2 | Merhaba. Ben...

4.1K 72 7
                                    


Incheon Havalimanı / 8.45

"Dikkat! İstanbul - Seul yolcuları lütfen bagajınızı alınız!"

Aylin pasaport sırasının bitmesini bekliyordu. Önündeki birkaç kişi bittikten sonra bavulunu almak üzere ilerleyecekti. Havalimanında en sevmediği şey şu sıra  bekleme işiydi.
Önündeki birkaç kişi de işini hallettikten sonra sıra ona geldi. Belgelerini uzattı. Standta dalgın bir adam vardı. Halinden belli oluyordu. Uykusuz gibiydi.

"Pasaportunuz lütfen."

Garip bir şekilde baktı Aylin.

"Elinizde?"

"Ah, gerçi.. Kusura bakmayın"

Oğlanın garip bir şekilde tatlı gelen tavırları Aylin'in yüzünde bir tebessüm oluşturdu.
Yaklaşık birkaç dakika süren işlemden sonra pasaportunu alan Aylin uzaklaştı.
Ama içindeki değişik bir hisle sürekli arkasına bakıyordu.

'Dünyada gördüğüm en güzel yüz olabilir' diye düşündü bir an.

Arkasına bakmaya devam ederken bir anda heybetli, geniş yapılı bir adamla sertçe çarpıştı.

"Pardon." diyip önüne bile bakmadan uzaklaştı adam.

Sinirlenmişti Aylin. Hayvan gibi cüssesiyle kızı savurmuş bir de yarım ağız 'pardon' diyip dönmüştü.

"Siz onun kusuruna bakmayın lütfen. Şu sıralar biraz asabi" dedi uzun boylu, güzelce yüze sahip olan adam.

Bu masum kıza şok üzerine şok yaşatıyordu buradaki erkekler.
Çünkü aynı az önceki görevli gibi bu genç  adam da son derece yakışıklı ve karizmatik görünüyordu.

"Sorun değil" diyebildi sadece Aylin.

Adam yere düşmüş bavulu kaldırdı kıza verdi. Sonra aynı anda çıkış kapısına doğru ilerlemeye başladılar.

"Siz de mi buradan gidiyordunuz?" dedi Aylin.

"Çıkış burası yanlış hatırlamıyorsam" dedi Adam. Birkaç adım daha attıktan sonra, az önce Aylin'e çarpan adam İngilizce ya da Korece olmadığına emin olduğu bir dilde kızın hizasında ilerleyen adama birşeyler söyledi. Genç adam adımlarını hızlandırdı. Beş dakikalık ilerleyiş sırasında birkaç kere arkasına dönüp Aylin'le göz göze geldi.

Sonunda çıkış kapısına ulaştılar. Aylin herhangi bir taksi bakıyordu.

Art ve yanında gelen menajeri de Kore'deki ajansın göndereceği aracı bekliyordu. Aracın gelişi biraz gecikince artık Art için büyük ve belki bir daha bu kadar kolay eline geçmeyecek bir fırsat geçti.

Menajeri telefonla konuştuğu sırada kalabalıktan faydalanıp gördüğü ilk taksiye atladı.

Menajer bir an için etrafına baktığında Art ortada yoktu. Ve kaçmış olma ihtimali ilk anda aklına gelen şeydi. Çünkü bu deliyi 15 yaşından beri tanıyordu.

O sırada taksinin içinde de bir karmaşa vardı. Az önce minicik bir muhabbet etme fırsatı bulan Aylin ve Art şuan aynı taksideydi.

Aylin kibarlığı elden bırakmadan;

"Kusura bakmayın ama ilk ben bindim."

"Biliyorum. Ama beni idare etmeniz lazım"

Art iki elini önünde birleştirip hafifçe kıza doğru başını eğdi. Bir çeşit ricaydı bu.

Aylin son derece şaşkınlık içerisindeydi çünkü tanımadığı bir adam ya da en azından beş dakikadır tanıdığı bir adam birdenbire taksisine anlamıştı.

ÜÇ KALP Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin