Sabah kalktığımda rutin işlerimi halledip Baek Hyun'un odasına gittim. Bir az konuştuktan sonra isteği üzere kahvaltıyı onun odasında yaptık.
Yemekten sonra odasından çıkmamasını ve bir saate döneceğimi söyledim. Uslu bir "çocuk" olup beni dinleyeceğini söyledi. Odasından çıkmasını istemememe sebep, o adamın ben olmadığımda Baek Hyun'a zarar vermesinden korkmamdı.
Hızlıca hazırlanıp taksi çağıracakken bayan Byun beni kendi şöförlerinden biriyle gönderdi. Böylece daha çabuk gitmiş ve az olan eşyalarımı bir bavula yerleştirip arabaya binmiştim.
Geldiğim gibi bavulu odama bırakıp Baek Hyun'un odasına girdim. Beni gördüğü gibi
He Ra'yı bırakıp yanıma geldi.BH: Ha Ru, so-sonunda d-döndüm. Can-nım sıkıl-sıkılıy-yordu.
HR: Artık buradayım. Bir daha gitmeyeceğim. Bahçeye çıkalım mı?
Başını sallayıp elimi tuttu. Bahçeye çıkıp serin bir yere oturduk. Uzanıp başını dizlerimin üstüne koydu.
BH: Saç-saçlarımla oyn-oynar mı-mısın?
Ellerimi saçları arasına daldırıp karıştırdım. Parmaklarım arasındaki yumuşak saçlar beni rahatlatıyordu.
BH: İ-ilk k-kez an-annemden ba-başkası b-bana il-ilgi göst-gösteriyor. B-beni se-seviyor. An-annemden ba-başka k-kimse be-beni sev-sevmiy-yordu. Y-ya sini-sinirleniyor, y-ya da bağı-bağırıyorlar. B-bana kö-kötü şey-şeyler s-söyleyip al-alay ed-ediyorlar. A-ama s-sen ya-yapmadın. B-beni ko-korumak ist-istedin..
HR: İnsanların kusurlarıyla, zayıf noktalarıyla dalga geçilmesinden nefret ederim. Kendini koruyamayan insanlarla uğraşılmasından nefret ederim ve onları korurum.
BH: B-bana ac-acıyor mu-musun?
Gözleri hüzünle dolduğunda gülümsedim ve başımı iki yana salladım.
HR: Sana acımıyorum. Sana ilgi gösteriyorum. Çünkü buna ihtiyacın var. İlgiye ve sevgiye ihtiyacın var, Baek Hyun ve ben bunu karşılamak istiyorum.
BH: B-bana acı-acımad-dığın i-için te-teşek-kür ede-ederim.
HR: Acınılacak biri varsa, o da senin üvey baba bozuntun.
BH: Bo-bozuntu n-ne dem-demek?
HR: Bilmiyor musun?
BH: Ha-hayır..
HR: Gereksiz gibi bir şey işte. Çok kafana takma.
BH: Ka-kafana tak-takma n-ne dem-demek?
Şaşkınlıkla yüzüne baktığımda gayet ciddiydi.
HR: Düşünme demek.
BH: An-anladım..
Çok şükür..
HR: Saçlarını da iyice dağıttım..
BH: Yi-yine ta-tarars-sın?
HR: Tamam, eve gidelim.
Kalktığında ben de kalktım. Hep yaptığı gibi elimi tuttu. Önce birleşik ellerimize, sonra da bana bakıp gülümsedi.
BH: El-elini tu-tuttuğumda kendi-dimi güv-güvende hissed-hissediyorum..
HR: Elimi istediğin zaman tutabilirsin, Baek Hyun.
Gülümsemesi genişlemiş ve eve doğru yürümüştük. Salondan geçtiğimizde Bay Byun da oradaydı. Baek Hyun onu gördüğü gibi elimi sıkıp başını eğdi. Korktuğu ve buradan çabuk geçmek istediği belliydi. Adımlarımı hızlandırmışken, sesini duydum.
By.B: Ha Ru?
İsmimi ondan duymak iğrençti. Baek Hyun korkuyla bana döndüğünde güven verir şekilde elimi omzuna koydum ve kulağına fısıldadım.
HR: Odana çık ve beni bekle..
BH: Di-dikkat e-et..
O da benim gibi fısıldayıp odasına gittiğinde arkama döndüm.
HR: Buyurun, bay Byun?
By.B: Bana kahve yap. Vaktin varsa, seninle Baek Hyun hakkında konuşacağım.
Ne? Benimle ne konuşacak? Dayak işini bana mı devredecek?
HR: Yalnız.. benim burada işim
Baek Hyun'la ilgilenip bakıcılığını yapmak. Size hizmet etmek değil. Kahveyi hizmetçilerinizden biri yapar. Ayrıca, size ayıracak vaktim yok. Baek Hyun beni bekliyor.By.B: Ben senin patronunum. Saygı duyman gerekmez mi? İstesem şimdi seni kovarım.
HR: Birincisi, beni siz değil, bayan Byun işe aldı ve yalnız o kovabilir. Bayan Byun ve
Baek Hyun da beni sevdiğine göre de bu biraz zor. İkincisi, saygıyı hakedilen insana verilir. Yoksa kime saygı? Neye saygı? Hepsi bir birine girer..By.B: Seni edepsiz! Ailen sana büyüklerinle nasıl konuşacağını öğretmedi mi?!
Gülümsedim ve bir kaç adımda yanına vardım.
HR: En azından, sizin gibi para için zararsız bir çocuğa annesinden gizli işkence edip dövmüyorum.
Gözleri şaşkınlıkla büyürken keyifle gülümsedim.
By.B: Sen nasıl-
HR: Kötü günler, bay Byun.
Arkamı dönüp sırıtarak
Baek Hyun'un odasına yol aldım. Kapıdan içeri girdiğim gibi yanıma geldi.BH: Ha Ru?
Hızımı alamayıp sarıldım.
BH: Ha Ru, ne-neler ol-oluyor?
Kollarımı çekip saçlarını sertçe karıştırdım.
HR: Senin üvey baba bozuntunu fena morarttım, Baek Hyun. Görmen gerekirdi...
BH: Mo-morartmak n-ne dem-demek?
Gülümsedim.
HR: Boş ver.. hadi saçlarını tarayalım..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çocuk bakıcısı
FanfictionŞaka mı bu? Çocuk bakıcısı diye işe girmiştim ama baktığım çocuk 24 yaşında genç bir erkekti! Başlangıç:03/07/20 Bitti:09/08/20