III- Yalan Zincirinin İlk Halkası

9 2 1
                                    






       Yatağın üzerine ayırdığım kıyafetlerimden sonuncusunu da katlayıp bavuluma koyduğum da terleyen alnımı kuruladım. Artık kendi işlerimi kendim halletmem gerekiyordu. İlk defa kendim için bavul hazırlıyordum. Ne zaman seyahate veya kalıcı olarak bir yere gidecek olsam ben daha eve gelmeden bavulumu hazır bulurdum. Artık hoop hazıra konmak yoktu kızım.

    Bavul hazırlamayı bile bir başarı öyküsü olarak görüyorken, bundan sonra ki hayatımda bu konu da cilt cilt kitap yazabilirdim. Bavulumu sürükleyerek diğerinin yanına götürüp son kez odama göz attım. Tüm ders kitaplarımı toplamış, okuluma ve hayallerime dair zerre kanıt bırakmamıştım. Yanıma da gerektiği kadar kıyafet almıştım. Gözlerim halen valizime sığdıramadığım topuklu ayakkabılarım da kalsa da onları gözyaşlı şekilde bırakarak eşyalarımı arabama taşımaya koyuldum. Allah'dan evde asansör vardı da iki kat indirmek zorunda kalmamıştım.

   "Nisan hanım seslenseydiniz keşke yardım ederdim." Evin emektar çalışanlarından Figen Hanım bana seslenirken hızlıca yanıma geliyordu. Ah, ona yakalanmasaydım iyi olurdu.   "Seyahate mi gidiyorsunuz? Söyleseydiniz her zaman ki gibi bavulunuzu ben hazırladım." Bana mahcupça bakan kadına aniden şefkatle dolup taşarken sarıldım. "Figen hanım bu zamana kadar yaptıklarınız için teşekkürler. Annemden daha çok nazımı çektiniz tüm şımarıklarıma göğüs gerdiniz iyi ki varsınız." Kadıncağız şoktan sarılmama karşılık verememişken kollarımı ondan ayırıp valizlerimi tüm gücümle kavradım. "Hoşça kalın." Figen hanımın soru sormasına fırsat vermeden topuklu ayakkabılarımın izin verdiği hız da valizleri arabanın bagajına yerleştirip arabaya binmeden önce son kez evime baktım.

    Yedi yaşında ki Nisan geldi gözümün önüne. Okuldan dönmüş, dadısına gün içerisin de ki yaptıklarını büyük bir hevesle anlatıyordu.

       On altı yaşında ki Nisan ise, ilk randevusundan dönmüş gülümseyerek bahçede ki çimlerde oturuyordu. Tabi o zamanlar hoşlantının en saf halini yaşıyordu.

          On sekiz yaşında ki Nisan ise, uzun elbisesinin eteklerinden tutup merdivenlerden onu bekleyen arabaya binmek için usul usul iniyordu. Lise mezuniyetine gidiyordu...

   Benim hangi anılarımın içerisinde ailem vardı? Üniversite tercih dönemim de vardı. Zorla kendi isteklerini bana dayatırlarken vardı. Abimin, beni azarlamaların da vardı. Evet, annemi babamı hatta abimi bile özleyeceğimden emindim ama prangalarımdan kurtulmak için bir süre bu özleme göğüs germem gerekiyordu.

  Bahçede takılı kalan zihnim, dün gece ki anıya gittiğin de gözümden bir damla yaş düştü. Abimin o bakışları, o nefreti ve sözleri... Bu evde ki, ona ait tüm iyi anılarımı alıp götürürken güçlükle arabaya binip kim bilir ne zaman döneceğim evime veda etmiş oldum.







  Kişisel avukatım Mine'nin ofisine adımımı attığım an da şeffaf kapının içerisinden beni görüp kapı da karşılamış boynuma atlamıştı. "Allah aşkına neler oluyor? Dün konuşamadık bugün acileyetini belirten mesajını görünce şaşırdım. İyi misin Nisan?"

    Güzel soru. Nasıldım?

Koltuğa geçip otururken yarınların umutların gebe tebessümümle gülümsedim. "İyi olacağım. İşimizi halledelim mi önce?"





  "Bugünden sonra ki pozisyonumu ve şirket içerisinde ki tüm yetkilerimi asistanım Ecem Hanıma devrediyorum. Bir yıl içerisinde pozisyonundan atılması imkansızdır. Bu durum gerçekleştirilir ise, şirkette ki hissedarı olduğum tüm bölümler tarafından hukuki işlem başlatılacaktır. Aksel ailesinden sahip olduğum tüm mal varlıklarımı babama devrediyor, yalnızca banka hesabıma erişimi yasaklıyorum. Şirkette ki pozisyonum ve sahip olduğum hisseler bir yıl sonra bugün tekrar görüşülecek olup, bu sözleşme o tarihe kadar geçerlidir."

B E G O N V İ L- Bodrum Çiçeğim Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin