1| Herşey Şimdi Başlıyor

7K 81 6
                                    

19.30 - İstanbul / Türkiye

"Sence kabul edilecek mi anne?"

"Kabul edilmemek için hiçbir sebep göremiyorum. Üniversite'yi orada bitirdin. Hem de derceyle. Hem dil bilgin var. Benim kızımı değil de kimi alıcaklar?" diye kızına güven vermeye çalıştı yaşlı kadın.

"Bilmiyorum, garip hissediyorum ya.."

"Açacak mısın artık şu maili Aylin?"

"Tamam..." diye bilgisayarına yöneldi.

Titreyen elleri yavaşca bağlantıya doğru tıkladı. Yazan Korece yazıları okumaya çalışıyordu.

Bir anda donuk bir ifadeyle annesine döndü.

"Ne oldu? Ne yazıyor? Almışlar mı seni ekibe?" diye merakla sordu annesi. Çünkü kabul edilmezse kızının ne kadar üzüleceğini biliyordu. Bu en son isteyeceği şeydi.

"Anne..." diye yalandan mırıldandı Aylin. Sonra birden,
"Bavulu hazırlamaya başlayalım hemennn!!" dedi.

"Biliyordum zaten böyle olacağını. Benim kızımsın sen"

Böylelikle Fotoğrafçılık Bölümü'nden yeni mezun olmuş Aylin, tek bir yaz ayını evde geçirdikten sonra yeniden dört yıldır üniversite okuduğu Kore'ye geri dönüyordu.


23.30 - Bangkook / Tayland

Arthit tam şu sıralar ajanstan çıkmış arabayla eve doğru ilerliyordu.
Yorgundu. Reklam ajansında modellik yapmak kolay gibi görünse de yerel bir popülerliği vardı ve sıkı çalışması gerekiyordu.

Son işi bir uçuş firması  reklamıydı. Reklam çekimleri Seul'de gercekleşeceğinden şimdi eve gidip dinlenmesi ve yarınki yolculuk öncesi güzel yüzüne iyi bakması gerekiyordu.

"Benimle daha ne kadae oynayacak bu adam?"

"Art sakin o artık."

"Sakin falan olmuyorum. Sözde menajerimsin ama bir halta yaradığın yok."

"Biraz ağır konuşmuyor musun?"

"Bir köle için fazla cesur özür dilerim saygıdeğer menajerim."

"Art bir sene sonra zaten sözleşmen sona erecek. Sabret. Şirketten de benden de kurtuluyorsun."

"Sabırla bekliyorum"

Gergin konuşma eve varılması ile sona erdi. Arthit artık ciddi anlamda kullanıldığı kanaatindeydi. Ve buna bir son verme niyetindeydi.

Planı Kore'ye indikleri an yok olmak. Sabaha karşı uçaktan indikten sonra bir daha bu pislilerin hiçbirini görmeyecekti.

Giyinme odasına doğru ilerledi. Gerekli kıyafetlerini bavula yerleştirdi. Araya bir miktar parayla tabi. Planının kusursuz işlemesi için her şeyi yapıyordu.

Ilık bir duş aldı ve kendini yumuşak yatağına bıraktı.




01.30 - Seul / Güney Kore

Mesaisinin 14. saatindeydi Jae Soon. Kravat boynunu sıkmaya başlamıştı. Son işlemleri hallettikten sonra evine gidebilecekti.

1 yıldır Incheon Havalimanı'nda çalışıyordu. Başlarda severek girdiği işi artık onu yoruyordu. Çünkü daha çok para daha çok mesai demekti. Zaten küçücük bir stüdyo dairede kalıyordu ama yine de giderlerine yetişmek zor oluyordu. Jae Soon da kimseye muhtaç olmamak adına sonucu fazla mesai yapmakta buldu. Ailesinin saçma stratejileri sonucu okulunu bırakmak zorunda kalmasaydı şimdi hem zengin hem özgür bir pilot olabilirdi. Ama o şuan bir görevliden başkası değildi.

Saat 1'e yaklaşırken, takım  lideri;

"Yeni ekip geldi arkadaşlar, toparlanabiliriz" dedi.

Jae Soon dahil 6 kişi sandalyelerini ikinci gruba devretti.
Ayağa kalkmış ilerlerken kulağına ilişen sesle irkildi;

"Gözlerinin altı torba torba olmuş. Fazla oyalanma da dinlen"

Kafasını çevirdiğinde takım lideri ona hafifçe gülümsüyordu. İmalı bir gülüştü bu.

"Buraya yerli yabancı bir sürü insan geliyor. Güzel yüzlü ve canlı kişiler görmek isterler." dedi takım lideri.

Gergin bir şekilde yönüne doğru daha da hızlı adımlarla ilerledi. Üzerini giyinirken giyinme odasındaki aynaya gözü ilişti. Gerçekten de göz altları mosmor olmuştu. Uykusuzluktan başı dönüyordu artık.
Günü bitirmeli ve hızlıca evin yolunu alması gerekiyordu.










İlk bölümün sonuna geldik sevgili okuyucular. Eğer beğendiğiyseniz lütfen vote verin. Eksik bulduğunuz ya da öneride bulunmak istediğiniz şeyleri yorum yoluyla belirtebilirsiniz.
Teşekkürler 🐣

ÜÇ KALP Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin