SP. EP

1.1K 68 140
                                    

"Hey Mark! Haydi gel, karpuzlu meyve suyun hazır."

"Geliyorum!" Sevgilisinin kendisine seslenmesiyle oturduğu koltuktan kalkıp seke seke mutfağa ilerlemişti Mark. Masaya oturmuş kendisini bekleyen Haechan'ı karşısındaki sandalyeye oturup karpuzlu meyve suyunu içmeye başlamıştı.

"Karpuz için benden bile vaz geçebileceğini düşünüyorum Mark." Mark ise bir an paniklemişti sanki. İçtiği meyve suyu soluk borusuna kaçınca öksürmeye başladı. "Ne alakası var Haechan? Ahahaha. Nereden çıkarıyorsun böyle şeyleri bebeğim ahahaha." Daha çok acı bir gülüş gibiydi bu. Haechan'ı çok seviyordu tabiki de ama karpuzun yeri de ayrıydı onda.

"Her neyse. Birazdan Hendery ve Yangyang plaja gidecekmiş. Hazırlanıp biz de gidelim. Deniz havuzdan daha iyi."

Konunun kapandığında sevinen Mark ise bardağın dibinde kalan meyve suyunu diklemiş, hazırlanmak için odasına koşmuştu. Ardından yine boğulma tehlikesi geçirmiş, öksürmekten bir hal olmuştu.

"Salak çocuk! Önünden almıyoruz dikkatlice içsene!"

Mark ve Haechan hazırlanmış, Hendery ve Yangyang ile yürüme mesafesindeki plaja güle eğlene gelmişlerdi. Ayağına kum değdiği için rahatsız olduğunu söyleyen Haechan, kendisini Mark'a taşıtmaya çalışmıştı ama Mark kanmamıştı. 'Ben kendimi zor taşıyorum seni nasıl taşıyayım?' demişti.

Şimdi ise Hendery, Yangyang ve Haechan denize girmişti. Şezlonga boylu boyunca uzanmış Mark, gözlerini kapatmış güneşlenirken birisinin kendisini itmesi sonucu kumlara düşmüştü. "Noluyor lan!"

Kahkaha atmaktan yere düşen Haechan ile bakışlarını ona çevirmişti. Mark ise gözüne güneş geldiğinden gözlerini kısmış, kaşlarını çatmış bir şekilde karşısında gülmekten ölen çocuğa bakıyordu.

"O kadar zayıfsın ki seni götümle yere düşürdüm Mark. Eve gidince kendi ellerimle besleyeceğim seni." Sakinlermiş olan Haechan, Mark'a şeytani bakışlar atarken Mark neye uğradığını anlayamadan kendisini Haechan'ın kollarında bulmuştu. Kendisi zayıf olabilirdi, ama Haechan kendisinden de zayıftı. "İndir beni Hae. Canın acıyacak."

Denize geldiklerini gören Mark, çırpınmaya başlamıştı. "Oğlum bıraksana beni!"

"Çırpındıkça canım daha çok acıyor Mark. Çırpınma. Ardından durdu. "Sen bana oğlum mu dedin? Sevgilinim ben senin sevgilin!" Beklemeden Mark'ı indirdi ve omuzlarından bastırıp tüm bedenini suyun içine soktu.

"Ya! Ne yapıyorsun! Hasta olursan görürsün!"

Göz devirdi Haechan. "Oh Kenada. Hava 40 derece. Bu sıcakta hasta olursan seni tebrik edeceğim unutturma."

Mark tam ağzını açıp bir şey söylecekti ki Yangyang'ın bağırışını duydular. "Mark hyung! Hendery boğuluyor!"

~~~

"Ahaha Yangyang nasıl korktun ama!"

Yangyang ise ağlamaktan kızarmış gözleri ile diğerlerine bakıyordu. "Napayım Hae, endişelendim işte."

"Deniz sığdı Yang. Ayrıca Hendery yüzücü değil mi? Nasıl boğulsun? Birkaç gün önce çok iyi yüzdüğünü iddia eden Yuta hyung ile yarış yapıp kazanmadı mı bu çocuk?"

Mark'ın söyledikleriyle bir an duraksadı Yangyang. Mark haklıydı. Hendery'e baktığında ise Hendery sevimli olduğunu düşündüğü bir şekilde gülümsemişti. Yangyang da minik bir tebessüm edip düşünmeye başlamıştı. Bu yaptığı için Hendery'i pişman etmek istiyordu ama nasıl?

Oturduğu şezlongdan kalktı ve eşyalarının olduğu çantayı koluna astı. "Ben eve gidiyorum. Geliyor musun yoksa beni kandırdığın gibi başkalarını da kandırmak için biraz daha burada mı kalacaksın Hen?"

~NCT WHATSAPP~ ✅Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin