|- ZORUNLU MASKELER

15 3 1
                                    





     Önümde ki anatomi notlarına odaklanmam, ağrıyan başım sayesinde zor oluyordu. Ama son sayfayı da ezberleyip yarın ki sınavı geçmem gerektiği için, derin bir nefes alarak notlarıma tekrar odaklandım.  Geçen saatlerin ardından gözlerim kapanmaya başlarken bu gecelik çalışmamın bu kadar yeterli olduğunu düşünerek kitaplarımı ve notlarımı toplayarak yatağımın altına kaldırdım.  Masada ki silgi çöplerini de temizlediğim de artık uykuya dalmak için hazırdım.     Tüm gün toplantıdan toplantıya koşmuş, hem zihnen hem de bedensel olarak yorulmuştum. Yatağıma geçerek telefonumu elime aldım. Uyumadan önce son bir işim daha vardı. Asistanım Ecem'e mesaj yazmaya koyuldum.

   "Yarın sabah toplantı için gereken bilgileri masamda istiyorum. Her zamanki gibi herkesten erken orada olacağım. Ayrıca öğleden sonra iki ve beş arasın da bana boşluk yaratmalısın."








   Alarmın o kısık sesini sanki uzak diyarlardan işitirken yavaşça ayılmaya başladı zihnim. Demek ki saat sabahın beşi olmuştu. Henüz sabah ezanını okunmamışken kalkmayı ben seçmemiştim...   
   Yatakta durum değerlendirmesi yapmaya devam edersem muhtemelen gecikecektim. Acele ile kalkarak kısaca duş alıp saçlarımı kuruttum. Önce saçlarıma şekil vermem gerekiyordu. Çünkü Nisan Aksel olmak, her daim manşetlere düşebilme riski demekti. Ah hayır! Bunu göze alamazdım. Belime kadar uzun olan buğday tutamı saçlarımı dalgalandırarak makyaj yapmaya koyuldum. Göz kapaklarıma natural tonlarda far sürüp, bal rengi gözlerime siyah kalem ile belirginleştirerek pembe rujumu da orta kalınlıkta ki dudaklarıma yaydığım da bugün için giyeceğim elbiseyi hızla üzerime geçirdim. Son olarak da topuklu ayakkabılarımı 37 numara ayaklarıma geçirdiğim de hazırdım. Beyaz tenim ve 1.68 boyuma, bordonun en koyu tonlarında diz hizamda biten askılı kalem elbise hoş durmuştu. Ayağımda ki siyah stilettolar rahat olmamasına rağmen, bayırda bile rahatça yürüyebildiğim için sorun yoktu. Üzerime, ince mevsimlik kabanımı giydim. Ah, son olarak çantamın içerisine yatağımın altında ki anatomi notlarımı da koyarak sessiz olmaya çalışarak evden ayrılıp arabama geçtim.

  Şirketten içeriye girdiğimde etrafı taradı gözlerim. Güvenlik dışın da gelen pek kimse yok gibiydi.  Bu gayet normaldi, anormal olan şirketin yönetim kurulu başkan yardımcısı Nisan Aksel'in sabahın yedisinde şirkette olmasıydı. Tabii, bunu da ben seçmedim... Eh, hayallere açılan kapılar için mecburiyetimdi bunlar. Asansöre binerek odamın bulunduğu kata bastım. On ikinci kata çıkana kadar en azından gözlerimi dinlendirebilirdim. Bir keresin de asansörde uykuya dalmışlığım bile vardı...

  Odama girip hemen masamın başına geçtim. Ecem'den istediğim gibi toplantı raporları hali hazır şekilde masamdaydı. Raporları elime alarak incelemeye koyuldum. Tam başlıyordum ki kapının tıklanması ile oraya yöneldim.

"Gel".

  Ecem elinde orta boy bir tepsi ve yüksek enerjisiyle kocaman gülümseyerek tepsiyi masama bıraktı.

"Günaydın Nisan Hanım. Kahvaltı ve kahvenizi getirdim. Raporlar da masanızda, başka bir şey istiyor musunuz?"

  Kendimi asistanım yönünden şanslı hissediyordum. Hem sırrımı bir tek o biliyordu, hem de asıl kişiliğimi bir tek o farkındaydı.

    "Ecem ben sana demedim mi? Ben erken geldiğim de senin de gelmene gerek yok diye. Başkalarına da söyleyebilirsin. Hem zaten benim isteklerimin ne uygunsuz saatini ne de imkansızlığını kimse sorgulamıyor artık." Ufak bir kahkaha attığım da ayaklanarak Ecem'in karşısına geçtim. "Sen olmasan ben ne yapardım Ecem." Karşısında ki bedene kollarımı doladığım da şefkatle sarıldım. Gerçekten sevdiğim nadir insanlardandı. Ne çok yakın, ne de çok uzak bir arkadaşlığımız vardı. Asıl olan, samimi bir dostluğumuzdu. Ecem bu hareketime karşı önce şaşırsa da sonra kendisi de kollarını doladı bedenime.

B E G O N V İ L- Bodrum Çiçeğim Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin