝓫𝓾𝓻𝓲𝔂𝓮𝓽''✿

433 24 63
                                    

AŞK MAVİ KOKAR

Bazı hikayeler vardır güzel biteceğine inandığınız. Bazı sevgiler vardır sizi hiç bırakmayacağını düşündüğünüz. Bazı kokular vardır hiç unutamam dediğiniz. Bazı anlar vardır büyüdüğünüz. Bazı adamlar vardır sevdasına boyun eğdiğiniz. Birde bazı kadınlar vardır boyun eğdiği sevdasına sığmayıp diyar diyar uçanlar.

Algın camdan dışarıyı izlerken gelecek olan toplantıları düşünüp duruyordu. Bu kadar zor kurduğu düzeni nasıl şimdi birkaç toplantı ile arkasında bırakıp memleketine dönecekti ki? Kolay değil tam yedi senesini harcamıştı bu şirkete ve ruhu gibi sürekli karanlık ve yağmurlu olan Londra sokaklarına. Ancak babasının son geçirdiği kalp krizi elini kolunu bağlamıştı. Tatlı babası iki ay önce kalp krizi geçirmiş ve zorlu ameliyatların ardından tekrar kendilerine dönmüştü. Algın o günleri hatırladıkça ağlamayı unutan gözlerinin dolmasına engel olamıyordu. Güzeller güzeli annesi ile uzun zaman geçmeyen dakikalar boyunca gözyaşları ile babasının ameliyattan çıkmalarını beklemişler ve şükürler olsun ki babasının ameliyatı sorunsuz bir şekilde bitmişti. Şimdi babası iyileşmiş ve Londra'dan dönmeden önce Algın'a bir söz verdirtmişti. İşlerini halledecek ve Antalya da ki şirketi babasından artık devralacaktı. Ayrıca bu anlamsız işkenceye bir son verip kendilerinin yanına dönme vakti gelmişti.

''Zeynep'im, canım kızım. Halimi artık görüyorsun ne o şirkete gitmeye gücüm kaldı ne de sensiz geçirmek istediğimiz bir günümüz kaldı. Artık bu saçma sapan kaçışına bir son vermelisin. Bize çektirdiğin bu özlem haddini aştı. Hiçbir şekilde hayır cevabı kabul etmeksizin Türkiye'ye yanımıza dönüyorsun.''

Ellili yaşlarının başında ki Murat Paker tek göz ağrısı biricik kızına hep ilk adı ile seslenirdi. Zeynep... Zeynep'i. Biricik kızı yedi senedir yanlarında yoktu. Tek evladı kendisini sadece işlere adamış, başını da bir daha bu gecesi de gündüzü de kara memleketten kaldırmamıştı. Artık bu hasret bitmeliydi ve sevgili karısının da kendisinin de evlat özlemi son bulmalıydı.

''İki ayın var Zeynep. Burada ki işlerini halledip taşınman için sana sadece iki ay veriyorum. İki ay ve bir gün değil. Sadece iki ay. Sen beni evlat hasretinden öldürmek istemiyorsan iki ay sonra yanımıza dönmüş olursun.'' Dedikten sonra birkaç damla gözyaşı kır saçlı, yakışıklı babasının gözlerinden düşünce Algın hiçbir şey diyememiş ve babasına söz vermişti.

O da özlemişti ailesini, memleketini, arkadaşlarını... Ama yapamıyordu. Bir kere bile gidememişti ülkesine. Büyüdüğü sokaklarda gezememiş, üniversiteden arkadaşlarının düğünlerine gidememiş o çok özlediği evine adım atamamıştı. Tabi ki bunların bir nedeni vardı. Yıllardır aklına bir kere bile gelmemiş ve yıllardır aklından bir gün bile çıkmamış bir adam yüzünden. Boyun eğdiği sevdasına kıyamamış ve kendinden vazgeçmesine sebep olmuş bir adam. Karan Sancarbey. Tam yedi yıl önce Algın'ın kalbine yıkılmayacak duvarlar çekmesine sebep olmuş bir Karan Sancarbey.

Evet, hemen yan evde oturan Sancarbey ailesinin tüm evini üçüncü kattaki odasından rahatlıkla izliyordu önceden Algın. Ancak hem kendi sebeplerinden hem de babasının ve annesinin Sancarbey ailesinin tüm üyelerini çok sevmelerinden ötürü buna gönlü el vermiyordu. Kemal Sancarbey babasının çocukluk arkadaşıydı. Aynı mahallenin aynı sitesinden yan yana iki tane ev almışlardı. Beliz Sancarbey'de annemle babam evlenince annemin en yakın arkadaşı olmuştu. Yaklaşık 40 yıldır herkes aynı evde oturuyordu ve aralarında bir kere bile ufacık bir tartışma olduğunu görmemişti Algın. Sancarbey'ler kendisini kızları gibi Paker ailesi de Karan'ı kendi oğulları gibi yetiştirip büyütmüştü. Şanslarına ikisinin de kardeşi olmamıştı hayatta. Bunun yanı sıra Kemal Sancarbey ve Murat Paker aile dostluklarını iş ortaklığına da çevirmişti. Yıllardır ortaklık kuran ailenin iş dostluğu da her zaman olduğu gibi yine imrenilerek bakılan bir dostluğun göstergesiydi. Gerçi Kemal Sancarbey işlerini uzun zaman önce biricik oğulları Karan Sancarbey'e devretmişti. O da babasından aldığı koltuğu çok daha üzerine koyarak büyütüyordu. Algın en çok bunu düşünüyordu. Onunla istese de istemese de karşılaşmak, hiçbir şey olmamış gibi iş yapmak zorundaydı. Aralarında geçen her şeyi sadece ikisi biliyordu. Bu durum onu zorlayacak ailelerin hiçbir şeyden haberdar olmayışı sürekli olarak onu Karan'a itmekten başka bir şeye sebep olmayacaktı. Hoş bu yedi yılda öyle bir kadına dönmüştü ki. Burada ki lakabı soğuk okyanusa çıkmıştı. Gözlerinin elası ve tüm suratsızlığı, donukluğu, işkolikliği ve korkutuculuğu ile buz gibi bir kadına dönmüş bu hali de ona bu lakabı aldırtmıştı. O yüzden iş hayatında fazla bir sorun yaşayacağını düşünmüyordu. Hoş başka bir iletişimleri olmaları imkansızdı ancak düşünüyordu işte. Aileler mutlaka ortak şeyler yapacaktı her zaman ki gibi. Nasıl iletişim kurulmayacaktı şimdi?

✿Aşk Mavi Kokar✿Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin