YENİDEN DOĞUŞ;

22 13 4
                                    

(İlk bakışın büyüsünü hayal dünyanıza bırakıyorum...)

Kafamın içinde duyduğum ürkütücü ses kesildikten sonra adımı çağıran anons tekrar yapıldı. Kendime gelmem bir kaç saniye sürdü. Ardından meydana geldiğimde herkesin gözü üstüme dikilmişti, tüm amfinin gözleri üstümdeydi. Alana geldiğimde bilge iyi olup olmadığımı sorar gibi baktı, bende ona gülümsedim. Daha sonra benden diz çökmemi ve konsantre olup zihnimi ona açmamı istedi. Dediklerini yaptım ve sağ elim havadayken işaret parmağını avucuma koydu. Aradan geçen bir kaç dakikadan sonra  fazlasıyla  yüksek bir sesle ''Bu olamaz, hayır, böyle bir şey mümkün değil. İnanılmaz!'' diye bağırmaya başladı. Bilge aynı şeyleri bir kaç kere daha tekrar ettikten sonra Alexander Ethan ayağa kalktı ve ''Bilge neler oluyor söyle bize!'' diye bağırdı. Amfiden kokru ve şaşkınlık nidaları yükseliyordu. Bende yavaşça kafamı kaldırmaya çalıştım ama bilge kafamın üstündeki eliyle buna izin vermedi ve çok yükses bir sesle ''Lena Steven, daha önce hiç görmediğim kadar büyük bir güçle korunuyorsun. Bu korumayı sağlayan her kimse sana dehşet verici derecede büyük bir güç vermiş. Bölümünü açıklamak gerekirse Duplo Kademesi, İksir yapımı, Büyücülük, Savaşçı ve Değişebilenler özelliklerinin tümünü kullanabilir.'' dedi. Herkesin içinde olduğu o dehşete bende düşmüştüm. Neden herkesin en fazla iki gücünün olduğu bir okulda benim dört gücüm vardı? Ya da neden herkesin normal olduğu bir ortamda ben bu kadar farklıydım? Bilgenin sözünün bittiğini anladığımda yavaşça başımı kaldırdım ve etrafıma baktım. Alexander Ethan hala ayaktaydı ve bana çok tuhaf bakıyordu. Zaten herkes çok tuhaf bakıyordu. Bu bakışların ardından bilge bana sessizce ''Sakin ol Lena. Dik dur ve ne kadar güçlü olduğunu onlara kanıtla ama lütfen daha sonra yanıma gel de şu gücün hakkında bir araştırma yapalım olur mu kızım?'' dedi elini omzuma koyarak. Ardından destek verir gibi omzumu sıktı ve beni oturduğum yere doğru yönlendirdi. Ama o an sanki ayaklarım beni taşımayı reddediyordu. Vücüdum baştan ayağa ürperdi. Başıma bir ağrı girdi ve aynı anda miğdem bulandı. Elim istemsizce yanan ay lekeme gitti. Bilge yine hiç kısmadığı yüksek sesiyle ''Lena iyi misin kızım?'' dediği an bir nebze olsun kendime gelmek için nefes almaya çalıştım. Daha sonra bilge yanındaki kadınlardan birine bana odama kadar eşlik etme talimatı verdi. Kadın gelip kolumdan tuttu ve bana odama kadar eşlik etti. Odama girdiğimde hemen yatağıma gittim ve pencereme uzandım. Penceremi açıp derin bir nefes aldım ve yüzüme değen soğuk rüzgarla gözyaşlarımı serbest bıraktım.

Daha önce yaşadığım en büyük aksiyon bahçemizdeki çiçekleri toplarken bir arıyla konuşmaktı. Ama onun gerçekliğine de kendimi kandırıyorum diye düşünüp inanmamıştım. Ya da çatıya çıkıp yağmur yağmasını dileyip yağmur yağdırmıştım. Ona da yağmurun yağası varmış diye düşünüp umursamamıştım. Karşıma çıkan çoğu şeyi tesadüf diyip umursamamıştım ama şu an çoğu şeyi kendim yapmış olmak o kadar ürkütücü ve ağır geliyordu ki. Bütün bunlar sanki bana bir yükmüş gibi geliyordu. Ben böyle sorumluluklar istemiyordum ki. Böyle ağır sorumlulukları kaldıramazdım. Düşüncelerimin ağırlığı karşısında kendimi yatağıma bıraktım ve ağlayarak uyuyakalmıştım.

Ne kadar olduğunu hesaplayamadığım bir sürenin sonunda hava iyice kararmışken odamın kapısının deli gibi dövülmesiyle yerimden sıçrayarak uyandım. Yataktan kalktıktan sonra saçıma biraz çekidüzen verdim ve kapıyı yavaşça açtım. Karşımda iki tane kız duruyordu. Birinin elinde yemek tepsisi vardı ve üzerinde dumanlar uçuşuyordu. Kızlardan biri kumral, kahverengi gözlü ve uzun boluydu. Diğeri ise esmer ve yeşil gözlüydü biraz da minyondu. Tepsiyi elinde tutan uzun kız susarken, minyon olan zarifçe ''Merhaba Lena nasılsın? Şimdi daha iyisindir umarım. Sen yemekhaneye gelmeyince biz de yemeğini odana getirelim dedik.'' dedi fazlasıyla çekingen bir tavırla. Çekinerek konuşması kendimi kötü hissettirmişti. Bende daha samimi bir tavırla ''Çok teşekkür ederim kızlar, çok zarifsiniz. Lütfen içeriye gelin.'' dedim içten bir şekilde. Geçmeleri için kenara çekildiysem de birbirlerine bakışıp durdurlar. Kızların bu hali biraz canımı sıkmıştı ''Kızlar, daha önce hiç insan yemedim. Ve daha önce kimseye kabalık etmedim. Lütfen içeri gelin hem daha sizi tanımıyorum bile, belki tanışırız.'' dedim otuz iki diş gülümseyip. Kızlardan uzun olan da bana gülümsedi ve içeri doğru bir adım attı. Daha sonra ikiside içeri girince kapıyı arkamdan kapattım.

LACREHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin