ıv- Sahteliğin En Sahici Başlangıcı

4 1 1
                                    





Bakışlarımı etraftan birkaç saniye olsa dahi ayıramıyordum. Çünkü büyülenmiştim. Doğanın ahenkle oluşturduğu cap canlı çiçeklerden tut, en güzel maviliğin olduğu gökyüzünde uçuşan kuşlar bile o kadar güzeldi ki. Geldiğim yerde de birçok doğa görmüştüm. Birçok çiçek türleri ve hatta türleri tükenmek üzere olan sayısız kuş lakin onlar... yapmaydı veyahut hayvanat bahçesinde ki kafeslerdi. Burası ise her şeyi ile özgürlükte ki cennetti.

"Şu bakışlarını gören de sanki yerin kırk kat altından geldin de ilk defa çiçek böcek görüyon sanır. Yabani misin guzum sen?"

İlk birkaç saniye tepkisiz kaldıktan sonra gülmeye başladım. Çaktırma Nisan çaktırma.

"Ah yok olur mu öyle şey. Çiçeklerin türlerini merak ettim de o yüzden bu kadar dikkatli inceliyorum." İnşallah şimdi çiçeklerin türlerini de anlatmaya başlamazdı.

Yanımda ki kadına gülümseyerek bakmaya devam ederken ahırdan gelen sesle Ayşe Hanım da oraya yönelmeye başladı. Alt tarafı etrafı bana gezdirmesini istemişti Deniz Bey, ağzımdan laf almaya çalışmasını değil!

"Ayşe teyze al bu kapları ya da dur onları da ben taşırım ağırdır. Mayalarsın sen sonra ben götürür bırakırım pazara. Öğleden sonra uğrayacağım oraya zaten." Bende ahırın girişine kadar ilerlemiş hem onları dinliyor yoo kulak misafiri olmuyorum gayet dinliyor hem de ahırı inceliyordum. Eh bir yerden alışmaya başlamam lazım mışmış. Deniz bey bana etrafı, yani ahırın da içerisinde bulunduğu büyükçe avluyu gezdirmesi için Ayşe hanıma yönlendirmişti beni. Ya Allah aşkına gezip tozmak okeyde ben nerede kalacağım alooo.

Ben kapının girişin de bulduğum saman balyasına bin bir tereddüt ile oturduğumdan beri hem düşünüyor hem de etrafı inceliyordum. Kendimi merkezden köye gökdelen dikmeye gelen müteahhitler gibi hissediyordum.

"Nisan sende gelmek ister misin pazara? Hem orada evin için alışveriş yapmak istersin belki. Pazar dışında markette var tabi ama onlar şehirde, buraya biraz uzak."

Ne pazarı, ne şehri ya.

"Olur, hem de iyi olur." Sahi benim yükselenim filan mı ikizlerdi acaba? En yakın zaman da bakmalıydım. Mesela... İnternetin çektiği an da. Çünkü lanet olası bu köyde bırak interneti telefon bile zor çekiyor dostum.

"A be yavrum ben kızcağıza evini göstermedim ki ondan böyle melül melül bakar bu. Hade gari sen bunları benim eve bırak da Nisan guzumla pazara gidiverin."

Ey kadın kadın. Bahçeyi dolaştırma ayağına benden laf almaya çalışacağına evimi gösterseydin de yerleşseydim bari. Şimdi de başıma Pazar işi çıktı iyi mi?

"Nisan gelsene benimkilerle tanıştırayım seni."

Deniz'in beni yanına çağırması ile oturduğum saman balyasından hızlıca kalkıp oraya yöneldim. Tahminimce dört beş civarında inek vardı ahırda. Avlunun sağ tarafta kalan kısımda ise farklı bir ahır daha vardı ama orasının içerisini göremesem de seslerden anladığım üzere atlar vardı. Şuan ki bulunduğum yerde ise inekler. Galiba avlunun sol köşesinde de keçi ya da kuzular vardı. Bunu nereden mi anladım? Meğğğ seslerinden. Bu sesi gerçekten severim bu arada.

Deniz ve Ayşe Hanım inekleri sağma işlerini bitirmişler makineleri topluyorlardı. Eh iyi bari en azından elleriyle sağma işlemini henüz devam ettirmiyorlardı. Eyy medeniyet, seni tek dişi kalmış canavar! Buralardaysan bir işaret ver.

Sözümü geri alıyorum, böylesi bir işareti kastetmemiştim.

İkilinin yanına doğru ilerlerken o an da bir şey oldu. Daha doğrusu bir şeye bastım. Vıckk. Yüzüm anında buruşurken üç bin küsura aldığım canım spor ayakkabımın inek bokuna bulaştığını anladım. Şuan odama gidip yatağıma kendimi atıp tepinerek hönkürmek istiyordum!

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Dec 17, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

B E G O N V İ L- Bodrum Çiçeğim Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin