Gerçekler daima acıdır

8 2 0
                                    


Kılpayı kurtulduğum anda evimi hayal ettim. Yumuşak koltuğumu, televizyonumu ve yatağımı. Burnuma tanıdık bir koku geldi. Karşımdaki manzaralı pencerem yavaş yavaş netleşip annemin suretine büründü. Bir dakika. Ne?

"Yine hayal kırıklığına uğratıldım." Şaşkınlığımı gizlemedim. "Anne?" Tırnaklarını teker teker ahşap masaya vurarak dengesiz ritimler oluşturdu. "Bil bakalım kim tarafından" Bana küskünlüğünü belirtircesine arkasını dönüp kollarını birbirine doladı. Asıl darılması gereken bendim oysa. Sebebi dahi söylenmeden ait olmadığım bir yerde yıllarca yaşamak zorunda bırakılmıştım.

Duruşumu düzelttim. "Zorundaydım" Sessiz kaldı. Düşünceli görünüyordu. Ay ışığı gözlerine yıldızlarından birkaçını serperken kemikli suratı gölgelendi. "Seni suçlamıyorum. Asla da suçlamadım" Kafasını önüne eğdi. Sözlerini cımbızla seçiyor gibiydi, bir şey ima etmeye çalışıyor ancak aynı zamanda çekiniyordu da. "Öyleyse sorun nedir?"

"Büyüyorsun" "Evet. 460 yaşındayım" Eski neşesini yitirmişti. Derdi neydi bilmiyordum. "Düşünüyorum da." Sarsak adımlarla yanına gittim. "Artık sadede gelmelisin" Saçlarımı okşadı, gülümsemeye çalıştı ancak hiç ikna olmamıştım. Dediği gibi. Büyüyordum. "Anne olduğunda beni anlarsın"

Yine içinde saklı tuttuğu cümlelerden ödün vermedi. İçim içimi yiyordu. "Sanırım seni hiç anlayamayacağım" Kapıya yönelip gitmeye hazırlandım. "Bekle" Elimi kulptan çekip gülümsedim. Hala sırtım ona dönükken konuştum. "Evet. Anne"

"Eve gidemezsin" Duymak istediğim şey kesinlikle bu değildi. Yüzüm düştü. Sesindeki özgüvenle sarsıldım. İlk defa beni soktuğu durumdan mahçupluk duymuyordu. "Ignis ile çoktan tanıştığınızı biliyorum" İkinci bir küçük çaplı şokla beynim dondu. Kafamı yana eğdim, devamını bekliyordum. "Onunla güvende olacaksın. Seni gizleyecek. Ruh koruyucularından biridir"

Şimdi her şey açıklığa kavuşmuştu işte. Taşlar teker teker yerine otururken onun gizemli hallerini film şeridi misali anımsadım. Neden ortalıktan kaybolup birden çıkageldiğini, geç saatlerde bahçemin önünde dikildiğini ve o gece beni yaratığın ellerinden nasıl çekip aldığını.

"Aklından ne geçiyor bilmiyorum ama" Gözlerimi meydan okurcasına gözlerine diktim. "Kendi başımın çaresine bakacak kadar çok şey yaşadım.Beni dünyada da hapsetmeni istemiyorum" Ne söyleyeceğinin fazla üzerinde durmadım. Muhtemelen olgun davranmam gerektiğini öğütleyecekti bana. Tekrar geçit oluşturduğum sırada kapı şiddetle açıldı ve adeta beni köşeye savurdu. "Onu bulamıyorum"

Ignis. Buradaydı. Düştüğüm yerden kalkarak içimde biriken siniri sesime yansıttım. "Buldun işte" Üstünü başını yavaşça süzdüm. Sırılsıklamdı. Biraz da hırpalanmış görünüyordu. İşaret parmağımı göğsüne bastırdığım sırada titreme gelse de belli etmedim. "Senin aksine, hala tek parçayım"

Dediklerime aldırmadan parmağıma bakıp kaşlarını çattı. Pes etmek istemesem de usulca geri çekildim. Görünmez sınırlarını aşmıştım herhalde. Tüm bu saçmalığı arkamda bırakmak en mantıklısı gibi göründü gözüme. Omuzlarım düştü. "Artık gitsem iyi olur"

Islak saçlarını geriye atıp rahatça konuştu. "Eve mi?" Burun kemerimi sıktım. Atmosferi daha fazla germemek adına bakışlarından kaçındım. "Evet. Sakıncası yoksa tabi" "Onu Vendigolara sunmuşsun. İçinde orji yapıp cirit atıyorlar"

İlkin hazmedemedim. Dudaklarım o şeklini alırken şaka yapıyor olmasını diledim. Bakışlarım anneme kaydı. Onun da benden eksik kalır yanı yoktu. "Sana neden inanayım ki?" Gülümseyip kulağıma eğildi. "Gidip kendin de görebilirsin. Ama bunun, gördüğün son şey olup olmayacağını bilemem" İçimden suratına yumruk atmak geldiyse de gözümün seyirmesiyle yetindim. Suçu kendime buldum. Asla adil bir anlaşma yapmayacaklarını kestirmem gerekirdi. Sözleri ağır çekimde kulaklarıma ulaştı. Geriye çekildi. "Güven sorununu aşmalısın. Benimle gelseydin beklenmedik sürprizlerle karşılaşmazdın"

KOVULMUŞLARIN AŞKIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin