İşte artık yeni evimdeydim. Halam kapıyı açtığında hemen eve girip tek tek odaları gezerek bana ait olmayı hak edeni aramaya başladım. ilk katta salon ve mutfak vardı bu yüzden yukarı çıkmaya başladım. Merdivenlerin bu boş evde, ayaklarımın altında gıcırdaması hoşuma gitmişti. Biraz ilerleyip bu kattaki odalara göz gezdirmeye başladım. Ama içime sinmemişti. Son kata bakmadan karar vermek istemedim. Tekrar merdivenlerden çıkmaya başladım. Tam karşımda duruyordu. Benim odam kesinlikle burası olmalıydı. Hayranlıkla içinde bulunduğum odayı incelerken halamın çağırmasıyla birlikte merdivenlere yöneldim.
"Deniz, eşyalarımız geldi. Aşağıya inebilir misin?"
"Geliyorum hala."
Trabzanlardan kayarak aşağıya indim. Birkaç adam eşyalarımızı taşıyordu halam da onları yönlendiriyordu.
"Güzelim, odanı seçtin mi?"
"Evet, çatı katını istiyorum."
Halam bana gülümsedikten sonra adamları yönlendirmeye devam etti.
"Ve şuradakiler de çatı katına..."
"Halacığım, benim yapabileceğim bir şey var mı?"
"Aslında kolideki eşyalarını yerleştirmen gerekiyor ama önce mobilyalar taşınacak. Sen istersen biraz dışarıda dolaşabilirsin. Ben senin kolilerini odana koyarım. Ama fazla gecikme."
"Tamam, gecikmem. Ben kaçtım o zaman." Telefonumla kulaklığımı alarak oradan ayrıldım.
Altı ay önce ailemi kaybettikten sonra beni ayakta tutan tek kişi halam olmuştu. Benim gibi onun da her gün acı çektiğini görüyordum. Ama bunu bana belli ettirmemeye çalışıyordu. Yanımdayken mutlu gibi görünse de uyuduğumu sandığı bazı gecelerde kapısı aralık olan odasında ağladığını görebiliyordum. Taşınma fikri ilk olarak ondan çıkmıştı. Bana fikrimi sorduğunda bunun ikimiz içinde iyi olabileceğini düşündüm. Evimden ayrılmak zor olmuştu ne de olsa burada doğmuş, burada büyümüş ve yine burada içinde annem ve babamın olduğu çokça anı biriktirmiştim. Ama her başlangıcın bir de bitişi vardır. Öyle değil mi?
Yürürken etrafı incelemeye başladım. Az ileride ağaçlık bir alan vardı. Daha yeni sulama yapılmış olmalıydı çünkü çimenler ıslak görünüyordu. Bu yüzden yürümeye devam ettim ama biliyordum ki oraya sık sık gidecektim.
Kulaklığımı kulağıma takıp bu bildiğimşarkıyı sessizce mırıldandım. Ne kadar yürüdüğümü bilmiyordum. Bildiğim tek şeyhavanın kararmaya başlamış olmasıydı. Artık eve dönmeliydim ama bir sorunvardı, hangi yoldan dönecektim?
Kulaklığımı çıkarıp etrafıma bakınmaya başladım. Ama tabi ki bu bir işe yaramamıştı. Kendi kendime söylenmeye başladım.
"Aferin sana Deniz. Madem yolu bilmiyorsun, nediye bu kadar uzaklaşıyorsun evden? Ya sen..."
Bir anda öne doğru sendeledim. Arkama doğru döndüğümde bana çarpan kişi pardon der gibi elini havaya kaldırmıştı.
"Çok üzgünüm, seni fark etmedim."
"Sorun değil. Ben de dalmışım."
Orada öylece dikilip boş boş birbirimize bakmaya başladık. Bu anı bölen kişi ben oldum.
"Ben gitsem iyi olacak." Ama nereye?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kara Delik
Teen Fiction"Ben Deniz Arslan. Kendi hikayemi yazmaya karar verdim. Yeni sayfa açarak değil, eskilerin üstünü karalayarak. Ama elimde olmadan bir kara deliğin içine çekiliyorum."