El ele tutuşmuş, masum gözlerle Doyoung'ın öfkeli suratına bakıyorduk. Doyoung her an bizi parçalayacak gibiydi, Rosé ise gergin bir gülümseme ona sarılıyordu.
"Aşkım hadi ya, ne olacak!" diye yalvardı Rosé, onun yanağına bir öpücük kondurmak için suratını ona yaklaştırırken.
Doyoung, gözlerini bizim üzerimizden çekmeden onun suratının tam ortasına elini koydu ve geriye itti.
"Dokunma bana."
"Peki..." diye mırıldandı Rosé, alt dudağını sarkıtarak kollarını ondan çekerken."Siz..." diye tısladı Doyoung, işaret parmağını bize doğrultarak.
Hafiften korkarak Johnny'nin elini daha sıkı tuttuğumda, Johnny elime bir öpücük kondurdu.
"... Siz beleşçi birer ruh hastasısınız, ikinizden de nefret ediyorum."
"Tamam oğlum, zırlama. Ne kadar para istiyorsun?" diye sordu Johnny, onun hatırlanmasına daha fazla dayanamayarak.
Doyoung anında gülümsedi."Yüz dolar. Sökül, sürtük."
Johnny oflayarak elini elimden çekti ve cebinden cüzdanını çıkartarak kimseye göstermemeye çalışarak cüzdanını açtı.
"Direkt açsana." dedim, ne yapmaya çalıştığını anlayamadığımdan.
Bana ters bir bakış attı.
"Ayıp kızım, herkesin içinde açılmaz öyle lök diye." diye tısladı öfkeyle.
Ona göz devirerek önüme döndüğümde, cüzdanından çıkardığı paraları Doyoung'a doğru uzattı.
"Al şunu, al, sinir etme."
Doyoung ona sırıtara paraları cebine attı ve bize dövmeci koltuğunu işaret etti."Söyleyin bakayım, ne dövmesi istiyorsunuz?"
On sekiz yıllık hayatımda kendimi bildim bileli resim yapıyordum ama bu akşam Johnny ve kendim için çizdiğim yeni dövmeler hayatımda çizdiğim en güzel şeylerdi. Basit ve küçük olsalar da arkalarındaki anlam yalnızca ikimizin anlayabileceği kadar özeldi.
Ellerimize Johnny için Apollo, benim için Dionysos dövmesi yaptıracaktık, el ele tutuştuğumuzda öpüşen birer Apollo ve Dionysos dövmesi.
Doyoung'ın deliler gibi 'Entelektüel fetişleri olan birer sapyoseksüel ruh hastası' olduğumuz hakkında çığlıklar attığı, Rosé'nin Doyoung onu öpmediği için ağlayarak burnunu hırkama sildiği, benim ve Johnny'nin dövmelerimizle aşk yaşayarak geçirdiğimiz bir saatin ardından, doğruyu söylemek gerekirse kararlarımı sorguluyordum.
Birincisi; artık bir hırkam yoktu çünkü onu direkt fırlatıp Rosé'ye vermiştim.
İkincisi; elim yanıyor, kaşınıyor ve acıyordu.
Üçüncüsü; Dövmem yapılırken, su içmek için ayağa kalkarak Doyoung'a doğru eğilmem gerekmişti ve Johnny sürekli olarak popoma vurup, kilo verdiğim hakkında bana bağırıp durmuştu, bu yüzden özgüvenim yerlerde sürülüyordu.
"Lütfen defolun gidin artık." dedi Doyoung, kendisini yorgunca koltuğa atarken.
"Gidiyoruz ya salak." diye bağırdım ona doğru, montumu giyerken.
Doyoung ikimize de elini bizi kovar gibi savurduğunda ona göz devirdim ve Rosé'ye el sallayarak çıkışa ilerledim. Johnny, anında elimi tutarak dövmelerimize gülümsediğinde, gülerek başımı onun koluna yasladım."Sana bir şey söyleyeyim mi?" diye mırıldandı, başını bana doğru çevirerek.
Başımı onun kolundan çekmeden başımı salladığımda, saçlarıma bir öpücük kondurdu.
"Bir şeylerle benim kadar iyi başa çıkamayacaksın, olduğun kişiyi kaybedip içten içe mahvolacaksın diye çok korkuyordum ama şimdiden, bir hafta bile olmadığı hâlde normal bir insan gibi davranmakla gayet iyi başa çıkıyorsun."
"Çarklarım hâlâ hızlı dönüyor, ilaçlarım da sakızlarım da hâlâ benimle, hâlâ insanlardan biraz korkuyorum ama sorun değil, neden bilmiyorum, sanki yanımda sen olunca çarklarım duruyor." diye mırıldandım, boştaki elimle de koluna sarılırken.
![](https://img.wattpad.com/cover/230581667-288-k578613.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
take off your clothes ➵ johnny seo✔️
Fanfic"Çünkü benim bir karışlık kafatasımın içinde çiçeklerimin, öpücüklerimin ve çizimlerimin Johnny Seo'nun güzel vücudunda duruşu çok farklıydı." 2020 | ©yutaneko