33. bölüm

876 65 35
                                    

Tüm neşem kaçmışken,
Baek Hyun'la dönüp bir birimize bakmıştık. Bir kaç saniye sonra annesine döndü.

BH: B-ben te-tedavi o-olmak iste-istemiyorum, a-anne..

Kaşları çatıldı.

B.A: Ne? Neden? Hep bunu istemiyor muydun?

Masanın altından elimi tuttu.

BH: E-eğer b-ben ted-tedavi olu-olunursam, Ha Ru gi-gidecek. On-onu gö-göremey-yeceğim. T-tedavi ol-olmak iste-istemiyorum..

Annesi bana bakış attıktan sonra tekrar Baek Hyun'a döndü.

B.A: İstersen, görebilirsin. Geçici bir hiss ve arkadaşlığınız yüzünden mi tedavi olmak istemiyorsun?

Geçici bir hiss... Keşke sadece geçici bir hiss olsaydı...

BH: Ha Ru'nun gi-gitmesini is-istemiyorum..

B.A: Bak Baek Hyun, doktordan randevu bile aldık ve yarın gidiyoruz. Hayatın boyunca insanların seni dinlemek sabırları tükenmesini, seni dinlemekten sıkılmalarını mı izlemek istiyorsun? Böyle hasta mı kalmak istiyorsun?

Gözlerimin dolmaması için alt dudağımı ısırırken, Baek Hyun'un gözleri çoktan dolmuştu.

BH: Se-sen, be-beni din-dinlerken, sa-sabrın tü-tüken-nebilir, a-ama Ha Ru be-beni so-sonuna k-kadar din-dinliyor. B-belki de ya-yanılmışım. B-beni an-annem ve Ha Ru d-değil, sa-sadece Ha Ru se-seviyor. Ve b-ben ha-hasta d-değilim..

Masadan kalkıp odasına doğru giderken, peşinden gittim. Kapıyı kilitledikten sonra sıkıca sarılmıştık. Hıçkırarak ağladığında gözlerimdeki yaşları tutamamıştım.

Titreyen vücudu canımı yakıyor, kollarımı daha fazla sıkılaştırmıştım. Gözyaşları artık boynumu ıslatmıştı.

Daha önce defalarca ağladığını görmüştüm ama hiçbiri bu şekilde değildı. Bu kadar uzun değildi. Ya da bu kadar içten..

Gerçekten çok mu kırılmıştı?

HR: İyi misin?

BH: De-değilim.. an-annem be-beni se-sevmiyor, Ha Ru.. s-senden ba-başka ki-kimse b-beni se-sevmiyor..

HR: Hayır, öyle değil.. annen seni sevmese senin için doktor aramaz ki..

BH: Aama b-biz ay-ayrılacağız..

Biliyorum..

HR: Hayır, ayrılmayacağız. Ben Da Eun'ın evinde olacağım. Döndükten sonra beni görmeye gelebilirsin. Hem, iyileşmek istemiyor muydun? Konuşmanı düzeltmek istemiyor musun?

BH: A-ama se-sen b-beni bö-böyle se-seviyorsun.. yo-yoksa, s-sen de mi be-benden sı-sıkılıyorsun? Sab-sabrın mı tük-tükeniyor? B-beni... Ha-hasta ol-olarak mı gör-görüyorsun?

HR: Hayır..

Geri çekilip yüzünü ellerimin arasına aldım. Gözyaşlarını silip, kızarık gözlerine baktım.

HR: Beni hiç tanımadın mı? Sana ne demiştim? Konuşman seni tatlı yapıyor ve seni dinlemek heyecanlı oluyor. Doğru söylüyorsun. Seni böyle seviyorum. Oyun oynadığımızda, yemek yediğinde, güldüğünde, konuştuğunda... Bunlar bana sorun yaratmıyor ki... Seni dinlemeyi seviyorum. Ama bu her kes için geçerli olmayabilir... Tedavi olursan, sesin daha da güzelleşecek. Mesela sana istesem de küsemeyeceğim. Her kes sesini çok sevecek. Ömrün boyunca burada kalamazsın ki... Bak, ben senin hep yanında oldum ve şikayetçi değilim. Seninle oyun oynadık, yemek yedik, uyuduk, konuştuk ve en önemlisi de bir birimizi sevdik. Şimdi senin de bir ilerleme kaydetmen gerekmez mi? Senin de bir şeyler yapman gerekmez mi?

Başını onaylı anlamda salladı.

HR: Tedavi olacak mısın?

Tekrar başını onaylı anlamda salladığında yavaşça yanağını öptüm.

HR: Şimdi geliyorum..

Ellerimi yanaklarından çektim ve dışarı çıktım. Çok yemediği için aç olduğunu biliyordum, çünkü ben de açtım. Bu yüzden mutfağa inip yiyebileceğimiz bir şeyler hazırladım. Geri odasına çıkıp kapının önünde durdum.

HR: Baek Hyun, kapıyı aç.

Saniyeler içinde kapı açıldı. İçeri geçip tepsiyi masaya bıraktım ve ona döndüm.

HR: Aç olduğunu düşündüğüm için yemek getirdim..

Gülümsedi ve yaklaşıp masaya oturdu. Sessiz yemeğimizin ardından tepsiyi geri mutfağa götürüp odasına çıktım. Yatakta oturmuş bana bakıyordu. Buruk şekilde gülümsediğimde, aynı ifade onun da yüzünde oluştu.

Gardırobun üstünden bavulunu alıp içine giyebileceği bir kaç kıyafet koydum. İşim bittiğindeyse fermuarını kapatıp kapının yanına koydum.

Pijamalarını alıp yanına yaklaştığımda gözlerini  dolduğunu gördüm.

HR: Hadi ama..  böyle ağlayacak mısın? Ben üzülmüyor muyum sanıyorsun? Senden ayrı kalmak bana da kolay gelmiyor. Hem, ağladığında, beni üzüyorsun.. üzülmemi istiyor musun?

BH: Ha-hayır..

Pijamalarını yatağın üstüne bırakıp gözyaşlarını sildim.

HR: Sen burada üstünü değiştir. Ben de banyoda değiştireceğim. Ama sakın ağlama,  tamam mı?

BH: T-tamam..

Kendi pijamalarımı alıp banyoya girdim. Üstümü değiştirdikten sonra kapıyı bir az araladım.

HR: Gelebilir miyim?

BH: G-gel..

Kapıyı açıp dışarı çıktım. Kıyafetlerimi sandalyeye bıraktıktan sonra yatağı açtım. Uzandığımda o da gelmiş, başını göğsüme yaslayıp sarılmıştı. Üzgün olduğunda ve ağladığında hep böyle uyurdu. Ben de her zaman ki gibi bir elim sırtındayken, diğer elimle saçlarını okşuyordum.

HR: Annen seni sevdiği için tedavi olmanı istiyor, Baek Hyun. Belki, bir kaç gün bir birimizi göremeyeceğiz, ama sonunda iyileşeceksin. Geri döndüğünde beni Da Eun'ın evinde bulabilirsin. Ama eğer... Beni bulmak istemezsen...

Ağlamamak için büyük uğraş veriyordum.

HR: Seni çok sevdiğimi unutma, olur mu? Seni sevdiğimi unutma, çünkü bu söylendiği gibi geçici bir hiss değil..

BH: Se-seni bu-bulacağım...

Umarım..

Bir süre sonra düzenli nefes alış verişini duydum. Rahatça ağlayabileceğim an sonunda gelebilmişti.




Çocuk bakıcısıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin