Yıldızlar Şahidimiz

2.4K 172 51
                                    

Bir hafta olmuştu bizim seoul e dönmeli işlerimizi halledeli bir hafta.

"jimin, bu akşam seninle bir partiye gidelim mi, baş başa"

"bilmem tae jungkook izin vermez zaten yorgunum olmaz"

Koltuktan kalkıp yanıma gelmişti.

"ya zaten son zamanlarda dip dibesiniz, biraz bana bebişine zaman ayırsann"

Şirinlik mi yaptı oo

"off tamam ama ilk jungkook a sormam lazım"

"tamam tamam"

Telefonumu elime alıp jungkook kısa bir mesaj attım.

Miniğim
Kook, akşam tae ile bir yerlere gideceğiz de...

Kaslı tavşan
Tamam miniğim zaten ben geç dönecektim yalnız kalmazsın ama nereye gideceksin

Miniğim
Şey partiymiş ama ne partisi olduğunu bilmiyorum tae e güveniyorum biliyorsun

Kaslı tavşan
Tamam miniğim kendine dikkat et

Miniğim
Sende sevgilim çok yorma kendini.

"ne dedi, gidiyormuymuşuz"

Kafamı ona doğru çevirmem ile iri gözler ile korkarak geriledim.

"az kalsın gidemiyecektik tae, neden dibime girdin korkudan ölecektim"

" yees gidiyoruz ve kötüye bir şey olmaz Park Jimin yani kolay kolay ölmezsin"

"hadi çok konuşma hazırlan"

Hiç bir şey demeden ayağa kalkmıştı

"jimin, parti konusu sosyete partimiş onun için gömlek filan giy"

"kurtulamadım bu gömlekten yaaa"

...............

Hazırlanıp evden çıkmamız on beş dakika almıştı ama salak arkadaşım yüzünden bir saattir yoldaydık

"tae bulamıyoruz eve geri dönelim direksiyon tutmaktan parmaklarım kasıldı."

Elindeki telefondaki adresi iki saattir bakıyordu ve kaçıncı bilmem ara sokağa girmiştik.

"ya adres buralarda ama giriş yok gibi ben ne yapayım eski kentin orda parti mi yapılır"

Tanrım bu çocuğa akıl fikir verr

"tae, eski kentin oraya neden buradan gidiyoruz ki sahil yolundan gitseydik yaa"

Bana gözlerini devirerek ofladı

"ne bileyim ben hiç gitmedim, biliyorsan oradan gitseydin hakketten sen nereden biliyorsun"

Ani değişimi ile kıkırdamıştım

"eskiden jungkook ile kafa dinlemeye gelirdik, oradan yıldızlar çok güzel gözüküyor diye"

"oov çok romantik"

"neyse hadi gidelim yoksa parmaklarım kangren olacak"

Arabayı sahil yoluna sürmeye başladım. Beş on dakika sonra her zaman park ettiğimiz yere park edip tae ile arabadan indik.

Malesef eski kent tepede bir yerde olduğu için biraz mesafe yürümek zorundaydık. Bir süre sonra mekana geldiğimizde süslenmiş ama boş olduğunu gördük.

"bak tae hiç kimse gelmemiş emin misin burası olduğuna."

"yaaa süslenmiş baksana burasıdır. Dur ben şuralarda bakayım tanıdık manıdık görürüm belki"

"tamam çabuk gel"

Hızlı adımlarla yıkık binaların arasına girmişti. Bir süre orda bekledim artık havada soğumaya başlamıştı.

Bir süre sonra omuzlarıma konulan ceket ile titremiştim. Ne korkudan, ne de soğuktan. O aşina olduğum kokudan ve sıcaklıkta.

Gözlerimi bu aşinanın sahibine çevirdiğimde parıldayan gözler ile gülüyordu.

"j-jungkook senin burada ne işin var"

Önüme geçip dudaklarıma küçük bir öpücük bıraktı.

"miniğim ilk ceketi giy üşüme"

Şaşkın gözler ile kafamı sallayıp hemn omzumdaki ceketi giydim. Meraklı gözler ile ona baktım. Alnıma yine bir öpücük kondurup gözlerime baktı.

"burası seninle mutluyken , hüzünlüyken yani her zaman geldiğimiz yer. Burası, bu gökteki yıldızlar seninle her anıma her anımıza her duygumuza şahit oldu miniğim."

Dolu gözler ile ona bakıyordum. Onun ki de benden farksız bir şekilde

" şimdi sana üç evet sunacağım ama sadece ikisini söyliyeceğim. Ya benim evlenme teklifime evet dersin , yada yine evet dersin"

İkimizde gözlerimizden akan yaşlar ile gülmüştük ilk yanaklarımdan akan yaşları sildi sonra cebinden siyah bir kutu çıkartı. İçinde iki alyans olan bir kutu

"bu yer her anımıza şahit oldu. Bu yıldızlar her anımıza şahit oldu. Şimdi  de seninle güzel bir adım atmama şahitlik olacaklar. Park Jimin... Bugün ve bundan sonra Jeon Jimin olur musun?"

Gözlerim anında parıldadı. Kafamı onaylar şekilde salladım

"yani evet"

Ellerinden tutup gözlerinin içine baktım

"başka bir şeçeneğim yokmuş. Eşim söyledi."

İkimizde kahkaha atmaya başlamıştık. Bana sıkıca sarılırken. Taki arkadan gelen Jin hyungun sesi ile

"artık takın şu yüzükleri be iki saattir ağaç olduk, yemek yedirmedim bu zaten aç karnım aç aç"

Sesini oraya doğru bakınca bütün tayfanın orada olduğunu gördüm. Hepsi isyan eder gibi Jin hyunga bakarken, Jin hyung kollarını bağlamış onları 'ne doğru değil mi'
Bakışı atıyordu

" güzelim parmağını uzat yoksa Jin hyung o parmakları kesecek "

Gülerek ellemi ona uzattım. Küçük alyansı parmağıma takmıştı. Kutuyı bana doğru uzattı. Kutudan çıkan alyansı onun kemikli parmağına taktım. Aah çok hoş durmuştu

İlk ellerimize ardından gözlerimize baktık. Sonra özlediğim dudaklarımı buluştu. Arkadan gelen alkış sesleri ile beraber müzik ve geceyi aydınlatan havai fişeklerle


Biraz kısa olmuş olabilir ama gerçekten artık aklıma birşey gelmedi affedin beni. Güzel bir yazdığımı umuyorum. Umarım beğenirsiniz.

İyi okumalar

Lütfen diğer kitaplarımı da okuyun

Pandaları sizi seviyorum

Passionate Love (Kookmin) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin