2.BÖLÜM

128 55 21
                                    

Sınıfın kapısını vurdum heyecanla. Kalbim yerinden çıkacaktı.

'Gel!'

Sınıfın kapısını yavaşça açıp içeri girdim. Meraklı gözlerle bana bakan yaklaşık 10-15 kişi vardı.

'Evet bugün gelen yeni öğrenci sen olmalısın?'

Orta yaşlardaki sevimli kadına utançla gülümseyip başımı salladım. Daha sonra sınıfa döndüm.

'Merhaba ben Ceren!'

Sınıftan gelen 'Tenceren' sözüne birkaç kişi hariç diğerleri gülerken ben göz devirip en arkadaki bir çocuğun yanına oturdum. Hahaha fazla komik ama!

Sarışın mavi gözlü bir çocuğun yanına oturdum.

'Merhaba ben de Berk!'

uzattığı elini tuttum.

'Tanıştığıma memnun oldum Berk.'

Gülümsedim.

Kafamı sağ tarafa doğru çevirdiğimde tanıdık bir yüzle karşılaştım. Daha önce gördüğüm biri olduğuna eminim ama nerede gördüğümü hatırlamıyorum. 1-2 saniye göz göze geldikten sonra rahatsız olup gözlerini kaçıran taraf ben oldum. Etrafa baktığımda meraklı birkaç çift gözle karşı karşıya kaldım. Zil çaldığında çoğu kişi dışarı çıktı. Dışarı çıkanların arasında Berk'te vardı. Berk garip bir çocukta ders boyunca birkaç bir şey hariç konuşmamıştık ama gözlerinden yaşanmışlık akıyordu anlamıştım. 

Cam kenarında oturduğum için rahatça dışarıyı izleyebiliyordum. Yanıma birinin oturduğunu hissedince kafamı çevirdim. Bu, bu o çocuktu...

'Uzun ve Ukala!' diye fısıldadım. Elini uzattı. 'Hayır canım ben Kerem! sen de... Minik ve Öfkeli olmalısın. Aynı zamanda yakından daha da güzelmişsin.' Hemen sonra yanlış bir şey söylemiş gibi gözlerini kaçırdı. Gülümsedim.

'Hayır canım ben Ceren!' dedim onu taklit ederek.

'Sen başka okulda değil miydin? Neden buraya geldin? Yetimhanenin koleje verecek kadar parası var mı?' Art arda sorularını sıralarken kaşlarımı çatmış öylece ona bakıyordum. Sırıtıyordu.

'Bunun seni ilgilendirdiğini sanmıyorum. Hem nereden biliyorsun ki yetimhanede olduğumu?'

'O gün yetimhaneden çıkarken çarpışmıştık çünkü.',

'Bu seni hiç ilgilendirmez ayrıca bakıyorum da çarpıştığımızı bile unutmamışsın.'

'Unutmadım değil, unutamadım.'

'Neden?'

'Bilmem!' dedi sırıtarak, hemen sonra devam etti.

'Yetimhanede büyümüş ve yıllarca devlet okullarına gitmiş biri böyle bir yere gelince ne yapacağını bilmez ama değil mi? Eminim sen de bilmiyorsundur. İstersen öğretebilirim' Gülüyordu. Terbiyesiz cidden çok terbiyesiz.

Gülme sırası bendeydi;

'Çok iyi yerlerde büyümüş ve yıllarca ailesiyle yaşamış ama ailesinin ona gram terbiye vermediği bir kişi terbiyeli insanlarla nasıl konuşacağını bilmez ama değil mi? Eminim sen de bilmiyorsundur. İstersen öğretebilirim.' dedim gülerek, bozulduğu belliydi. Kalktı ellerini sıraya koydu derin bir nefes alıp konuşmaya başladı.

'Seninle çok işimiz var Ufaklık!'

'Seninle hiçbir işimiz yok Ukala!'

Göz kırpıp yanımdan uzaklaştığında sınıfta olan herkesin bize baktığını gördüm. Kerem sınıftan çıkmıştı bile. Diğer iki ders boyunca Keremle hiç konuşmamıştık.

...

Sınıfın kapısında yaşlı bir adam gözüktü bu çokça bahsedilen matematik hocası Serkan olmalıydı. Sınıfa göz gezdirdikten sonra gözleri Kerem'in üzerinde sabitlendi.

'Kerem oğlum, sınıfınıza yeni gelen arkadaşınıza okulu tanıtma görevini sana veriyorum.'

'Tamam hocam, tabi tanıtırım.' dedi gülerek. 

Harika değil mi(!) Okulu tanıtacak başka kişi yok mu ya?

Öğle yemeği okulu tanıtacağını söyledi.

...

'Evet, hadi gel bakalım. Birinci kattan başlayalım gezmeye.'

Kafamı sallamakla yetindim. Bana resim odasını laboratuvarı gösterirken ben ise başka şeylerle ilgilenip onu dinlemiyordum.

'Burası da öğretmenler odası.'

Bana baktığını hissedebiliyordum ama yüzümü ona dönmedim.

'Ceren, Ceren beni dinliyor musun?' dedi kaşlarını çatarak.

'Hayır!' dedim oldukça sert ve net bir şekilde.

'Neden?' 

Ağır ağır döndüm ona doğru.

'Çünkü canım öyle istiyor.' Açık ve net oldu bence.

'Benimde canım sınıfta oturmak istiyor ama gel gör ki görev verildi.' dedi omuz silkerek. Derin bir nefes aldım.

'Kabul etmeseydin Kerem, ben mi zorladım kabul et diye? Hem kabul ederken de gayet mutlu gözüküyordun.'

O kadar sakin cevap vermiştim ki ben bile kendime şaşırmıştım. Dudaklarını büzdü alayla.

'Bazen çok kırıcısın!'

Kahkaha attım.

'Bunu bana sen mi söylüyorsun?'

Bir anda yüzü düştü. Aklına sabah ki konuşmamız geldi sanırım. Yüzüme mahcup bir ifadeyle baktı.

'Sabah seni kırdım değil mi?'

Cevap vermedim.

'B-ben özür dilerim Ceren, yani ben aslında öyle biri değilim.'

Acıyla gülümsedim.

'Yani inan ben de bilmiyorum neden öyle davrandığımı. Sanırım sınıftaki o kadar kişi bize bakarken bende böyle aptalca bir şey yapma gereği duydum.'

Gözleri gözlerimdeydi. Çok derin bakıyordu, çok içten...

'Ben gerçekten özür dilerim, üzgünüm.'

'Sorun değil.' dedim kısaca ve cevap vermesini beklemeden sınıfa çıktım. 

Gerçekten sorun yok muydu? Evet kırılmıştım ama sanırım onu affetmiştim. Bu kadar kolay affedebileceğimi ben de bilmiyordum. Sahi ya onu öyle üzgün göremeye neden dayanamadım?



Evet biraz kısa bir bölüm oldu farkındayım. Telafi edeceğim...

Sonraki bölümlerde görüşmek üzere <3

YARIM KALAN HAYAT (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin